38 entry daha
  • bir şaşkınlık romanıdır. şövalyeleriyle, karışık tarihiyle, acımasızlığıyla ortaçağ karşısında altüst olmanın.. gündelik gerçekliğin iki kaçık memur tarafından, dünyanın tek sevimli sorgu odasında, bilardo masasını aydınlatan dev ışıklar altında şamaroğlanı yapılmasını roman biçiminde tasvir etmek de ilk kez cervantes’e nasip olmuştur. sevimlidir çünkü, bu serüven boş değil, eğlencelidir.

    don kişot özgürlükçülerin sık başvurduğu kadar muhafazakarların da yastık altında sakladıkları iyi bir örnek.. merkezi idareler ne zaman sıkışsa, isyancıları, muhalifleri don kişot’lukla suçlayıp (!) karikatürize etmeye çalışır. bu niteleme sağ partilerin belde belediye başkanlarından, kerli ferli devlet başkanlarına kadar şaşmaz; don kişot’musun? sen don kişot nedir bilir misin kardeşim? sorsan, “iihheehee yeldeğirmenlerine savaştıydı ya” derler. heee, savaştıydı… fakat senin için değil tabi. don kişot bu asit kafasını andıran çıkışıyla kendisinden sonra gelenlere içtihat kararı olarak yazdırdı hikayesini. dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir insana, herhangi bir gelişmeye karşı çıkma hakkını, çoğunluğa sahip olma şartına bağlı olmaksızın kullanma önceliği kazandı. belki bu sebeple, tüm zamanların en iyi kurgu eseri seçildi, “incil’den sonra en fazla satan kitap” klişesinin ilk tatbik edildiği eser olması da cabası.. don kişot, kafasında yarattığı fantazyalar için savaştı, dünyasını çıplak gözle değil, inançları ile gördü. halüsinatif bir edayla savaş yürüttüğümüz rakipler her zaman var. ve bunlar yeldeğirmenleri kadar masum değil, aksine yel değirmenlerindeki un çuvallarını yağmalayan haramiler..
275 entry daha
hesabın var mı? giriş yap