the invitation
-
izleyiciyi etken hale getiren filmler her zaman güzeldir ve bu film de onlardan biri.
izleyen kişinin kafasında sürekli bir ikilem yaratıp sonunun ne olacağı hakkında çok küçük detaylar sunmaktan başka hiçbir şey yapmayarak yavaş yavaş sona doğru hazırlıyor ve bir anda 10-15 dakikalık kısa bir patlama anıyla son buluyor.
filmi sürekli will'in gözünden izlediğimiz için gerilim yaratan şeyin, will'in yaşadığı acı mı yoksa gerçekten diğerlerinin hissedemediği ve sadece will'in hissettiği tuhaflıklar mı? olduğunu çözmek için pür dikkat filmi izleyip diyaloglar arası küçük detaylara dikkat etmek durumunda bırakıyor film.
ayrıca o kel herif varsa her zaman bir sorun vardır. babam olsa ve sürekli yanımda otursa yine gerilirim. adamın gömleği bile "ben tuhaf ve bastırılmış bir tipim" diye bağırıyor.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap