146 entry daha
  • referandum öncesi ülkede her türlü gücü elinde bulunduran evet cephesi sıkı bir psikolojik harp faaliyeti yürütecektir. bu nedenle hayır cephesinin sızmalara ve manipülasyonlara karşı tedbirli ve ihtiyatlı olması gerekiyor.

    örneğin 7 haziran seçimleri sonrası bu türden bir psikolojik harp faaliyetini çok iyi organize eden akp, tırmanan terör ve sonrasında geliştirdiği milliyetçi söylemlerle birlikte milliyetçi oyları bünyesinde toplamış ve tek başına iktidarı geri almıştı.

    evet cephesi şunu anlamış durumda; referandum sadece anayasa değişikliği ile sınırlı kaldığı müddetçe evet oylarının yüzde elliyi geçmesi imkansız. evet cephesinin bu referandumu kazanması için meseleyi anayasa değişikliği ile sınırlı tutmayıp müslüman laik; türk kürt; alevi sunni gibi yeni cepheler yaratması ve bu cepheler ve de ülkenin kutsalları üzerinden referandumu manipüle etmesi gerekiyor.

    oslo ve imralı tutanaklarında da açıkça belirtildiği üzere abdullah öcalan'ın başkanlığa verdiği desteğe rağmen, akp ve yandaş medya tarafından pkk ve hayırcıların aynı cephede lanse edilmeye çalışılmasının sebebi de bu türden bir algı operasyonu.

    yani evet cephesinin kazanması için, yüzde yirmilik kararsız kitle sandığa anayasa değişikliğini düşünerek ve tartarak değil; ülkenin kutsalları ile manipüle edilmiş duygularla ve yaratılan yeni cephelerin etkisiyle gitmeli. evet cephesinin hedefi bu.

    bu yüzde yirmilik kararsız kitlenin bu iki aylık sürede ne olursa olsun ne kadar algı operasyonu yapılırsa yapılsın unutmaması gereken çok basit üç konu var;

    -mevcut anayasa değişikliğinde dünya üzerinde herhangi bir sistemin ayakta kalmasını sağlayan en temel mesele olan kuvvetler ayrılığı ilkesi göz ardı edilmiştir. yasama, yargı, yürütme ve hatta medya gücünü tek elde toplayan her sistem yıkılmaya ve yok olmaya mahkumdur. bu değişikliğin gideceği yer önce diktatörlük sonra ırak ve suriye benzeri bir parçalanmadır.

    -başkanlık sistemi büyük ortadoğu projesi kapsamında bir abd ve israil projesidir. hedef, sonrasında tesis edilecek eyalet sistemi ile kürdistan eyaletinin teşkilidir.

    -abdullah öcalan, oslo ve imralı tutanaklarında da açıkça belirtildiği üzere, başkanlık sistemini desteklemektedir. ancak bundan sonra öcalan ve pkk, referandumda evet çıkması için ne söylenmesi gerekiyorsa onu söyleyecektir.

    edit: tüm bunların dışında başörtüsü mağduriyeti muhafazakar iktidarların en güzel ve en ucuz siyasi rant meselesi olmuştur yıllarca.

    söz konusu siyasi rantın bu ve benzeri olaylar ve de geçmişteki uygulamalar üzerinden bu referandumda da gözetileceği aşikar. ancak bu topraklarda mağduriyetlere dair hikayeler anlatılıp bu mağduriyetler üzerinden siyasi rant gözetilecekse başörtüsüne sıra gelmez.

    tam bu noktada şu soruları sormak lazım: bir başörtüsü üzerinden 50 yıldır mağduriyet yaratanlar, otellerde diri diri yakılsalardı; mahalleri basılıp çorum'da maraş'ta olduğu gibi katledilselerdi; 6-7 eylül'de olduğu gibi evleri iş yerleri yakılıp yıkılıp sürgün yeselerdi; köyleri mezraları basılıp göçe zorlansalardı bugün nasıl bir mağduriyet söylemi ile karşımıza çıkarlardı acaba? başörtüsü mağduriyetse tüm bu saydıklarımıza muhatap olan bu ülkenin asıl ötekilerinin yaşadıklarına ne diyeceğiz? hiç mi sıkılmıyorsunuz hiç mi hicap duymuyorsunuz bunca katliam, bunca sürgün hayata rağmen başörtüsü üzerinden bir mağduriyet söylemi geliştirmeye.

    bu ülkeyi 60 yıldır askeri vesayet ve derin devlet yapılanmalarıyla yöneten abd'dir ve abd'nin işbirlikçileri de muhafazakar ve milliyetçi kesimdir. askeri vesayetin iktidarları hep muhafazakar iktidarlar olmuştur, istisnalar dışında. önce adalet partisi, sonra dyp, sonra anap, en son akp. böylesi bir süreçte başörtüsü meselesi, siyasi rant gözetilerek hep bir sorun olarak bırakılmıştır. toplumun çok büyük bir çoğunluğunun başörtüsü ile ilgili hiç bir sorunu yoktur. inanç gereği takılması gereken bu örtüyü siyasi rant için kendine malzeme yapan, simgeleştiren ve ayrıştırıcı bir unsur olarak kullanan muhafazakar iktidarlardır.

    bu ülkede yıllarca hüküm süren abd sömürüsünde her kesim ezilmiştir. zira işbirlikçiler eliyle sömürülen halktır. ancak ötekilerin yaşadığı eziyetin yanında muhafazakar ve milliyetçi kesimin yaşadıklarının esamesi okunmaz, üstelik işbirlikçi olarak bu sömürü düzenini dayatanlara hizmet eden kendileriyken.

    netice olarak; bu halka yaşatılan ölümler, sürgünler, işkenceler ortada dururken ve bunların hiç birinin hesabı sorulmazken hala başörtüsü üzerinden bir mağduriyet söyleminde bulunuyorsanız insaf ve izan noksanlığınız var demektir. başörtünüzün mağduriyet olduğu küçük dünyanızdan çıkın ve yukarıda yazdığımız geçmişte olanlara dair bir değerlendirme yapamıyorsanız bile en azından bugüne bir bakın. örneğin bir abd ve israil projesi için bugün suriye topraklarında verilen 65 şehidin ve o şehit ailelerinin yaşadığı mağduriyeti bir düşünün. ya da somada bir rant düzenine kurban verilen yüzlerce işçinin ve ailelerinin yaşadığı mağduriyeti. sırf bir barış bildirisine imza attı diye işinden, aşından, özgürlüğünden edilen akademisyenleri düşünün. ülkenin en kritik kadrolarına yerleştirilen fetö'yü ve onun darbe girişiminde öldürülen yüzlerce insanı düşünün. çözüm süreci adı altında yeniden can verilen pkk'yı ve onun eylemleri ile yitirilen yüzlerce vatan evladını düşünün. ve son olarak tüm bunların sorumlusu olan iktidarın sizin başörtüsü mağduriyetinizden elde ettiği siyasi rantla bu görevde olduğunu düşünün. ama düşünürken vicdanınızın sesini bastırmayın ve insafı elden bırakmayın.
231 entry daha
hesabın var mı? giriş yap