7 entry daha
  • şiddetli (bkz: proportionality bias) krizleri geçiren insan.

    cehalet ya da doğal eğilim olması da, gayet zararlı sonuçları olabileceği gerçeğini değiştirmiyor. komple teorilerine inanmanın üç adet başat bilişsel eğilimden kaynaklandığı söylenir. şurada mufassal ilmihali verilmiş. confirmation bias, proportionality bias ve projection.

    fakat benim üzerinde kafa yoracağım taraf biraz farklı. skeptisizm'i götünden anlayıp "herşeyden şüphe edicen aga. işte bilimsellik bunu gerektirir" deyip (şimdi klasik örnek geliyor ahaha) world trade center saldırısı için kesin arkasında cia var amuğayim, terör saldırısı olamaz bu" diyerek ikinci seçeneği hiç de skeptikçe olmayan ve de iğrenç bir özgüven ile öne süren güruh mesela.

    büyük olayları çok daha karmaşık detaylarla açıklanması homosapiens'in egosunu koruma güdüsü olabilir. postürü gösterip ahanda gör işte yarrraam ben de güçlüyüm/ ben de zekalıyım deme şekli memeliden memeliye değişiyor. elbette bircok yolu var bunun ve fakat anna karenina kurali geregince o postur gosterme sekillerinden birisi eksik kalirsa insan icin olumcul sonuclari da olabilir, ve de bu olumcul sonuclar her memelide kendine ozgu sonuclar olacaktir. buna eyvallah ama insanda bir sıkıntı var. x bir konuda alınan uzmanlık eğitimi, eğitimi almayanlar tarafından küçümsenme eğiliminde. işte zurnanın zırt dediği yer burası. yani bir astrofizikçi için dünyanın ve hatta büyük gök cisimlerinin küre şeklide olması gerekliliği, cisim battallaştıkça kürenin mükemmelliğinin artacağı çok basit bir gerçeklikken (- şu veya bu şekilde ve şu veya bu adette değiken içeren matematik dili ile açıklanıyor olması, basit olmadığı anlamına gelmez. astrofizikçi için basittir o) fizik ve matematikten bihaber olan birisi için o kadar basit olmuyor. konunun çok basit olabileceği gerçeği, hıyarcağızın egosunu (-modern insanın en etkili postürü) incitiyor olabilir. kendisi konunun açıklamasını karışık bulduğu ve anlamlandıramadığıiçin de, kendince başkaca karmaşık açıklamalara yöneliyor olabilir.

    bunun ne zararı var diyenlere, 19yy ortalarında ingiltere'de patlak veren çiçek (bkz: smallpox) hastalığını örnek gösterelim.

    sağduyusuna güvenirim ben ingiliz'in lakin yığınların hareketi ve manipüle edilebilmesi, tek bir bireyin edilmesinden çok çok daha kolay olsa gerek sözlük. çiçek aşısını zorunlu kılan kanun çıkarıyor parlamento. sonra birdenbire halk arasında bu aşının aslında çiçeği falan önlemediği, tıp sektörünün kendi cebini doldurmak için uydurduğu bir oyun olduğu söylentisi hiç şüphe götürmeyecek (!!) kanıtlar öne sürülerek yayılıyor.

    bu noktada şu nokta önemli. evet, bağzı tıbbiyeli kodamanlar hakikaten cebini dolduruyor olabilir mi? evet olabilir. fakat bunu hiçbir akıl yürütme tekniği aşının işe yaramaz olduğunu kanıt için öne süremez.

    halk ayaklanıyor ingiltere'de. ciddi taraftar kazanıyor çünkü kampanya. e sonra ne mi oluyor. insanoğlu birey halinde yavru aslanlar gibi zor yoldan öğrenmiyor belki ebeveyn yardımı ile falan hazıra konuyor lakin, yığınlar zor yoldan öğreniyor bazı şeyleri o bu yanı ile toplumlar aslan yavrularına çok benzer. yılanı tanımaz. tehlikeyi görmeden yaklaşır ısırığı yiyip götün götün kaçmadan da akıllanmaz.

    parlemento kararı revize ediyor ve müteakiben ingiltere de bir çiçek salgını patlıyor ki sorma sözlük.

    öte yandan tek bir bireyin, saksağanlığı ile yığınları felakete revan etmesi de olası. örneğin apollo'nun 1969 senesinde ay'a indiğini komplo görenlerin oranı amerika'da %7, ingiltere'de %14. bu zararsız olabilir. lakin bir meczubun çıkıp ta, yaklaşan iklim felaketine çin hükümeti'nin komplosu deyip hepimiz adına felaket kararı veriyor olması da... öyle, yani sikerim aslan yavrusuyla falan açıklanacak kadar masum değil tabi bazı şeyler.

    1999 senesinde aids tehdidi ile boğuşan güney afrika hükümetinin dünya sağlık örgütü ve çeşitli ülkelerce yapılan antiretroviral ilaç yardımlarını toksik ve yararsız olduğu gerekçesi ile geri çevirmesi, 2000-2005 arası güney afrika'da 330.000 kişinin ölmesi... böylesi katliamlar, aslan yavrusu analojisine uzak şeyler

    neyse efendim ezcümle, eğer teoriniz varsa, hakemli makaleler başta olmak üzere kaynak taraması yapmadan, en az üç kaynaktan doğrulama yapmadan ulu orta dillendirmeyin. occamlı gelip usturasıyla çükünüzü kesmeden, boktan teorilerinizi kendinize saklayın. basite inanın.

    üstadın dediği gibi; basit ve küçük adımlar... ellie*..

    küçük adımlar...

    188 sahifelik dev okuma
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap