7 entry daha
  • kapitalizmin ruhuna aykırı bir öneridir.

    ömer bey'i anlıyorum. her vatansever değerli arkadaşımız gibi o da bu süreçten kazanç elde edenlere kızıyor. ama, serbest piyasa böyle bir şeydir...

    diğer yandan...

    dolar değer kazandığında türkiye’nin herkesten fazla etkilenmesi, müzmin cari açığının yarattığı kırılganlıktan kaynaklanıyor. düşük petrol ve emtia fiyatlarının yardımıyla düşen cari açık, türkiye’nin kur hassasiyeti en yüksek ülkelerden biri olmasına yol açıyor.

    tl’nin son günlerdeki değer kaybında ana etken, doların uluslararası ölçekte değer kazanması oldu. özellikle, trump ile başlayan dönemde, abd dışına giden sermayenin geri dönme eğilimi içinde olduğu da gözlemleniyor. ancak, türkiye’nin yapısal zayıflıkları ve siyasi gelişmeler başta olmak üzere diğer konjonktürel gelişmeler de bu süreçte etkili. türkiye ekonomisi güçlü bir yapıya sahip olsaydı, merkez bankası gerçekten özerk bir şekilde hareket edebilseydi, dolar'daki değerlenmenin yansıması hem sınırlı kalırdı hem de sonuçlarına ilişkin kaygı seviyesi daha düşük olurdu.

    peki, dolar neden değer kazanıyor?

    bir takım hainler yüzünden mi? yoksa, başka etkenler de mi var?

    basitleştirerek anlatacağım...

    teknik olarak bakıldığında, brexit nedeniyle sterling'deki değer kaybı, deutsche bank başta olmak üzere avrupa bankalarının sorunları, abd ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak fed’in faiz artırma ihtimalinin yükselmesi, vs. temel nedenler olarak sıralanabilir. ancak uluslarası finansal sistemin 2008'deki küresel kriz sonrası oturmayan dengeleri ve abd’nin almanya odaklı olmak üzere avrupa’dan krizin rövanşını alma çabası, bu teknik gelişmelerin üst çerçevesi olarak düşünülebilir.

    dolar'daki değerlenme, abd iç talebindeki canlanmayla paralel bir seyir gösteriyor. abd tüketimindeki artışın, abd sanayi üretiminde global kriz sonrası her ne kadar artış olduysa da, ithalat artışı olmadan karşılanması mümkün değil ve değerli dolar ithalatın finansmanını kolaylaştırıyor. ve tabii abd’ye sermaye akışını da (yukarıda bahsetmiştim). zayıf çin talebi, düşük petrol fiyatlarıyla cebelleşen rusya, orta doğu ülkeleri, içinden çıkılmaz bir hal alan avrupa birliği manzarası içinde abd oyunu lehine çevirmeye çalışıyor. ama, diğer yandan, abd ithalatı artarken, aynı zamanda bu ülkeninçin ve almanya'dan yaptığı ihracatı da artıyor. hem paralarının değer kaybetmesi hem de abd’nin en büyük tedarikçileri olması nedeniyle. abd’nin güç kaybı, almanya’nın ab “kamburu” ve çin’in artık “normal” büyümeyi mahkum olması gibi nedenlerle daha uzun süre küresel aktörler arasında inişli-çıkışlı devam edecek bir oyun…

    gelelim türkiye'ye...

    dolar değer kazandığında, türkiye’nin herkesten fazla etkilenmesi müzmin cari açığının yarattığı kırılganlıktan kaynaklanıyor. sayın cumhurbaşkanı'mızın da belirttiği gibi, cari açık çok önemli. sayın mehmet şimşek de bu konuda önlem almaya çalıştıklarını söylüyor zaten.

    peki, döviz bürolarının ve bankaların dolar satış hacmi nedir? yani, vatandaşın bilerek dolar alması veya elindeki doları bozmak istememesi --beklemesi--, türkiye ekonomisini gerçekten de sarsıyor mu?

    serbest piyasadaki döviz hacmi, bireysel girişimlerden bahsediyorsak, tcmb istatistiklerine göre, bahsi geçen bu krizi etkileyebilecek nitelikte değil. yani, vatandaşların dövize yüklenmesi, o kadar büyük bir sorun teşkil etmiyor. evet, arz ve talep dengesi bağlamında dolar'ın değeri artıyor; ancak, tcmb, gerekli önlemleri alarak zaten bu trendin önüne geçebiliyor. veya, tam tersi, vatandaşların ellerindeki dövizi tl'ye çevirmeleri de problemi çözmüyor. dolar'a yönelik bireysel talep azalıyor.

    oysa ki, döviz üzerinden borçlanan banka ve büyük şirketlerin hareketleri önemlidir. banka, gidip bir milyar dolar'lık sendikasyon kredisi almış. bunu yine döviz olarak ödemesi gerekiyor. sen, o kurumun hesaplarına mı el koyacaksın?

    türkiye'nin toplam dış borcu 450 milyar dolar civarında. kaldı ki, bunun üçte ikisi özel sektörün borçları. yani, cari açık büyüdükçe ve bu borçlanma sürdürülemez hale geldikçe, başımız daha çok ağrır; ve geri döndürülemez bir ekonomik kriz sürecine girebiliriz. bu konuda, devletimizin acilen yeni yapısal reformları tasarlayıp uygulamaya koyması gerekiyor.
30 entry daha
hesabın var mı? giriş yap