3 entry daha
  • babaannemin ilk evinde, oturma odasında bulunan ve üzerinde antikaların olduğu adını bilmediğim kanepe tarzı bir eşya vardı. tam televizyonun karşısında ve üzerinde uzanmalık. adını neden bilmediğimi hala bilmiyorum zira benim böyle görüp kullandığım ve adını bilmediğim birçok eşya bulunmakta. bazen sadece bu sebepten salak olduğumu düşünüyorum ve itiraf etmeliyim ki ben ne kadar tescilli bir zeki olsam da bozuk psikolojimin bana getirisi olan salak bir yanımda var. ben küçükken babaannemle bu adını bilmediğim eşyanın üzerine otururduk-üzerine otururduk dememde hoş olmadı ama neyse- ve babaannem bana kâğıttan gemiler yapardı. o kağıttan gemiyi yapmayı hala öğrenemedim. kağıttan uçağı bile zor yapıyorum. nerede kaldı kağıttan gemi yapmak. uçaktan daha zor bir kere. kaç kez katlıyorsun falan. bir yolu yordamı, yöntemi var. öyle kolay iş değil.

    *

    babaannem bu gemileri yaptıktan sonra mutfağa gidip küçük bir maşrapa benzeri -bununda adını bilmiyorum- kaba su doldurup getirirdi ve bende kağıttan gemimi bu adını bilmediğim nesnenin içindeki suyun üzerinde yüzdürürdüm. kağıt suya değdiği için kağıttan oyuncağımla oynamam en fazla 5-10 saniyemi alırdı. ıslanmış kağıdı adını bilmediğim nesneden diğer çıkarıp diğer adını hala bilmediğim o uzandığımız ve o anda oturuyor olduğum eşyanın üzerinde tuttuğumda bir de onun üzerini ıslatırdım. babaannemde etrafı kirlettiğim için -su ulan bu ama yine de derdi- yaşlılığından ötürü ‘’ben yaşlı bir kadınım çekemiyorum, yapamıyorum’’ diye sızlanıp hayıflanarak beni uyarırdı. ‘’çocuğum ulan ben daha. ıslanmış kağıdı sudan çıkarıp her yerde oynarım. ne yaptığımı mı biliyorum. bunu senin önceden düşünmen lazım aslında, kaç yaşında kadınsın!’’ diye o yaşlarımda bu isyan cümlelerini kurmayı akıl edememiştim. zira ne yaptığını bilmeyen küçük bir çocuktan öte değildim. şimdi de anlattığı anılarda geçen eşya ve nesnelerin isimleri büyümesine rağmen bilemeyen salak bir yetişkinden farklı bir şey değilim. bir şey değişmemiş.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap