• sözlükteki yazar arkadaşların ilgisini çekebileceğini düşündüğüm bir rezalet.

    kazandığımız her 100 liranın 45 lirasını vergi olarak cebellezi edip, iki eliyle bir hizmeti doğrultamayan beceriksiz devleti anlatan bir rezalet olduğu için bu şekilde adlandırdım, umarım yazar arkadaşlar mazur görürler.

    bugün semt pazarından aldığım beyaz peyniri kestiğimde, peynirin içindeki hava kabarcığından kocaman bir parça gıda katkı maddesi jelatin çıkmasıyla başladı her şey.

    bir tüketici olarak, bu pazarda bulunan peynir satıcılarının ürünlerinin tahlil edilmesi gerektiğini düşündüm, ve bunu talep etmek için;

    öncelikle ilçe belediyesini aradım, zabıtanın böyle bir işlevi olmadığını, konu hakkında gıda tarım ve hayvancılık bakanlığına 174 numaralı telefondan ulaşabileceğimi iletti hattaki görevli.

    dedim, mantıklı tabii, aradım 174 ü. gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının görevlisi, konu hakkında yardımcı olamayacağını, 153 numaralı telefondan istanbul büyükşehir belediyesine ulaşmam gerektiğini (!!!) iletti.

    içimden sabır çekerek aradım 153 ü anlattım durumu, hattaki hanım önce bir errör verdi, hatta beklemeye aldı beni. ibb nın o korkunç cingılı eşliğinde bekleyeyazdım. birkaç dakika sonra hat düştü.

    153 ü tekrar aradığımda ibb olarak yardımcı olması gereken kurumun gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı olduğunu iletti.

    sinir katsayım her ne kadar artsa da dişimi sıkıp aradım tekrar 174 ü. telefonu cevaplayan hanıma durumu baştan sonuna anlattığımda, biraz daha açıklayıcı olarak neden yardımcı olamadıklarını anlattı. neymiş efendim, gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı ancak firma, marka spesifik calisabildikleri için, semt pazarlarında bu tür bir denetlemeye gerçekleştiremiyormuş.

    konu hakkında şikayetimi 150 narali başbakanlık danışma hattına izleyebileceğimi de ekledi sağolsun.

    özet: koskoca dünya devi, ortadoğu'nun hünkarı dövletimiz, bir semt pazarındaki 3-5 esnafı denetlemekten aciz.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap