472 entry daha
  • dünyanın en güzel lisanıdır.

    çok uzun yazı olacak. rehber niteliğinde olmasını istedim. öğrenmeyi düşünenler atsınlar fava.

    öncelikle şu şarkıyı dinlememiş olan var mı hala? varsa açsın dinlesin, biraz kulağınız şenlensin.

    ülkemizdekilere "ispanyolca hakkında ne biliyorsun?" diye sorulunca gelecek cevap %90 şunlardan biri olacaktır:

    - messi ispanyolca konuşuyor. (espri olsun diye demiyorum, böyle bir cevabı duydum)
    - ispanyolca kulağa çok hoş geliyor çok melodik çok güzel bir dil (buna katılıyorum)
    - ispanyolca çok kolay bir dil (favorim bu)
    - ispanyolca bilen biri portekizlilerle ve brezilyalılarla çok rahat anlaşır (efsane)
    - ispanyolca bilirsen italyanca da anlarsın (efsaneler efsanesi)

    üniversitede veya kurslarda üç beş kelime öğrenmiş bir ergen de "ispanyolca çok kolay bir dildir ve ispanyolcanın en doğrusu, en güzeli, en temizi ispanya aksanıdır ve ispanyolca kesinlikle ispanya'da öğrenilmelidir" diyebilir (hayatında hiç ispanya'ya gitmedi ve en büyük hayali ispanya'ya gitmek).

    ülkemizdeki kadınlarda bir ispanya-italya aşkı olduğu göz ardı edilemez bir gerçek. buna sözüm yok elbette. nasıl erkeklerde ukrayna-rusya aşkı varsa kadınlarda da bunun olması normal.

    ben çok hızlı kendim ispanyolca ile nasıl tanıştım onu anlatayım;

    sekizinci sınıftayken dershanede bir çocuk vardı. babası askerdi, babasının işi dolayısıyla ispanya'da madrid'de 3 sene yaşamıştı. bu çocuğa bizimkiler habire "bize ispanyolca küfür öğret" diyorlardı. hatta biri çocuğa kantinde herkesin içinde "ispanyolca bildiğin en ağır küfrü söyle" demişti çocuk da "siktir git" demişti ayar vermişti salağa. bu çocuktan küfür çıkmayınca buna arada bir normal kelime soruyorlardı. bu çocuk da bazen birkaç kelime söylüyordu ispanyolca nasıl bir dil göstermek için. ne bileyim kulağa hoş geliyordu yani dedikleri. kulağa hoş gelmesinin sebebi de kelimelerin çoğunda vurgunun sondan önceki hecede olmasıydı. tabi o yaşta bunu bilmiyordum, sonra araştırdıkça bu sonuca vardım. neyse, uzun lafın kısası: ispanyolcayla tanışmam böyle salak bir şekilde oldu. o çocukla aynı sınıfa düşene kadar ispanya neresi onu bile bilmiyordum anasını satıyım.

    türkçede kelimelerde vurgu %90 sondadır. mesela sebze olan "mısır" kelimesini söylerken vurgu "sır" hecesindedir ama ülke olan mısır'ı söylerken vurgu "mı" hecesindedir. örneğin askeri birlik olan "ordu" kelimesini söylerken vurgu "du" hecesindedir, fakat şehir olan ordu kelimesini telâffuz ederken vurgu "or" hecesindedir. vurgu böyle bir şey, anlamışsınızdır umarım. hele hele rusça falan öğrenmeye çalışanlar bu tür şeylerin ister istemez çok farkına varır. rusçada vurgu çok önemlidir çünkü.

    türkçede de vurguları sondan önceki heceye koy, kulağına melodik gelebilir bazen. yani temel olarak, bu dilin kulağa bu kadar güzel gelmesinin sebebi vurguların genelde sondan önceki hecede olmasıdır. kelimelerin yapısı da bunda bir etken, fakat vurgu kadar olmadığını düşünüyorum.

    kulağa en melodik gelen dilin italyanca olduğu söylenir genelde çünkü kelimelerin çok büyük çoğunluğu sesli harfle biter ve vurgunun sondan önceki hecede olması olayı italyancada daha fazladır. açın bir italyanca haber dinleyin (internette rahat bulabilirsiniz), vurgulara daha dikkat ederler sanki şarkı söylüyorlar gibi. üniversitede bir kur italyanca almıştım, sonra bıraktım. hayatım boyunca hiçbir işime yaramayacağını fark edince.

    benim olaya dönersek, ben bu dershanedeki çocuktan ispanyolcayı duyunca heveslendim haliyle. internette şu siteyi keşfettim. gayet güzel site yapmışlar. emek harcandığını görüyorsun. italyanca versiyonu da var. dedim buradan üç beş şey öğreneyim. selamları ve sayıları öğrenmiştim. uno, dos, tres, cuatro şeklinde. ona kadar sayabiliyordum. bir de hasta la vista ve hola demeyi öğrenmiştim. ehehehehe inanın bana bu kadarını söyleyebiliyor olmak bile insana güzel hissettiriyor.

    sonra bir bok olmadı tabi bunlarla kaldı bilgiler. ispanyolcaya ilgim devam etti ama öğrenmeye çalışmadım. neden bilmiyorum. iki sene sonra güney amerika ile ilgilenmeye başladım, bunun sonucu olarak da ispanyolca öğrenme hevesim depreşti.

    bilgisayara rosetta stone programını yükledim. bunun dil paketini yüklerken ilk kez "latin american spanish" ve normal ispanyolca olarak ayrıldığını gördüm. bunu görünce "latin ne olm ispanyolcayı ispanyollar daha doğru konuşur" deyip o versiyonunu indirmiştim.

    bu program güzeldi. bir çocuk ana dilini nasıl öğreniyorsa sana da öyle öğretilmeli mantığıyla yazılmıştı. yani mesela bir çocuk resmi veriyor altına "el nino" yazıyor. başka hiçbir şey yazmıyor. ona bakarak "haaaa el nino erkek çocuk demekmiş" diye anlıyorsun. bununla epey ilerledim. epey kelime öğrendim. basit cümleler kurabiliyordum. işte ne bileyim "çocuk babasıyla top oynuyor" diyebiliyordum. renkleri sayıp, yaşımı söylemeyi falan böyle basit şeyleri öğrenmiştim. o aralar ispanya'ya da gezmeye gitmiştik. orada da basit basit konuşmaya çalıştığım olmuştu. mesela madrid'deyken bir yerden kurabiye alacaktık, adam tek kelime ingilizce bilmiyordu. ben kurabiyeleri gösterip ispanyolca sayılar söylüyordum, adam da o sayıya göre pakete koyuyordu. işte böyle iletişim kurduğumu görünce çok mutlu olmuştum. ulan sayıları söylüyorsun sadece ama çevrendeki insanlar "vay anasını adam ispanyolca biliyor" diyor. yok böyle bir hava ehehehehe dedim ulan ben öğrenecem bir gün bu dili.

    rosetta stone iyi güzel de gün geldi, yeni üniteye geçtik. bir fotoğraf var adam pizza yiyor, bir de saat resmi koymuş saat sabahın 8'ini gösteriyor. alta da "estoy desayunando" yazıyor. görünce bir bok anlamadım. bu herif napıyor diye. internetten sözlüğe baktım meğer desayunar fiili kahvaltı yapmak demekmiş. lan adam kahvaltıda pizza mı yiyor amk? o nasıl mide olm. bu olaydan sonra bu programla ilerlemek epey zorlaştı ve vazgeçtim. başta bu program çok faydalı ama gramer konuları ilerleyince ek kaynağa ihtiyacınız oluyor.

    dolayısıyla eğer "3-5 bir şey öğreneyim, yurt dışında ispanya'da veya bir latin ülkesinde ingilizce bilmeyenlerle hayatımı kurtaracak düzeyde iletişim kurabileyim" diyorsanız rosetta stone, pimsleur (çok iyi ingilizce biliyorsanız) gibi programlar işinize yarayacaktır.

    rosetta stone'u bırakınca bir süre yine boşluğa düştüm, o aralar ingilizce kastım. dedim "olm daha ingilizce konuşamıyorum ne yapacam ben ispanyolcayı" diye. bu aralar ispanyolca öğrenmemiştim fakat ispanyolcanın aksanları üzerine yoğunlaşmıştım. yani hangi ülkede nasıl ispanyolca konuşuluyor onu araştırıyordum. epey de şey öğrenmiştim aslında. ispanyolca bilmiyordum ama hangi ülkede nasıl bir aksan konuşuluyor epey öğrenmiştim.

    ispanyolca konusunda dönüm noktam yurt dışına gittiğimde oldu. amerika'ya kaliforniya'ya gitmiştim. orada ispanyolca ikinci dil gibi. nüfusun %90'ı meksikalı zaten. benim de orada meksikalı, kolombiyalı, brezilyalı yani latin amerikalı bir sürü arkadaşım olmuştu.

    şimdi bunlar aralarında ispanyolca konuşuyorlar ben hep dışta kalıyorum. adamlar espri yapıp 10 kişi gülüyorlar ben muhabbetin dışında kalıyorum. o kadar iğrenç bir durum ki anlatamam.

    bir kere bir meksikalı ve bir kolombiyalıyla 1 saate yakın starbucks'ta oturduk. o gün kolombiya-arjantin maçı vardı onu izlemeye gidecektik saatin gelmesini bekliyorduk, vakit geçiriyorduk. bunlar aralarında 1 saat ispanyolca konuştular ben mal gibi telefonla oynaya oynaya sıkıntıdan geberdim.

    işte bu benim için dönüm noktası oldu. dedim ki "ulan eskiden öğrenmeyi bırakmasaydım ben de şimdi onlarla konuşabiliyor olacaktım dediklerini anlayabiliyor olacaktım". o gün karar verdim, türkiye'ye dönünce ispanyolca öğrenmeye başlayacaktım ve ne olursa olsun bu kez bırakmayacaktım.

    dahası da var bunun. çok daha beteri var: bir gün meksika'ya gittim. orada gezdikten sonra bir taksiye bindim. bu taksici sadece 3-4 kelime ingilizce biliyor amk. onlar da sadece 1'den 10'a kadar sayılar. neyse, tarzanca anlaştık bu taksiciyle daha sonra adamın arabasına bindim, bu adam öyle varoş yerlere sürdü ki arabayı, küçük çocuklar ellerinde bıçakla falan geziyordu. adama nereden geçtiğimizi soruyorum, sürekli "muchos traficos" diyip duruyor. anladık amın evladı muços tırafikos var ama o mahalleler neydi amk? abartmıyorum, adamın geçtiği yerlerde yürümeye korkar insan. küçücük çocuklar ellerinde bıçakla geziyor öyle bir yer. meksikalı kekolarla dolu. inince şükrettim.

    neyse, bu olaylardan sonra ispanyolca öğrenmek için epey kararlıydım.

    şimdi "bize ne bunlardan amın evladı" diyeceksiniz, bunları anlatmamın sebebi şu: sizin bir dili adam akıllı öğrenebilmeniz için sizi harekete geçirecek bir sebep olmalı, bir heves olmalı. eğer bu yoksa siz dil öğrenmekten bir süre sonra muhtemelen vazgeçeceksiniz. benim daha önce defalarca yaptığım gibi.

    sonra türkiye'ye dönünce başladım öğrenmeye. hayvan gibi hiç durmadan çalıştım. dedim ispanyolcayı anadilim gibi konuşacağım diye. bu sefer asla bırakmayacağım dedim kendime. çünkü bırakırsam, 3-4 sene sonra "zamanında bırakmasaydım şimdi süper ispanyolca biliyor olurdum" diyeceğimi biliyordum.

    colloquial spanish kitabından başladım. ilk olarak gramer bilgisini kapmaya çalıştım. daha sonra çizgi filmler izleyerek ve hikayeler okuyarak kelime bilgimi ilerlettim. daha sonra da ileri düzeye geçtim.

    yalnız bu yöntem bok gibiydi, onu söyleyeyim. yani ben bir an önce öğreneyim mantığıyla yaklaştım. gramerin hepsini art arda öğrenmek çok yanlış bir yöntem. öyle ingilizcedeki gibi kolay bir grameri yok çünkü, fiillerin çekimleri çok karışıyor bazen kafada. düzensiz fiillerin farklı zamanlardaki çekimi komple karışıyor. kesinlikle sindire sindire öğrenmek lazım.

    geldiğim nokta: ispanyolcayı şu anda çok iyi derecede biliyorum. hedefime ulaştım yani. yaklaşık 1,5 sene sürdü ama ne kadar uğraştığımı anlatamam. bir de burada 1,5 sene diyorum ama benim altyapım vardı. hani basit şeyleri zaten biliyordum. bu sayede 5-6 aylık bir kazancım oldu.

    buradan sonra soru-cevap şeklinde ilerlemek en mantıklısı olur sanırsam;

    1) ispanyolca hangi ülkelerde konuşulur? kaç kişi konuşur?

    şuraya bakalım

    bunlar ispanyolcanın resmî dil olduğu ülkeler sadece. gördüğünüz gibi çok geniş bir alana yayılmış bu dil.

    fakat bu ülkelerin dışında, ana dili ispanyolca olmayan fakat ispanyolca konuşan insanların çok yoğun olduğu ülkeler mevcut. bunların başında da abd gelir.

    abd'de kaliforniya'da meksikalı insan sayısı çok fazladır. öyle ki, los angeles'ta tüm tabelalar, metrodaki uyarılar vs her şey iki dillidir. hem ingilizce hem ispanyolca yazılır. yani los angeles aslında küçük meksika gibi bir yer. meksika sınırındaki san diego şehri de aynı şekilde. hiç ingilizce bilmeyen fakat ispanyolca bilen biri güney kaliforniya'da çok rahat yaşamını sürdürebilir. bunun dışında abd'deki diğer eyaletlerde de meksikalı nüfusun yoğunluğu dikkat çeker. yani uzun lafın kısası: ispanyolca abd'de de konuşulan bir dildir. resmî dil statüsünde olmasa da.

    bunun dışına başka bir örnek: fas. fas'ın kuzeyi ispanya'nın dibinde olduğu için nüfusun geneli ispanyolca konuşur. örneğin tanca şehri.

    ispanya'daki ekonomik kriz dolayısıyla 3-4 yıl önce fransa ve almanya'ya yerleşen ispanyollardan bahsetmiyorum bile haberlerde duymuşsunuzdur.

    dolayısıyla ispanyolca çok etkili bir dildir, konuşulduğu alana bakarsak.

    vikipedi'ye göre ispanyolcayı ana dili olarak konuşan 410 milyon insan mevcut. bunun yanında ispanyolcayı yabancı dil olarak konuşan da tahminî 90 milyonluk bir nüfus mevcut. yani yaklaşık yarım milyar insan ispanyolca konuşuyor. bu da ispanyolcayı çok güçlü, önemli bir dil yapıyor.

    bir şeyi açıklığa kavuşturayım. bazı insanlar "ispanyolca ingilizceden daha fazla konuşuluyor dünyada" der. bu yanlıştır. dünyada çoğu ülkede okullarda yabancı dil olarak ilk olarak ingilizce öğretilir.

    sırf abd'nin nüfusu yaklaşık 300 milyon kişi. bunun 50 milyonu tek kelime ingilizce bilmiyor desek (ki bence daha fazladır, en az 100 milyon) yaklaşık 250 milyon kişi sırf oradan geliyor. bunun yanına ingiltere, irlanda, avustralya, yeni zelanda'yı da katın. artı yaklaşık 1 milyar kişi nüfusu olan hindistan'da ikinci dil.

    sözüm o ki, ingilizce evrensel dildir. dünyada 3-5 kelime konuşanları da katarsak, en fazla konuşanı olan dildir.

    ana dil olarak en fazla konuşulan dil de çincedir. çin'in nüfusu sayesinde. fakat burada ince bir nokta var. kâğıt üzerinde böyle denebilir. fakat çin içinde çincenin farklı ağızları arasındaki farklar bu ağızları iki farklı dil yapacak kadar fazladır. örneğin pekin'de konuşulan mandarin çincesi ile şangay'da konuşulan kantonca tamamen farklı dillerdir. şöyle anlatayım: yazı dili çin'in her yerinde aynıdır. mesela "araba" kelimesi her yerde aynı şekilde yazılır. fakat her şehirde bunun telâffuzu farklıdır. bazı aksanlar arasındaki farklar o kadar fazladır ki ayrı bir dil olarak bile kabul edilebilir.

    dolayısıyla, dünyada en fazla konuşulan dil ingilizcedir. gelip de "ispanyolca ingilizceden daha fazla konuşuluyor" demek yanlış.

    2) ispanya ispanyolcası mı öğrenmeli latin ispanyolcası mı öğrenmeli?

    hangi ülke ilginizi çekiyorsa oranınkini öğrenin. latin veya ispanya ispanyolcasını öğrenmelisiniz demek yanlış olur. ispanyolca ispanyolcadır.

    ispanyolcanın zibilyon tane farklı aksanı vardır. sırf ülkeler değil, ülke içindeki şehirler bile hatta ve hatta şehirler içerisindeki bölgelerde bile bazı kelimelerin telâffuzlarının farklılığı, yeni kelimelerin fazlalığı ve dolayısıyla aksan farklılığı göz ardı edilemeyecektir. fakat ben burada ispanyolcanın genel aksanlarından bahsedeceğim. ona göre az biraz fikriniz olur nerede nasıl konuşulduğuyla ilgili.

    ispanyolcayı çok genel olarak aksanlara ayırırsak üç çeşit aksan görürüz: ispanyol aksanı, arjantin-uruguay aksanı ve diğer aksanlar (buna da latin diyelim sadece).

    ispanyolcanın binbir çeşit aksanı vardır fakat hepsi bunların değişik çeşitleri aslında. ayrıca aksan farklılığı, kelime kadrosu (vocabulary, vocabulario, vokabüler) ile aynı şey demek *değildir*.

    iki ülkede aynı aksanla ispanyolca konuşuluyor olabilir, fakat elbette ki o ülkelerin de kendi kültürleri dolayısıyla kullandığı farklı kelimeler olabilir. bunun en güzel örneği guatemala ispanyolcası ile meksika ispanyolcası. hemen hemen bire bir aynı aksan konuşulur, fakat guatemala'da bazı şeyler için kullanılan kelimeler/deyimler farklıdır.

    kendi görüşümü belirteyim başlamadan: kulağıma en iğrenç gelen aksan ispanyol aksanıdır. o kadar iğrenç bir ağız ki internette bir video izlediğimde eğer bir ispanyol hızlı konuşuyorsa genelde anlamakta zorluk çekerim. normal hızda konuşuyorsa sorun yok, fakat hızlı konuşuyorsa beynim sikilir. bir keresinde bir videoda bir adam bir şeyler söylüyordu. fakat öyle böyle değil inanılmaz hızlı konuşuyordu. eminem'in rap god şarkısında ispanyolca konuştuğunu düşünün, öyle. o zamanlar ispanyolcam da orta düzeyde diyeyim. düşündüm ulan bu nece konuşuyor diye. altı-yedi kere tekrar izleyince anladım meğer ispanyolca konuşuyormuş. dediğim gibi, rap god şarkısının ispanyolcasını düşünün. meğer adam da ispanyolmuş. şaşırmadım. konuşması da en zor aksandır bana kalırsa. bazı harflerin telâffuzu dolayısıyla. bana göre iğrençtir, fakat öğrenmek isteyene de bir şey demem elbette. kanımca; ispanyolca kendi anavatanında latin amerika'dakinden daha iğrenç durumda (tabi ki de bu benim görüşüm, kimisine göre çok güzel gelebilir). başkasının kulağına güzel gelebilir tabi, benim görüşüm böyle. bana kalırsa kulağa en güzel gelen aksan da arjantin-uruguay'dır. nedenini aşağıda anlatacağım. fakat benim konuşurken esas aldığım ise meksika aksanı.

    başlayalım:

    a) ispanyol aksanı

    adından da anlaşıldığı üzere ispanya'da konuşulur sadece. birinin ispanyol ağzıyla konuştuğunu hiç ispanyolca bilmeyen bile anlayabilir. bunun için dikkat edilmesi gereken bazı şeyler mevcut.

    "c" ve "z" harfleri. bu aksanın sesini genel olarak bu iki harf belirler.

    ispanyolcada "e" ve "i" harflerinden önce gelen "c" harfi ispanya'da epey peltek bir "s" olarak telaffuz edilir. diğer harflerden önce gelen "c" ler ise "k" olarak okunur.

    örneğin:

    como ----> komo diye okunur
    cierro -----> thsierro diye okunur (başka türlü nasıl yazılır bilemedim)

    yani bu "c" harfinin telâffuzu ispanyol ağzında biraz sorunludur. alışmanız gerek. bunun telâffuzu için biraz çabalamanız gerek.

    ingilizce konuşurken "thank you" derken hani direkt "tenk yu" denmez de o baştaki "t" harfi dil dişlerin arasına sokularak telâffuz edilir. işte o telâffuzun biraz daha ağırı.

    ispanyolcada "z" harfi, ispanya'da yukarıda bahsettiğim "c" harfinin peltek telâffuzuyla aynıdır. fakat burada şu var, "z" harfi her durumda aynı telâffuz edilir. hani "c" harfi gibi "e" ve "i" den önce değişme yoktur. her durumda yukarıda bahsettiğim gibi peltek telâffuz edilir.

    bundan dolayıdır ki, bana göre ispanyol ağzı kulağa berbat gelir çünkü sürekli dillerini dişlerinin arasına alarak konuşurlar.

    ispanya hariç ispanyolca konuşulan neredeyse tüm ülkelerde "c" (tabi ki "e" ve "i" harflerinden önce gelen "c" harfinden söz ediyorum) ve "z" harfleri aynı telâffuz edilir ve temiz bir "s" olarak telâffuz edilir.

    ispanya'da:

    como -----> komo
    cerrado ----> thserrado
    zaragoza -----> thsaragothsa diye okunur.

    diğer ülkelerde:

    como ----> komo
    cerrado ----> serrado
    zaragoza ------> saragosa diye okunur.

    güzel bir örnek dinleyelim

    olayın telâffuz kısmı böyle.

    elbette ispanya içinde de, şehir şehir her harfin telâffuzu farklılık gösterebilir. o kadar detaylı bilmiyorum. bu genel olarak bir bilgiydi.

    işin diğer kısmına gelelim: gramer ve dil

    ispanya dışındaki her ülkede ikinci çoğul kişi olarak "ustedes" kullanılır. ispanya'da ise "vosotros" denir.

    meksika'yı örnek alalım.

    meksika'da:

    yo - ben
    tú - sen
    el/ella - o
    usted - siz (resmî)
    nosotros - biz
    ustedes - siz
    ellos/ellas - onlar

    fakat ispanya'da:

    yo - ben
    tú - sen
    el/ella - o
    usted - siz (resmî)
    nosotros - biz
    vosotros - siz
    ellos/ellas - onlar

    yani ikinci çoğul şahıs değişiktir ispanya'da.

    bunun sonuçlarına gelelim:

    ispanya dışındaki ispanyolca konuşulan tüm ülkelerde ikinci çoğul kişi ile üçüncü çoğul kişinin fiil çekimi aynıdır. ispanya'daysa farklıdır.

    "beber" fiilini ele alalım. bu fiil "içmek" anlamına gelir.

    ispanya'da:

    vosotros bebéis - sizler içiyorsunuz
    ellos beben - onlar içiyorlar

    diğer tüm ülkelerde:

    ustedes beben - sizler içiyorsunuz
    ellos beben - onlar içiyorlar

    anlatabilmişimdir umarım.

    bu örnekten "aman ne var olm" diyebilirsiniz, fakat düzensiz fiillere gelince ek bir çekim ezberlersiniz ispanya aksanı öğreniyorsanız. inanın bana, ispanyolca gibi sürekli ezber yapmanızın gerektiği, düzensiz fiillerin çok fazla olduğu bir dilde bu çekimleri de ayrı ezberlemek yorabilir.

    bunun dışında "coger" fiili var. epey ünlü. bu fiil ispanya hariç ispanyolca konuşulan tüm ülkelerde "sevişmek" anlamına gelir. çok sonradan öğrendim ki bu kelime ispanya'da çok farklı bir anlama geliyormuş. ingilizceye çevirecek olursak "to grab, to take" anlamındaymış.

    fakat bildiğim şey, bu "coger" fiili yüzünden latinlerin ispanyollarla dalga geçtiği :d

    binlerce fark var. ben en ünlülerini yazdım. örneğin latin amerika'da "dale" denir, ispanya'da "vale" denir vs vs. kullanılan kelimeler, deyimlerden bahsetmiyorum bile.

    milyonlarca fark mevcut. sırf ispanya içinde bile şehirler arasında aksan farklılıkları var. fakat hepsini yazmaya imkân olmadığı için birden aklıma gelen en ünlülerini yazdım. hepsini yazabilecek, bilen bir insanın da yeryüzünde var olduğunu düşünmüyorum.

    son söz: ispanyol aksanı öğrenilecekse telâffuza biraz kasmak lazım. diliniz dönmüyorsa alışmak biraz zorlayabilir. ayrıca ikinci çoğul şahıs çekimlerinin ezberlemeyi bir kademe zorlaştırdığını düşünmekteyim.

    b) arjantin-uruguay aksanı

    fark ettiğim bir şey oldu. kaç tane latin tanıdıysam hepsi arjantin'den nefret ediyordu. kolombiyalı arkadaşlarım ölümüne nefret ediyordu. brezilyalılar malum. fakat meksikalısı bile nefret ediyordu.

    ilginç...

    nedenini tam bilmemekle birlikte büyük olasılıkla arjantinlilerin kendilerini çok beğenmiş olmalarından ileri geldiğini düşünüyorum. bunu internette çoğu yerde okudum çünkü. kendilerini tüm latin amerika'dan soyutlamış "biz %100 avrupalıyız" havalarındalar. gerçi nüfusunun %50'si italyan bir ülke olduğu için az çok hak veriyorum.

    duyduklarıma göre çoğu insan (herhalde arjantin nefreti dolayısıyla) bu aksandan nefret ediyor.

    bana kalırsa kulağa en güzel gelen aksan. nedeni ise italyanca gibi olması. brezilya'daki portekizceden biraz etkilendiğini düşünüyorum ve italyan nüfusun etkisiyle dilin böyle bir ivme kazandığını düşünüyorum.

    çünkü arjantin aksanı biraz kulağa portekizce ve italyanca karması bir dil gibi geliyor.

    arjantinli birinin konuşmasını dinlerseniz az çok italyanca gibi gelir kulağınıza. kelimelerin sondan ikinci hecesi daha vurgulu okunur. bu yüzden kulağa italyanca gibi gelir. ispanyolca melodik gelen bir dildir fakat arjantin ispanyolcası kulağa daha melodik gelir.

    arjantin ve uruguay'da aynı aksan konuşulur.

    arjantin aksanı denince herkesin aklına arjantinlilerin en ünlü lafı gelir: "che boludo"

    buradaki "che" bizdeki "hey" anlamında yani birine seslenmek, dikkatini çekmek için kullanılır. "boludo" ise "salak" demek. fakat kullanıldığı ülkelerde "hey dostum" gibi bir anlam kazanmış.

    bu aksanın en temel özelliklerinden bahsedeceğim. telâffuzdan başlayalım.

    bu aksan kulağa ne kadar güzel gelse de latin amerika'nın geri kalanının pek sevmediği bir aksan. ayrıca eğer arjantin'de yaşamıyorsanız öğrenmesi çok çok zor. ben denedim, başaramadım. kaynak sayısı inanılmaz az. çok özel olarak arjantin-uruguay bölgesine ilginiz yoksa öğrenmeyi denemeyin derim çok zor çünkü. aksan zor değil, öğrenmesi çok zor. kaynak azlığı yüzünden.

    bunun yanında arjantin'e yerleşmiş bir ingiliz kadının blogunu okumuştum. kadın blogunda arjantinlilerin yabancılarla ispanyolca konuşmaya merakı olmadığından dem vurmuştu. eğer süper ispanyolca konuşmuyorsanız, muhabbeti 2-3 cümleden sonra ingilizce devam ettirmek istiyorlarmış. dolayısıyla arjantin'in bir bakıma ispanyolca öğrenmek için kötü bir ülke olduğu söylenebilir bundan hareketle (şimdi elbette sığıroğlu sığır dediğim kesim bu cümle üzerinden "arjantin dil öğrenmek için harikulade bir yer yeeeaaa" diyerek bana saldıracaktır, bekleyiniz ve görünüz efendim).

    en ünlü telâffuz farklarından başlayalım. eğer iki tane harf yan yana geliyorsa ve bu harfler yan yana gelince farklı bir okunuş söz konusu oluyorsa buna diftong denir. ingilizcesi: "diphthong".

    örneğin ispanyolcada "c" ve "h" harfleri art arda gelirse yani "ch" olursa bu "ç" olarak okunur. buna diftong denir.

    tüm ispanyolca konuşulan ülkelerde "ll" diftongu ya "y" ya da "c" olarak okunur. fakat arjantin'de "ş" olarak okunur.

    şöyle bir örnek verelim:

    iker casillas

    ispanya'da ---- "iker kasiyas" diye okunur.
    orta amerika ülkelerinde ----- "iker kasiyas" veya "iker kasicas" diye okunur.
    arjantin ve uruguay'da ----- "iker kasişas" diye okunur.

    anlatabilmişimdir umarım. arjantin içinde bile bu harfin okunuşu değişir. arjantin'in cordoba şehrinde değişim programıyla 1 sene kalmış olan arkadaşım cordoba'da bu diftongun "j" olarak telâffuz edildiğini söylemişti. yani buenos aires'te "iker kasişas" denirken cordoba'da "iker kasijas" deniyor.

    bu yüzdendir pablo batalla ismini "pablo bataya" diye değil de, "pablo bataşa" diye okurlar.

    bu çok ünlü bir telâffuz farkıdır. eğer biri ispanyolca konuşurken sürekli "ş" veya "j" sesi geliyorsa ağzından bilin ki arjantinli veya uruguaylıdır. başka hiçbir ispanyolca aksanında "j" sesini duyamazsınız. zaten portekizceye benzetmemin temel sebebi de bu.

    bunun dışında "y" harfinin telâffuzu farklı. bu harf ispanyolca konuşulan tüm ülkelerde "y" veya "c" olarak okunurken arjantin'de durum farklı. kelime başında veya ortasındaysa "ş" olarak veya "j" olarak telâffuz edilebiliyor.

    örnek verelim:

    playa (türkçede "sahil" anlamına gelir)

    ispanya'da ----- "playa" diye okunur.
    orta amerika'da ------ "playa" veya "placa" diye okunur.
    arjantin'de ------ "plaşa" veya "plaja" diye okunur.

    bu bir fark. birinin konuşmasını dinlerken bu harfi değişik telâffuz etmesi ispanyolca öğrenmeye yeni başlamış kişiler için problem teşkil edebilir.

    fakat bu "y" harfi telaffuzunun olayı değişik biraz. bu harf sadece kelime başında veya ortasındaysa böyle telâffuz edilir. kelimelerin sonlarındaki "y" harfleri her yerde "y" olarak okunur. bu harf tek başına bir kelime de olabilir. örneğin "y" harfini tek olarak kullanırsanız "ve" anlamına gelir.

    örnek: parís y londres ----- paris ve londra

    başka bir örnekle telâffuz olayını sonlandırıyorum:

    yo estoy en la playa ----- ben sahildeyim

    ispanya'da ----- "yo estoy en la playa"

    orta amerika'da ----- "yo estoy en la playa" veya "co estoy en la playa" veya "co estoy en la placa" veya "yo estoy en la placa"

    arjantin'de ----- "şo estoy en la plaşa" veya "şo ettoy en la plaşa"

    olayın telâffuz kısmı bu kadar. arjantin'de gidilen bölgeye göre harflerin telâffuzları değişir. en ünlü olay bunlardır.

    bunun dışında bir de arjantin'in çoğu yerinde kelime sonlarındaki ve ortalarındaki "s" harfleri konuşurken telâffuz edilmez.

    bu durumda hızlı konuşan bir arjantinli az önceki örnekte "şo ettoy en la plaşa" diyebilir.

    bu "s" harflerinin atılması arjantin ve uruguay'a özgü değil. güney amerika'da her yerde karşılaşılabilir. fakat en fazla olduğu yer bu bölge.

    bu telâffuz olayını anlatmak çok zor, dilim döndüğünce anlattım diyeyim.

    gelelim gramer kısmına.

    bu aksanın en ünlü farkı "vos" olayıdır. ispanyolca konuşulan her yerde ikinci tekil şahıs için "tú" kullanılırken arjantin ve uruguay'da "vos" kullanılır.

    yani arjantin'de "sen" demek için "vos" denir.

    bu şahısın fiil çekimleri çok farklıdır. bu açıdan arjantin ispanyolcası ezberlemesi biraz daha kolay bir ispanyolcadır.

    örnek geliyor hemen:

    "decir" fiili "demek/söylemek" anlamına gelir.

    meksika'da:

    yo digo ---- diyorum
    tú dices ----- diyorsun
    el/ella dice ----- diyor
    nosotros decimos ----- diyoruz
    ustedes dicen ----- diyorsunuz
    ellos/ellas dicen ----- diyorlar

    ispanya'daki "vosotros" çekimini bilmediğim için yazmıyorum. büyük olasılıkla "diceís" tir. fakat emin değilim.

    arjantin'de:

    yo digo ----- diyorum
    vos decís ----- diyorsun
    el/ella dice ----- diyor
    nosotros decimos ----- diyoruz
    ustedes dicen ----- diyorsunuz
    ellos/ellas dicen ----- diyorlar

    burada olay şu: "vos" şahısının fiil çekimleri düzenlidir. hem de her zaman. bu yüzden arjantin ispanyolcasının gramerinin bu yönü daha kolaydır. düzensiz fiillerde "vos" çekimi için düzensiz bir çekim ezberlemek zorunda kalmazsınız, çünkü "vos" şahısının fiil çekimi her zaman düzenlidir.

    örneğin "sahip olmak" anlamına gelen "tener" fiili düzensiz bir fiildir. geniş zamanda çekimlenirken değişikliğe uğrar. fakat arjantin'de "vos" için çekim düzenlidir.

    örneğin:

    meksika'da:

    yo tengo
    tú tienes
    el/ella tiene
    nosotros tenemos
    ustedes tienen
    ellos/ellas tienen

    arjantin'de:

    yo tengo
    vos tenés
    el/ella tiene
    nosotros tenemos
    ustedes tienen
    ellos/ellas tienen

    arjantin'deki "vos" çekiminde temel olay şu: bu şahısa göre fiil çekimlenirken son harf atılır, yerine fiile göre ek getirilir ve son hecedeki sesli harfin üzerine aksan konur.

    örneğin: "decir" fiili.

    sondaki "r" harfini atalım.

    kaldı elimizde "deci"

    bunun da son ünlü harfine aksan koyalım ne oldu: "decí"

    daha sonra "-er" ve "-ir" ile biten fiillerin çekimlerine "-es" geldiği için buraya da "s" ekleyelim sadece.

    sonuç: "vos decís".

    anlatabilmişimdir umarım.

    bu sondaki harfin aksanlı olması önemlidir. ispanyolcada üzerinde aksan olan heceler vurguyu üzerine alırlar.

    dolayısıyla "vos tenés" denerken sondaki "nés" hecesini vurgulu okumak zorundasınız. vurgu ispanyolcada inanılmaz önemlidir.

    saçma fakat çok ünlü bir örnek veriyorum:

    mi papa tiene 47 anos: benim patatesimin 47 tane göt deliği var
    mi papá tiene 47 años: benim babam 47 yaşında

    burada "papa" derken ve "papá" derken telâffuz farklıdır. "papá" denirken vurgu mutlaka ikinci hecede olmalıdır.

    buna alışması biraz zor fakat fiil çekimleri düzenli olduğu için bir tane fazladan çekim ezberlemekten kurtulursunuz.

    bu yüzden ispanyolca aksanları arasından ezberlemesi en basit olana arjantin-uruguay diyebilirim.

    örneğin emir verirken de bu öne çıkar. emir verirken de fiildeki sondaki harf atılıp ünlünün üzerine aksan konur.

    örnek:

    tüm ülkelerde "bana söyle" demek için "dime" denirken arjantin'de "decíme" denir.

    yani normal ikinci tekil şahıs emiri "di" iken arjantin'de "decí" olur.

    normalde "dimelo" denirken arjantin'de "decímelo" denir.

    buralar az çok ispanyolca bilenlerin anlayacağı şeyler o yüzden üzerinde durmanın manası yok.

    kültürel farklılıklar da mevcut. örneğin "içmek" için "beber" fiili kullanılırken arjantin'de "tomar" fiili kullanılır. ispanyolca konuşulan diğer ülkelerde bu fiilin ingilizce karşılığı "to take" iken arjantin'de hem "to take" hem de "to drink" tir.

    su içiyorum ----- yo bebo agua (diğer ülkeler)/yo tomo agua (arjantin)

    bunun gibi bir sürü farklılık mevcut. bir sürü arjantin'e özgü kelime ve fiil mevcut.

    bir örnek daha:

    ispanya'da "la sala" kelimesi "salon" anlamında kullanılırken arjantin'de "salon" demek için "el living" denir. ingilizceden geçmiş bunlara.

    bir örnek daha:

    arjantin'de "harika/inanılmaz!" demek için "que copado!" denir. buraya özgüdür. ben bunu bir meksikalıya yazdım, aldığım cevap: "copado????"

    mesela arjantin'de "naber" demek için "como andás?" denir. yani "nasıl yürüyorsun?" denir. bunu bir meksikalıya söylediğimde ne dediğimi anladı fakat bunu daha önce duyduğunu söyledi. yani duymamış olsaydı anlar mıydı bilmiyorum.

    ispanyolca konuşulan her ülkede, hatta her şehirde kendine özgü fiiller, kelimeler ve deyimler olabilir. yazdıklarıma laf edecek sığıroğlu sığırlara, burada sadece en ünlülerini *bildiğim kadarıyla* yazdığımı tekrar belirteyim.

    fakat bir şeyi de söylemem gerek: bu "vos" olayı %100 arjantin'e özgü değil. örneğin "narcos" dizinde pablo escobar'ın kuzenini oynayan adam arjantin aksanıyla konuşmuyor fakat ikinci şahıs için hep "vos" kullanıyor. fiilleri "vos" a göre çekimliyor. fakat "ll" diftongunu "y" diye telâffuz ediyor. arjantin dışında da bazı insanlar da kullanabiliyor yani.

    yeri gelmişken söyleyeyim, bana kalırsa bu dizinin de saçma yanı bu. adamlar aynı aileden olmalarına rağmen farklı ispanyolcalar konuşuyorlar. çok garip.

    bu ispanyolcaya "acento porteño" , "río platense spanish" veya "voseo spanish" denir.

    porteño kelimesi "buenos airesli" demektir bu arada.

    c) diğer aksanlar

    diğer aksanlar arasında en ünlüleri meksika, porto riko, panama ve kolombiya aksanları diye biliyorum. fakat meksika hariç hakkında hiç bilgim yok malesef.

    fakat meksika hakkında konuşabilirim, iyi biliyorum çünkü.

    telâffuz açısından en ideali meksika aksanı diyebilirim. bunun dışında çok fazla kendine özgü kelimeleri vardır meksikalıların. en ünlülerini yazacak olursam:

    qué onda? -------- naber?

    onda kelimesi aslında "dalga" demektir. fakat meksika'da "que onda" kalıbı "naber" anlamında kullanılır.

    estar pedo ------- sarhoş olmak

    pedo kelimesi "osuruk" anlamına gelir fakat bunu sarhoş olmak anlamında kullanırlar :d

    ayrıca; qué pedo? -------- naber? olarak da kullanılır.

    "vato" kelimesi "adamım, dostum, kardeşim" gibi anlamlara gelir. neden tam bilmiyorum ama bazı insanlar bu kelimeyi pek sevmiyor. benimse meksikalı arkadaşlarla konuşurken ağzımdan düşmeyen kelime :p

    bir şeye "harika" demek isterseniz "qué chido/a" dersiniz. bunun dışında "hassiktir ordan imkansız" gibisinden bir şeyler demek isterseniz "no manches" veya "no mames" dersiniz vs vs. meksika'nın kendine özgü çok fazla ispanyolca deyimi/kelimesi vardır.

    örneğin "so fucking great" şeklinde bir anlama sahip olan "chingón" kelimesi benim favori kelimemdir :)

    küba aksanını da birkaç kere duydum. burnunuzu kapatıp ispanyolca konuşmaya çalışın. alın size küba aksanı ehehehehehe o kadar iğrenç konuşuyorlar.

    porto rikolular da garip bir şekilde "r" harflerini "l" olarak okuyorlarmış. örneğin "porque" kelimesini "polke" olarak okurlar. kulağa iğrenç geliyor. gerçi bundan emin değilim, çok saçma geliyor çünkü. "r" harflerini "l" olarak telâffuz ediyorlarsa başka bir dil gibi.

    panama'da da ilginç bir durumla karşılaştım. adamlar "sen" demek için "usted" diyebiliyorlar bazen. yani adam bir cümle kuruyor, "tú" kelimesi ile konuşuyor, sonraki cümlesindeyse "usted" diyor karşısındaki adama. çok enteresan.

    bunun dışında aksanlar hakkında çok fikrim yok. öğrendikçe buraya eklerim. ben paso meksika üzerine yoğunlaşmış durumdayım çünkü latin arkadaşlarımın neredeyse hepsi meksikalı.

    sen hangi aksanı konuşuyorsun? dersen, meksika diyeceğim. çok sevdiğimden değil, arkadaş çevresi böyle bir aksanı öğrenmeme neden oldu. gönül isterdi arjantin aksanı öğrenelim ama onu kendi başına öğrenmek çoooooook zor.

    meksikalı arkadaşımla konuştuğum zaman direkt çok rahat konuşabiliyorum fakat bir arjantinliyle muhabbete girince dediklerini anlamakta zorluk çekebiliyorum bazen.

    bir kere de kolombiyalı biriyle iki hafta takılmıştım, onlar düzgün bir aksanla konuşuyor ama kullandıkları bazı kelimeler/deyimleri anlamakta güçlük çekiyordum.

    fakat meksikalılarla oturup saatlerce sohbet etmişliğim var, bu yüzden diyebilirim ki aksanını seçtiğiniz ülke dışındaki ülkelerden insanlarla konuşurken ufak tefek bazı güçlükler yaşabilirsiniz.

    fakat bu güçlükler ufak tefektir. şöyle düşünün; türkiye'nin doğusundan gelen, doğu şivesiyle konuşan biriyle konuşmak gibi. arada kullandığı bazı 3-5 kelimeyi anlamayabilirsiniz, kelime telâffuzları kulağa garip gelir vs vs.

    3) ispanyolca öğrenmek için yurt dışına gideceğim, nereye gideyim?

    hangi ispanyolca aksanını seçtiğinize bağlı. ispanya manyağı olanlardansan, ispanya için ölüp bitiyorsan "ispanyol erkekleri çok yakışıklılar, yalasın beni" diyen biriysen gideceğin yer belli zaten. gece gündüz "yeeeaaa kolombiyalı venezüelalı kızlar ne daş gibi yeeea" diyenlerdensen de oralar hedefin olacaktır.

    yine de ispanya içinde nereye gideyim diye bir sorunuz varsa bildiklerimi söyleyeyim:

    - madrid bu iş için en mantıklı tercih gibi duruyor ama madrid bana kalırsa çok sıkıcı bir yer. buraya gidecekseniz araştırmanızı iyi yapın. fakat şehirdeki ingilizce bilme oranı çok düşük, bu bir avantaj.

    - barcelona ise bana kalırsa dünyanın en güzel şehri. fakat bu şehirde insanlar kendi aralarında katalanca konuşur. insanların hepsi ispanyolca bilir fakat bu şehirden yerel arkadaşlar edinirseniz kendi aralarında kendi dillerini konuşup sizi dışlayabilirler (bkz: tecrübeyle sabit).

    katalanca nasıl bir dil derseniz hiç bulaşmayın derim. "ispanyolca biliyorsak katalanca da anlar mıyız?" sorusuna cevap: ispanyolca seviyenize göre değişmekle birlikte duyduklarınızın ancak %10-%20'sini falan anlarsınız.

    barcelona on numara şehir. eğlence desen var, deniz desen var, güzellik desen dünyanın en harikası. fakat dil öğrenmek için ne kadar doğru bir seçim onu bilemem.

    - malaga hakkında da çok şey duydum. dil eğitimi için çok popüler. malaga'ya hiç gitmedim fakat orada ingilizce bilen insan çok fazlaymış. kanımca ingilizce bilen insan sayısının çok fazla olduğu yerlerde eğer dili çok ileri düzeyde bilmiyorsanız uzak durmalı, paso ispanyolca konuşmak zorunda kalabilmek için. ancak öyle öğrenilir çünkü. dolayısıyla orta düzeyde ispanyolca bilenlere ben malaga'yı tavsiye etmiyorum. basit düzeyde bilenler gidebilir diye düşünüyorum. yine de pek bilgi sahibi değilim.

    malaga liman şehri. ayrıca video ve resimlerden görüldüğü kadarıyla güzel bir yer. sevilla, cadiz gibi güzel şehirlere de çok yakın. canın sıkıldı macera istersen fas'a geçersin. ayrıca uçak biletleri de ucuz, istanbul'dan direkt uçuşlar da var.

    ben ispanya'da dil öğrenecek olsam malaga'yı seçerdim. endülüsçe diye bir dil var mı o kadar bilmiyorum ama şehirde herkes ispanyolca konuşuyorsa on numara seçim bana göre, tabi ben kendi düzeyim için konuşuyorum.

    zaten önümüzdeki yaz da çalışmak için malaga, madrid veya lizbon'a gidebilirim. hayalim malaga'ya gidebilmek, fakat bir programla uğraştığım için hangisinin çıkacağını bilmiyorum. piyango gibi. eğer lizbon'a gidersem paso portekizce kasacağım.

    eğer çalışmaya değil de dil okuluna gidecek olsaydım malaga veya madrid'e giderdim ama ispanya'ya dil okuluna gideceğimi hiç zannetmiyorum :d gidecek olsam latin ülkelerinden birine giderdim.

    latin amerika'ya gidecekseniz de şöyle anlatayım:

    - genel bir kanı mevcut, "ispanyolcanın en temizi meksika'da konuşulur" diye. bu kanının oluşmasının büyük sebebi abd'deki meksikalı yoğunluğudur. dolayısıyla meksika ispanyolcası tüm kuzey amerika'ya hâkimdir. insanlarda da "en temizi burada konuşuluyor hacı yeeeaaa" düşüncesi oluşur.

    kaldı ki bir dilin "en temizi" diye bir şey olmaz. arjantin'de konuşulan kirli mi oluyor?

    bir de sırf meksika içinde bile bin türlü aksan var.

    - orta amerika ülkelerinden ben kosta rika'yı tavsiye ederim. tüm latin amerika'da en yüksek yaşam standartlarına sahip ülke. daha doğrusu en mutlu ülke diyelim. dünyadaki en mutlu ülkeler listesinde hep en üst sıralarda yer alır. adamların yaşam felsefesi bile "pura vida" yani "mutlu hayat".

    fakat kosta rika'ya ulaşım çok zor. ayrıca ülke çok pahalı.

    - güney amerika'da ise arjantin-uruguay aksanını tercih ettiyseniz elbette bu ülkeler. arjantin içinde tartışmasız buenos aires öneririm. arjantin'de aksan çeşitliliği çok fazla ve büyük şehirler dışına giderseniz aksanlar çok değişebilir.

    arjantin'e ulaşım kolay. türkiye'den bile direkt uçuş var (sao paulo'da duruyor gerçi yolcu indirip bindirmek için) fakat buenos aires şehir olarak çok pahalı diye duydum.

    - uruguay bu aralar ülkemizde inanılmaz popüler. insanların yarısının hayali uruguay'da yaşamak. nedeni de ortada ama burada siyasete girmeye gerek yok.

    uruguay ve arjantin'in birbirinden çok farkı yoktur. hatta ben olsam, buenos aires'e gideceksem 3 ay orada kalırdım 3 ay da montevideo'da kalırdım. feribotla çok yakın iki şehir birbirine.

    ana ülkeleri saydım. geriye kalan ülkeler bunlara nazaran daha ucuzdur. türkiye'de bir ispanyolca kursuna vereceğiniz paraya az daha ekleyip bir orta amerika ülkesinde dili yerinde öğrenebilirsiniz. inanın bana, yaşam masraflarınız türkiye'dekinden daha düşük olacak, dil okulu türkiye'dekinden daha ucuz olacak. sıkıntı şu ki; oralara ulaşmak zor. örneğin guatemala'ya gidecekseniz uçak biletine muhtemelen 2500-3000 lira hatta daha fazla para ödeyeceksiniz. uçak bileti ucuza bulunursa kesinlikle dilin latin amerika'da öğrenilmesi gerektiği kanısındayım.

    4) ispanyolca çok kolay bir dil değil mi?

    bu saçma sapan fikrin ispanyolcanın telâffuzunun türkçeye yakın olmasından ileri geldiğini düşünüyorum. insanlar bir kelime görüyor ispanyolca, okunuşunu duyuyorlar. baktılar okunuşu çok kolay, telâffuz da türkçeye yakın. hemen "ispanyolca kolay dildir" kanısı oluşuyor.

    ingilizceyi çok iyi düzeyde konuşan biri olarak diyorum ki; ispanyolca, bana kalırsa, ingilizceden iki kat daha zor. ispanyolcayı adam akıllı öğrenmeye çalışmış herkesin de bana katılacağından eminim.

    ispanyolcanın ingilizceden daha kolay olan tek tarafı telâffuz meselesi. ingilizcede belirli okunuş kuralları yoktur, her kelimenin kendine has okunuşu vardır. ispanyolcada ise telâffuz kuralları vardır ve bu kuralların dışına çoğu zaman çıkılmaz. yani ispanyolca öğrenmeye başlarken telâffuz kurallarını öğrenirsiniz, daha sonra da o kurallara uyarak her kelimeyi okuyabilirsiniz. ingilizcede böyle mi? keşke onda da öyle olsaydı...

    ingilizcenin dışarıdan bakınca temelde iki çeşit aksanı var; amerikan ve ingiliz ingilizcesi. gelip de "ama avustralya ingilizcesi yeeaa" demenin lüzumu yok.

    ispanyolcanın zibilyon tane aksanından sadece basit bir örnek vereceğim;

    ispanyolcada "dolma kalem" demek için 12 tane kelime mevcut. ben de yarısını bilmiyordum, internetten bulup yazdım:

    birome, boli, bolígrafo (genel olan bu zaten), esfero, esferográfico, lapicera, lapicero, lápiz pasta, lápiz tinta, pluma, plumero, puntabola

    ingilizcede ise dünyanın her yerinde tek kelime kullanılır: pen

    ispanyolcada hangi ülkeye özel hangi kelimeler mevcut onları görüp de dumur olmak istiyorsanız şuradan buyrun

    ispanyolcadaki düzensiz fiiller de çok fazladır, bunların çekimleri de ezberleyene kadar beyni siker siker atar. ingilizcedeki gibi çok fazla zaman dilimi (tense) mevcuttur, fakat hepsi ingilizcedekilerin eşi olmadığı için öğrenmesi zor olanlar da mevcut. hangi tense'i nerede kullanacağınızı öğrenene kadar çok zorlanırsınız. ayrıca şu "r" harflerinin telâffuzu çok zor.

    ya da dur lan, benim bunların hepsini anlatmam imkânsız zaten, en iyisi ingilizce bilenler şu videoya baksın, çok meşhur bir video. ağır bir amerikan aksanıyla komik bir şekilde ispanyolcanın ne kadar zor olduğunu anlatmaya çalışmış arkadaşlar.

    ehehehehehe ispanyolca çok kolaymış değil mi? şu dile kolay diyenlere kıçımla gülüyorum.

    5) ispanyolca bilmek bana ne katacak?

    turizm sektöründe çalışmıyorsan veya latin ülkelerine/ispanya'ya gitmek veya orada yaşamak gibi hedeflerin yoksa hiçbir işine yaramayacak. ancak insanlara "ispanyolca biliyorum" diye hava atarsın.

    6) ispanyolca öğrenirken nasıl bir yol izleyelim?

    en güzel yere geldik.

    türkiye'de kurslara para dökmeyin, uçak bileti parasını biriktirin, sonra atlayın latin ülkelerinden birinde kursa gidin. dil en güzel yerinde öğrenilir.

    kendi kendinize öğrenecekseniz birkaç tavsiyem olur;

    türkçe kaynaklar çok kötü, hatta berbat. ingilizce kaynak kullanınız. eğer ingilizce bilmiyorsanız önce ingilizce öğreniniz.

    ingilizce kaynaklardan tavsiyem colloquial spanish veya teach yourself spanish kitaplarından başlamanız. bunlar sizi orta seviyeye getirebilecek kitaplar. daha sonra ilerletmek için ileri düzey gramer kitapları bulabilirsiniz internet dolu bunlarla.

    ileri düzey çalışırken bunun yanında şu kitaptan mutlaka edinin. kitap new penguin yayınlarının ingilizce-ispanyolca paralel hikâye kitabı. bu kitapta bir sayfanın sol tarafında ispanyolca yazarken sağ tarafında aynı şeylerin ingilizcesi yazıyor. hiçbir sözlük açmaya gerek kalmadan kitap okuyabiliyorsunuz. fakat siz öğrenme sürecinde çok aceleci değilseniz buradaki yeni öğrendiğiniz kelimeleri muhakkak not almanızı öneririm.

    bu kitabı arkadaş kitabevi'nden almıştım ben. dolar kuru biraz daha düşsün bekleyin derim, zira çok pahalıya geliyor bugünün dolar kuruyla ithal kitaplar.

    mutlaka ama mutlaka bir kelime defteriniz olacak. hangi dili öğrenirseniz öğrenin, mutlaka bir kelime defteriniz olmalı. oraya öğrendiğiniz her kelimeyi yazacaksınız. bir kelime grubunu yazdıktan sonra 2 gün aralıkla en az 3 hafta boyunca tekrar edeceksiniz.

    örneğin pazartesi günü deftere 50 tane kelime yazdık. bu kelimeleri çarşamba, cuma ve pazar günleri tekrar edeceğiz, 3 hafta boyunca.

    bu 3 haftadan sonra da her ay en az 1 kere açıp tüm kelimelere bakacaksınız. çok zor, sıkıcı olabilir. öğrenmek istiyorsanız, o kelimeler aklınıza kalıcı olarak yerleşsin istiyorsanız bunun başka çözümü yok.

    "pastam dursun karnım doysun" kafasındaysanız bu dili öğrenmeye hiç bulaşmayın. hüsrana uğrarsınız. oturduğu yerden başarıya ulaşan tek canlı tavuktur.

    basit düzeydeyken internetten çocuk kitapları bulun. 3-4 yaşındaki çocuklar için yazılmış masal kitapları zibilyon tane var internette. bu kitaplar basit düzeyde epey yardımcı oluyor.

    ayrıca basit düzey bitince orta düzeye başlarken şu site çok ama çoooook faydalı.

    orta düzeydeyken mutlaka çizgi filmler bulup izleyin internetten. çizgi filmlerde basit dil kullanılır. anlaşılması kolaydır. mesela arjantin ispanyolcasını görmek için ben mafalda isimli bir çizgi film izliyordum.

    ispanyolca şarkılar dinlemek zaten elzem.

    ileri düzeye geçince konuşma pratiği yapmak için neler yapmanız gerekiyor onları anlatacağım şimdi.

    şu siteye veya şu siteye giriyoruz ve hesap oluşturuyoruz.

    şimdi bu siteler mektup arkadaşlığı siteleri. fakat insanlar elbette mektup arkadaşlığı amaçlı kullanmıyor. kullananların yarısı kız düşürmek/erkek düşürmek için kullanıyor.

    bu sitelerdeki türk kardeşlerimiz sağ olsunlar bizi sapık tavırlarıyla süper temsil ettikleri için sitedeki kullanıcıların yarısı türkleri engellemiş durumda.

    dolayısıyla bu sitelere üye olurken ülke olarak amerika'yı seçin. adam akıllı bir profil oluşturun.

    bu sitelerden ana dili ispanyolca olan arkadaşlar bulacağız. daha sonra bunlarla arkadaşlığı ilerletip skype'ta pratik yapacağız.

    eğer karşı cinsten biriyle mesajlaşmıyorsanız direkt skype isteyin. öyle arkadaşlığı çok ilerletmeye gerek yok. fakat karşı cins ile mesajlaşıyorsanız bir güven oluşturmanız lazım.

    buradan edinebildiğiniz kadar arkadaş edinin. bunlarla skype pratikleri yaparak dilinizi çok ilerletebilirsiniz.

    "peki ben dili öğrendim ama yurt dışına da gitmek istiyorum" falan derseniz yurt dışında en ucuza vakit geçirebileceğiniz program şu

    belli yerlerde çalışmanız karşılığında size konaklama ve yemek sağlıyorlar. cebinizden uçak bileti masrafınız ve orada yapacağınız ek masraflar çıkıyor sadece. günde 4-5 saat çalışıyorsunuz, gerisinde boşsunuz.

    fakat bu siteyi kullanacaksanız bir tavsiyem olacak; eğer yeşil pasaportunuz yoksa ispanya'yı *seçmeyin* çünkü vizede sıkıntı çıkabilir.

    vizesiz latin ülkelerine yönelin.

    ispanya'da dil okuluna gidecekseniz büyük şirketlerin okullarına gitmeyin, yerel okullar bulun, butik okullar bulun.

    yurt dışında dil eğitimi almış biri olarak diyeceğim odur ki, en iyi eğitim butik okullarda oluyor.

    7) ispanyolca öğrenmek ne kadar sürer?

    düzenli bir çalışmayla:

    1) turist olarak işini görecek ispanyolcayı öğrenmek 2-3 ay alır.
    2) başlangıç düzeyinde öğrenmek 4-5 ay alır.
    3) orta düzeyde öğrenmek 7-8 ay alır.
    4) orta-ileri düzeyde öğrenmek 1 yıl alır.
    5) süper konuşmak 1.5 ilâ 2 yıl alır.

    fakat benim gibi hayvan gibi kasarsanız süper konuşmak 1.5 yıl da sürebilir.

    düzenli çalışmadan kastım bir gün çalışıp iki gün ara vermek değil. her gün çalışmak. istisnasız her gün. eğer her gün çalışmayacaksanız bu süreleri 2-3 ay daha uzatın.

    8) ispanyolca bilen biri ile portekizce bilen biri anlaşabilir mi?

    hayır, hayır, hayır, hayır ve de hayır.

    en çok söylenen/bilinen yanlış bu.

    portekizcenin iki ana aksanı bile birbirinden inanılmaz farklıdır.

    portekiz'de konuşulan portekizce ile brezilya'da konuşulan portekizce arasında bile inanılmaz farklar vardır. türkçe ile azerice arasındaki fark gibi.

    bazı brezilyalılar portekizlileri anlamakta zorlanır bile (brezilyalı arkadaşlarım var) o derece fark vardır. fakat bazıları için geçerli bu, hepsi için değil.

    portekiz portekizcesi konuşan birinin herhangi bir ispanyolcayı konuşan biriyle anlaşma olasılığı %0.

    brezilya portekizcesi konuşan biri ise, arjantin/uruguay ispanyolcası'nda konuşulanların %20'sini anlayabilir ancak.

    hatta brezilyalıların arjantinliler ile konuşurken ispanyolca ve portekizceyi karıştırarak oluşturduğu "portunhol" isimli bir dil vardır. internetten araştırabilirsiniz. genelde brezilya'nın sınır bölgelerinde kullanılır bu dil.

    ispanyolca bilen biri, portekizce bir metne baktığında anlayabilir. fakat portekizce konuşan birini duyduğunda anlayabilir diyemem.

    yani genel olarak: portekizce konuşan biri ispanyolca konuşan biri ile anlaşamaz. bırakın portekizce konuşan birinin ispanyolca konuşan birisiyle anlaşmasını, portekizcenin farklı aksanlarını konuşan iki kişi bile anlaşmakta güçlük çekebilir.

    fakat o kadar fazla sığır gördüm ki, 3-5 kelime ispanyolca biliyor ve "ispanyolca ile portekizce aynı dil çünkü brezilyalı ile ispanyol adamın konuşmasını izledim" diyor. ulan amk beyinsizi, onların ikisi de ispanyolca ya da ikisi de portekizce konuşarak anlaşmıştır. bunu bile anlayamıyorlar amk beyinsizleri, bir de "ispanyolca ile portekizce aynı dil yeeeaaa" diye böğürünce küfür ediyorum. dünya üzerinde farklı dilleri konuşarak anlaşabilen insanlar olduğunu düşünecek kadar sığır olmayın lan.

    9) ispanyolca bilen biri italyancayı da anlar mı?

    italyanca yazılardaki bazı kelimeleri benzerlik dolayısıyla anlayabilir.

    fakat italyanca konuşan birinin dediği hiçbir şeyi anlamaz.

    "ben ispanyol gördüm italyan ile şakır şakır konuşuyordu" diyenlere inanmayın. bi bok bilmeden sallamadır bu. o adamlar illa ki ortak dil bulmuşlardır, ya ikisi de italyanca ya da ikisi de ispanyolca konuşuyorlardır. ispanyolca konuşan biriyle italyanca konuşan birinin anlaşması imkânsız.

    zaten bu tür sözler genelde ispanyolca hakkında bi bok bilmeyen ukala insanlardan çıkar.

    10) italyanca biliyorum, ispanyolcayı öğrenmek kolay olur mu?

    ispanyolca, fransızca, portekizce ve italyanca aynı dil ailesinden geldiği için, evet kolaylaşır. hepsi latin dilidir.

    11) fransızca biliyorum, ispanyolca öğrenmek kolay olur mu?

    ispanyolca, fransızca, portekizce ve italyanca aynı dil ailesinden geldiği için, evet kolaylaşır. hepsi latin dilidir.

    12) ingilizce bilen biri için ispanyolca öğrenmek kolaylaşır mı?

    çok kolaylaştırır diyemeyeceğim fakat kolaylaştırır.

    bir kere ispanyolcada çok fazla zaman vardır. ingilizcede de durum aynı olduğu için buna biraz aşina olursunuz, zamanların mantığını daha rahat kavrarsınız.

    akademik dildeki kelimelerin çoğu aynı ayrıca.

    13) ispanyolca çok mu hızlı konuşulur? dilimiz dönmüyorsa ne olacak?

    ispanyolca illa ki çok hızlı konuşulur diye bir kural yoktur. yavaş da konuşursunuz, diliniz dönerse çok hızlı da konuşursunuz. yavaş konuşunca kulağa garip gelmez.

    juan isimli kolombiyalı bir arkadaşım vardı. bir de alejandro isimli meksikalı bir arkadaşım var.

    mesela juan inanılmaz derecede yavaş konuşurdu. alejandro ise inanılmaz hızlı. öyle böyle değil hem de ispanyolcan çok iyi değilse tek kelime yakalamak imkânsız o derecede.

    ben bir gün alejandro'ya "juan çok yavaş konuşuyor değil mi?" diye sorunca "hayır o yavaş konuşmuyor, biz meksikalılar biraz hızlı konuşuruz" dedi.

    bunu söyleyen adam ana dili ispanyolca olan biri. bunu duyduktan sonra "ispanyolca hızlı konuşulmak zorunda" kuralını sildim kafamdan.

    başkalarının yanında artistlik yapacağım diye hızlı konuşmaya kalkışmayın, rezil olma potansiyeli mevcut (bkz: tecrübeyle sabit)

    14) ispanyolcada "r" harfleri çok mu vurgulanır?

    evet, vurgulanır. dilinizin buna dönmesi gerek. diliniz dönmüyorsa da yine de anlaşılırsınız fakat kulağa doğal gelmez. eğer "ben ispanyolcayı ana dilim gibi konuşçam" şeklinde bir takıntınız yoksa buna takılmayın. elinizden geldiği kadar bastırın, olduğu kadar. özellikle kelime başlarındaki "r" harfleri çok bastırılır.

    garip bir şekilde arjantin'in bir bölgesinde "r" harfleri yerine "ş" harfinin kullanıldığını bile duydum mesela "rafael" ismini "şafael" diye telaffuz ediyorlarmış. fakat bu gerçek mi bilmiyorum.

    ekleme: dondochakka'nın bu meseleyle ilgili bana yolladığı mesajı şuraya kopyalıyorum: "arjantin'de yılar önce değişim programına gittiğimde r'lerin ş gibi telaffuz edildiği kuzey bölgesinde yaşadım bir sene kadar. orada öğrendim ispanyolcayı ben de. benim öğrendiğim kadarı ile her türlü r harfi ş gibi telaffuz edilmiyordu. çift r'ler özellikle dediğiniz gibi ş gibi ya da r-ş-j (benim dilimin dönmediği bir şekilde) şeklinde telaffuz ediliyordu. mesela normalde biz r harfini telaffuz ederken dilimizi damağımızın ortasında hafif yuvarlayarak söylüyoruz ya, orada r sesi telaffuz ediliyorken dil neredeyse damağın dişlerle birleştiği yere denk geliyor. yani harfin telaffuzu ağzın baya önünden oluyor, ve hatta çok sık bir şekilde bu yüzden hafif ıslık gibi çıktığı da oluyordu.
    mesela bana da hep bu örneği verirdi arkadaşlarım "perro marron", pejro marjon" gibi."

    --------------------------------------------------------------------

    yazdıklarımın sonuna geldik. aklıma geldikçe daha ekleme yaparım. yazdıklarıma laf sokmaya çalışacak sığırlar tekrar yazının başındaki notu okusunlar.

    sorusu olan özelden yazsın. eğer yazdıklarımda bariz yanlış varsa özelden yazın düzelteyim.

    yazımı beğendiyseniz artılayın ki şükela modda üstlerde gözüksün, daha çok kişiye ulaşsın. sorusu olan mesaj atabilir, fakat peşin peşin söyleyeyim; bana çeviri istekleriyle gelmeyin, geliyorsunuz, yapamam deyince de bozuluyorsunuz, hakaret ediyorsunuz. dolayısıyla baştan söyleyeyim, bu maksatla attığınız mailleriniz cevapsız kalır. ben çevirmen değilim, çeviri yapacak vaktim de yok.

    güzel bir şarkı önerisi

    edit: dil şehirlerinden favori olan salamanca imiş. bilgi için teşekkürler
    edit2: bu entryi sonuna kadar okuduysanız motoru soğutmadan şunlardan devam edin (#68057455) (#70291057)
    edit3: arkadaşlar, çeviri istekleriyle gelmeyin lütfen. şu yazıyı yazdığıma pişman etmeyin beni. kimi de "bana da ispanyolca öğret" diyor, ben öğretmen miyim canım benim? sorun varsa sorarsın, ki bugüne kadar sayısız insanın sorularını cevapladım. ama gelip de "bana sıfırdan ispanyolca öğret" veya "şunu çevirebilir misin" demeyin, lütfen.
773 entry daha
hesabın var mı? giriş yap