5 entry daha
  • yukarıda selim hakkında yazanların hemen hemen tamamı türkiye tarihinin iki başarılı darbesi için de, söz konusu darbeyi yapanlar tarafından kullanılmıştır. türkiye tarihinin üç başarısız darbesinin liderleri de eğer başarsalardı muhtemelen aynısı diyeceklerdi. (evet 15 temmuz öncesinde de ismet inönü başbakanken önlenen iki başarısız darbe var)

    ne denmiş "selim'in babası hastaydı ve zayıftı, tehlikeleri öngöremiyor, mâni olamıyordu. asker ona olan sadakatini kaybetmişti. halk artık ona güvenmiyor ve itibar göstermiyordu. yavuz sultan selim de babasına meydan okuyarak devleti kurtarmak için hakkı olan tahtı ondan aldı."

    27 mayısçılar ne diyor "menderes tehlikeleri öngöremiyor, mâni olamıyordu. asker ona olan sadakatini kaybetmişti. halk artık ona güvenmiyor ve itibar göstermiyordu. 27 mayıs cuntası da menderese meydan okuyarak devleti kurtarmak için hakkı olan iktidarı ondan aldı." diyor aşağı yukarı. isterseniz darbecilerin kendilerini nasıl savunduklarına bakın.

    peki 12 eylül darbecisi, kurduğu darbeci hükümete turgut özal'ı başbakan yardımcısı olarak atayan kenan paşa kendini nasıl savunuyor.

    o da aşağı yukarı şöyle diyor. "demirel'in başta olduğu hükümet, chp, ap, msp ve mhp'nin çoğunlukta olduğu tbmm zayıftı, tehlikeleri öngöremiyor, mâni olamıyordu, birbirleri ile didişmekle vakit geçiriyordu. asker onlara olan sadakatini kaybetmişti. halk artık ona güvenmiyor ve itibar göstermiyordu. kenan paşa da devleti kurtarmak içün iktidarı hükümetten, ve dört partinin bulunduğu tbmm'den aldı."

    iki durumda da asker ve halk darbeye destek vermiştir, en azından istanbul sokaklarında. (1. selim'e de sanırım verilen destek aynı şehrin sokaklarında gerçekleşmişti) aradaki tek fark, 1960 ve 1980'de devrilenin demokratik yolla başa gelmiş iktidarlar olmasıdır. ancak teknik olarak demokratik yolla iktidara gelmemiş birisinin devrilmesine de darbe yani coup denebilir. latin amerika'da darbe ile başa gelmiş cuntanın başka bir darbe ile yerini başka bir cuntaya bırakması görülmüş bir durumdur.

    eh başka bir başlıkta geçen atatürk örneğinde de, istanbul'un işgali sonucunda dağılmış meclisi mebusan'ın sonrasında iktidarının meşruiyeti hiçbir demokratik mekanizmaya dayanmayan bir padişahtan iktidarın, iyi kötü demokratik bir mekanizmaya sahip bir meclis tarafından devralınması söz konusu. buna bile darbe diyen olmuş. kişisel düşüncem iktidar devri, demokratik meşruiyete dayalı bir kuruma yapılıyorsa, veya bu kurum aracılığı ile yapılıyorsa darbeden söz edilemez.

    ama demokratik bir mekanizma yoksa, ve iktidar var olan teammüllerin dışında, söz konusu devlet kurumlarından birisinin belirlenen teammüllerin ve yasaların belirlediği sınırlarının dışına çıkması sonucunda, bir adam veya bir zümreden başkasının eline geçiyorsa, o zaman söz konusu iktidar değişimine darbe denmesi mümkündür. söz konusu iktidar demokratik meşruiyete dayanmıyorsa bile.

    tüm darbeler kötü müdür? bence öyledir. en azından belli dönemlerde normal bile olsalar ilerici değillerdir. iktidar değişiklikleri halk ile birlikte halk adına yapıldığında (en azından zamanın koşullarının izin verdiği düzeyde) ilerici sayılabilirler diye düşünüyorum.
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap