8 entry daha
  • meyve ve sebzenin gdo'sunu, genetiğini değiştirdiler. evet, “geleneksel tarım”a dönelim çağrıları artık her yerde. sağlıklı besin elde etmenin başka yolu yok.

    geleneksel tohum kendi kendini üretebilir. ziraatçılar o tohuma “ana-baba hattı” ya da “anaç tohum” derler. o tohuma bir şey olmaz, o tohum değişmez. o tohumu al, ek, her yıl yenile. eski domatesler vardı. o domateslerin çekirdekleri kurutulup tohum yapılıp, ekilip fide üretiliyordu.

    fakat bu ana tohumların 'tescil' edilmesi lazım. bunun için 'ıslah firması' olmak gerekiyor. ikincisi tescil uzun zaman alıyor. en az 5 yıl denenmesi lazım. tarım il müdürlüğünün denetimlerinden geçmesi lazım. ayrıca maliyet ve bilgi de gerektiren bir iş.

    tohum takas şenliği var. her yıl kendi bahçelerinde yerel tohum üreten insanlar bu tohumları isteyen, talip olanlara dağıtıyorlar. herkes kendi yöresinin tohumunu getiriyor, tohum getirenler arasında tohum değişimleri yapılıyor. zira tohum ekildikçe yaşar.

    buna karşılık bir hibrit, melez tohum çıkardılar. aslında hibrit tohumun da üretilmesi için yine bir geleneksel tohuma ihtiyaç var. yani annesiz, babasız çocuk olmaz. hibrit tohumun ana-babası ancak geleneksel bir tohum, bu bölgedeki uyumlu bir tohumdur. yabancı firmalar bizim yerel tohumlarımızı topluyor, onları hibrit yapıyorlar. bu bölgede hibrit tohum elde etmek için bile mutlaka bu bölgede yetişmiş bir tohumun kullanılması gerekir.

    hibrit üretim aslında “katır” üremesine benzer. mâlum olduğu üzere, at ve eşek birleşince katır olur, ama o doğan katırın kendisi doğuramaz. hibrit tohumun kendisinden bir şey doğurma özelliği yoktur. güdüktür. ebterdir. kilitlenmiştir. tohum olur, bitki olur, çiçeklerini döker amma velakin meyve olmaz. nesli devam etmez.

    hibrit tohumu ayakta tutabilmek için çok sayıda kimyasal ilaç vermek gerekir. nasıl ki biz çeşitli hastalıklara karşı aşılanıyoruz, bitki de öyle, onların da hastalık getiren etkenlere karşı korunması, ilaçlanması gerekir. hibrit tohumdan üretilen bitki adeta zehirle besleniyor. öyle ki, yediğimiz şeyin hepsi zehir. yediğimizin yüzde 70'i zehir, yüzde 30'u su. kanserin nereden çıktığını sanıyorsunuz? yiyince hop diye ölmüyoruz ki? 60-65 yaşlarında kanser çıkıyor. çocuklarda da yaygınlaştı kanser. ne kadar çok lösemili çocuk var… geleneksel tarımda ise ilaç yok, kimyasal gübre yok, dolayısıyla üretilen ürün zehirli değil. biz zararın neresinden dönerseniz dönün diye uyarıyoruz.

    üstelik hibrit tohuma seni mahkum ederlerse kendi gıdanı üretemiyorsun. böylece gıda egemenliğimiz elimizden gidiyor. “hibrit tohum daha iyidir, daha verimlidir” yalanını, reklamını hep söylüyorlar. hibrit tohumla yerli tohumu aynı tarlaya ekelim. ikisine de hayvan gübresi ya da yeşil gübre verelim. aynı ortamda birlikte yetiştirelim. hibrit tohumun daha verimli olduğu yalanı kendiliğinden ortaya çıkar.

    geleneksel tarıma dönelim diyorum. sağlıklı besin elde etmenin başka yolu yok. geleneksel tarıma, bizim tohuma dönüldüğünde o eski koku, o eski lezzet de tekrar ortaya çıkacak.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap