4 entry daha
  • 1929 bunalımı sonucu, dünyanın diğer devletleri gibi türkiye'nin de uygulamak zorunda kaldığı iktisat politikası.
    aslında ilginç bir hikayesi vardır. karl polanyi'nin belirttiği gibi*, 1929 bunalımı, 19. yüzyıl dünyasının kurumlarını çökertmiş ve ülkeler, içlerine kapanıp devletçi politikalar izlemeye başlamışlardır. bu koşullarda türkiye'nin* ilk tepkisi, daha da liberalleşme yönünde olmuş ve iktisadi liberalleşmenin yanı sıra, siyasi liberalleşme de gündeme getirilerek serbest cumhuriyet fırkası kurdurulmuştur. ancak, liberal politika izleyen ülkelerin ekonomisi hızla küçülürken, o yıllarda büyük bir kolektifleştirme politikası izleyen sscb'nin yüzde beşi aşan kalkınma oranları yakalaması sonucu, düşünsel temelleri john maynard keynes tarafından 1927'de atılan ekonomiye devlet müdahelesi düşüncesi hızla taraftar bulmaya başlamıştır. abd'de new deal, almanya'da otoyol yapımı ve sanayinin askerileştirilmesi, latin amerika ülkelerinde popülist diktatörlükler biçiminde ortaya çıkan devletçilik fikri, 1930 yazından itibaren türkiye'nin de gündemine gelmiştir.
    türkiye, o yıla kadar, yalnızca demiryolları alanında, o da askeri gerekçelerle iktisadi yatırımlar yaparken, o yazdan itibaren devletçilik politikası ekonominin bütün alanlarında uygulanmak istenen bir politikaya dönüşecektir.
    bu ise, kaçınılmaz olarak devletçilik'ten ne anlaşılması gerektiği tartışmasını doğuracaktır. tartışmayı ilk başlatanlar eski komünist yeni kemalist olan kadro dergisi yazarları, özellikle de şevket süreyya aydemir'dir. kadrocular, türkiye'de kapitalizmin gelişmediğini, dolayısıyla modern sınıfların oluşmadığını, ülkenin temel çelişkisinin emperyalizm ile ulus arasında olduğu saptamasını yaparak, sınıfların oluşmasına engel olacak biçimde, kapitalizm ile sosyalizm dışı bir iktisadi sistem olarak devletçilik'i önermişlerdir.
    buna karşılık, büyük sermeyadarı mustafa kemal atatürk olan iş bankası çevreleri* ise, bu görüşe şiddetle karşı çıkarak, kalıcı bir devletçilik yerine, koşullar yüzünden uygulanmak zorunda kalınan geçici bir iktisat politikası olarak devletçilik anlayışını savunmuşlardır. ismet inönü'nün de kadro benzeri bir devletçilik anlayışını benimsemesi ve chp grubunun bu doğrultudaki bir dizi yasayı görüşerek benimsemesi üzerine, mustafa kemal atatürk duruma müdahele edecek ve iktisat vekili mustafa şeref beyi görevden alarak yerine bankasının genel müdürü celal bayar'ı atayacaktır. celal bayar, iktisat vekili olduktan sonra, grupta kabul edilen yasaları geri çekmiş ve yumuşatarak gündeme getirmiştir. ismet inönü ise, kendi bilgisi dışında gelişen bu bakan değiştirme eylemi yüzünden bir müddet geri plana çekilecek ve 1937 yılında yerini celal bayar'a bırakmak zorunda kalacaktır.
80 entry daha
hesabın var mı? giriş yap