15113 entry daha
  • günlük bir takım şeylerin kökenlerinin çok beklenmedik şeyler olması.

    misal:
    koşu bantları ilk olarak mahkumları cezalandırmak için kullanıldı.
    bir fitness merkezinde koşmak/yürümek işkence gibi diyorsanız aslında bir zamanlar o aletin kullanım alanı için doğru bir şey demiş oluyorsunuz.
    ilk koşu bandı 1818 yılında william cubit tarafından icat edilir. ilk koşu bandı ahşaptan bir yapıydı(hamster tekeri gibi) ve üzerinde insanlar yürüdükçe dönüyor ve bir çarkı çeviriyordu. cubit, bu sistemi ilk olarak hapishanelere yerleştirdi ve mahkumların günde 10 saat burada yürümesini sağladı ki bu bir tür ceza idi. ancak bir süre sonra hapishane yönetimleri bu sistemin buğdayı öğütmek veya bir su pompasını çalıştırmak için beleş işgücü olduğunu farketti. bir süre sonra ingiltere'de bütün hapishanelerde yerleştirildi ancak sonraki yüzyılın başında bazı insan hakları örgütleri bu cezanın mahkumlar için ağır bir ceza, işkence olduğunu iddia edince sistem bizim evlerimize girene dek kenarda bekledi.

    bir diğer örnek ise marul. he yav bildiğimiz marul. daha önce bu başlıkta bahsettiğim gibi antik mısırlıların bilim konusunda kafayı kırdığını çok kez öğrendim ama marulu afrodizyak olarak kullanmaları hala şaşırtıcı geliyor.
    marul 5000 yıllık geçmişe sahip bir yiyecek. antik mısır ise marula kafayı takmış durumdaydı. maruldan elde ettikleri beyaz süt benzeri sıvıyı (onu nasıl elde ediyorlar bilemiyorum altan) şişeleyip günümüzde ekşın gergedan tozu diye satılan afrodizyak ürün diye satıyorlarmış. o zamanlarda da satıcı "maça 3-0 önde mi başlamak istiyorsun? tribünleri coşturmak mı istiyorsun? "yeter naci bitmedi mi daha?" mı duymak ama aldırmamak mı istiyorsun? o zaman gel karşim!" mi diyorlardı aha bak onu da bilmiyorum altan.

    peki wi-fi teknolojisinin ilk olarak kara delikleri bulmak için kullanıldığını söylesem?
    john o’sullivan isimli fizikçi (bak aklıma geldi `ronnie o'sullivan` üstad şimdi, maçı olsa da izlesek) ünlü bilimadamı stephen hawking'in teorisini okuyunca kara deliklere bir radyo dalgası yollarsa onun yutulacağını ve böylece o noktada karadeliğin olduğunu anlayacağını düşünmüş. "lan ben buna bir alet yaparım" demiş ve girişmiş işe. uzaya yayılan radyo dalgalarını tespit etmek için matematiksel bir alet üzerine çok çalışsa da herhangi bir karadeliği bulamadı.
    ancak 1992 yılında bilgisayarlar arasında kablosuz ağ üzerine çalışan bir şirkette işe girdi. sullivan'ın karadelik tespit cihazı deneye kadar kimse başaramamıştı üstelik bunu.
    john sullivan şimdilerde ise bir kilometre kare alana sahip bir radyo teleskobu projesinde çalışıyor. artık evrenin oluşumunu mu bulur yoksa kargo şirketlerinin adreslerini tam bulmasına yardım eden bir cihaz mı olur bak bunu da bilemiyorum altan, çok üstüme gelme.

    ve bowling.
    antik mısıra takık birisi olarak ilk bowlingin de onlardan çıkmasına sevinmedim desem yalan olur.
    m.ö. 3200 yılına ait bir çocuk mezarında, 9 taş ve delikli bir taş küre bulunmuş. şimdiki bildiğimiz bowling oyunu işte resmen.
    gerçi mısırlıların oyunu zamanla tarihte yok olmuş olsa da, almanların aynı mantıklı bir oyunu üretmeleri 3. yy da ancak oluyor. ilk bowling oyunu bir kilisede oldukça ağır bir törende oynanıyor. bizim bildiğimiz kukalar bu oyunda günahları temsil ediyor ve delikli bir taş küre cemaat tarafından atılıp kukalar devrilmeye çalışılıyor. eğer tüm günahları devirirse bir mürit, günahlarından arınmış oluyor. te allah'ım bu ney lan?
    benim gibi düşünen diğer insanlar bunu bir oyuna çeviriyor ve al sana günümüzdeki bowling(bovling mi yazılıyor bu lan yoksa? türkçesi nedir peki?bir tek w yi v yapınca türkçe oluyor mu?). eğer almanlar haklıysa vuhhuuu yaşadık canlar, tertemiz olmuşuzdur şimdiye kadar.

    peki, vücut kıllarını traş etme geleneğinin batıya müslümanları taklit eden haçlılardan geçmiş desem?
    12. yy'da kudüs henüz hristiyan haçlıların elinde iken, hristiyanlar ve müslümanlar aynı hamama gidiyorlardı.
    kayıtlara göre bir defasında bir müslüman diğerine "hristiyanların ne kadar iğrenç olduklarını, koltuk altı ve kasıklarını hiç traş ettirmediklerini" söylüyor. "resmen orman olm lan yuh! öeeegh" lafını duyunca haçlılar, ilk kez gördükleri çıplak bir müslümanın temizlik için kıllarını traş ettiğini de görünce "adamlar haklı lan. bu ne olm koltuk altımdaki kıllara örgü bile yapıyorum!" der ve batıda etek traşı olayı başlar.

    peki hani şu balon hayvanlar?
    ilk ne zaman yapıldı sizce? 100 yıl önce? 300?
    aztekler kedi bağırsağını şişirerek çeşitli hayvan şekilleri yapıyor ve bunu da tanrılara kurban olarak yakıyorlardı. bir nevi adak töreni.
    1939 yılında balon hayvanları ilk kez kullanan meşhur palyaço henry maar, yaptığı şeyin aslında antik dönemde kana susamış tanrılara kurban verme töreninin ritueli olduğunu bilmiyordu. he altan bak bu kez o bilmiyordu ben biliyorum, aferin!

    son olarak doğumgünü pastalarına mum koyma olayına gelelim de bugün ki olayımızı bitirelim.
    antik yunanda her baharda bir festival düzenlenirdi. festivalin ismi mounichia, festivalde kadınların hediyeler adadığı ay ve av tanrıçası ise artemis idi. kadınlar ballı kekler yapar ve üstüne mumlar dikip yakar böylece mumların gökyüzünde ay gibi parlamasını, dumanı ile duaların, dileklerin gökyüzünde yaşayan tanrıçaya ulaşmasını isterlerdi. dilek tutup muma üflemek ile bu konunun bile alakası vardır kesin.
    yaptıkları kekler bir çok açıdan bizim şimdilerde yaptığımız doğumgünü pastalarıyla aynıydı. olayın tek farkı o zamanlar aynı törende bir de keçi boğazlanırdı.

    şimdi evladınızın doğumgününde pastanın mumlarını üflerken, bir de balon hayvanlardan yapın ve:
    "bir de geçi mi boğazlasak netsek? ben bu balonları yaksam mı balkonda acaba. vardır azteklerin bi bildiği lan?" gibi şeyler düşünün.
    ya da düşünmeyin lan boşverin.
    bilemiyorum altan bilemiyorum!

    aha koşubandı işkencesi
    aha marul
    aha karadelik bulma aleti
    aha etek traşı tarihi
    aha mumların kökeni
26666 entry daha
hesabın var mı? giriş yap