4 entry daha
  • 7 eylül 1812'de borodino'da gerçekleşen ve 70-90.000 arası kayıpla (bkz: napolyon savaşları)nın en kanlısı olarak tarihe geçen savaş. tolstoy'un içinde 528 karakter barındıran (bkz: voyna i mir) adlı eserinde de detaylı bir şekilde incelediği bu savaş nasıl, ne zaman ve ne sebeplerle meydana gelmişti?

    savaşa giden süreç
    (bkz: austerlitz savaşı)nda napolyonun avusturya ve rusya yı dize getirmesinden napolyon avusturya imparatorunun kızıyla evlenip avusturyayla bağlarını güçlendirmiş avrupadaki pek çok krallığın başına akrabalarını geçirmiş ve (bkz: ren konfederasyonu)nu kurarak alman prensliklerini kendisine bağlı birer devlet haline getirmiştir.

    avrupanın giderek napolyonun himayesine girmesinden rahatsız olan rusya, ingiltere ve prusya 4. koalisyonu oluşturmuş ancak friedland savaşında gelen tartışmasız fransız galibiyetinin ardından 4. koalisyonda napolyon tarafından patates edilmiştir. buna müteakip süreçte rus çarı ve napolyon tilsit'te bir görüşme yapmış imparator 2 kez yendiği rus çarı'na karşı oldukça saygılı davranmış ve ortamda oldukça dostane bi hava oluşmuştur. hatta bu görüşmenin ertesinde napolyon genç çar için oldukça akıllı bir gençle tanıştığımı ve iyi bir dost kazandığımı düşünüyorum gibi açıklamalarda bulunmuştur. ancak bu görüşmenin en önemli sonucu rusya'nın kıta ablukasının sistemine katılışıdır.

    trafalgarda bütün donanması ingilizler tarafından yenilgiye uğratılmış napolyonun ingiltereye çıkarma yapma umutları suya düşmüş ve ingiltereyi ekonomik olarak batırmak için kıta ablukası sistemini himayesinde devletlere şart koşmuştur. bu da bu devletlerin ingilizlerle ticaret yapmasının yasaklanması demektir ki ingiltere bu süreçte cidden çok zorlanmış ancak sömürgeleriyle yaptığı ticaret sayesinde ayakta kalabilmiştir. ancak kıta ablukası sisteminden en büyük zararı ingiltere değil fransız himayesindeki devletler ve rusya görmekteydi. zira bu dönemde tren yolları olmadığından ve avrupadaki yer altı zenginlikleri falan da sınırlı olduğundan kıtada ticaret durma noktasına gelmişti ama en kötüsü tabiki de hiç bir sanayisi olmayan ve avrupadan lojistik olarak da çok uzakta olan rusyada yaşanmaktaydı. tilsit görüşmesinden 5 sene sonrada rus çarı ee artık sikerler böyle işi diyerek ingilizlerle ticarete yeniden başlamıştı. diplomatların çabaları sonuçsuz kalmış napolyon bütün avrupadan topladığı karma ordusuyla-ki yaklaşık olarak 400-600.000 kişidir- polonya üzerinden rusya topraklarına girmiştir. burada napolyon bilfiil olarak işgale başlamış dahi olsa rus çarına mektup yazıp barışa gönüllüyüm demiş ancak bu ağır aşağılamayı da ergen rus çar'ı "rusyanın kutsal topraklarından çıkmadığınız sürece barış olamaz, barışı pariste konuşuruz" tadında bir mektupla cevaplamıştır. ve yurt genelinde (bkz: patriotic war) ilan etmiştir ki 2. dünya savaşında da stalin aynısını yapacaktır. belirtmekte fayda var her ne kadar barış yapabiliriz tadında bir mektup yazmış olsa da napolyon rusların bu hareketini çok büyük bir hakaret olarak kabul etmiş ve rusları ingilizlerin maşası, ingiliz parasıyla silahlanmış avrupadaki düzeni bozan çapulcular olarak nitelendirmiştir.

    (bkz: mikhail kutuzov)
    tatar asıllı olduğu iddia edilen ve ömrünü balkanlarda türklerle savaşmakla geçiren mareşal gençken osmanlılarla yapılan bir savaşta kafasına gelen şarapnel ya da mermiyle beyin travması geçirerek bir gözünü kaybetmiştir. portrelerinde de profilden poz vermesinin sebebi budur. 67 yaşında olan mareşal, genç ve biraz ergen olan çar tarafından ketum, her daim ciddi, işinde gücünde bir adam olması sebebiyle hiç sevilmemektedir. zaten zamanın rus gazeteleri kutuzovun her şüpheli kararı ve başarısızlık emaresinde de adamcağızın bir gözünün olmaması sebebiyle bir gözü görmeyen yaşlı bir adama ordu mu verilir tadında başlıklar atmıştır. tüm bunlara rağmen çar yiğidi öldür hakkını ver diyerek 29 ağustos'ta iskoç asıllı başkomutan (bkz: barclay de tolly)'nin yerine kutuzov'u ordunun başına getirir. bunda barclay'in süren fransız işgaline mukavemet gösterememesi yanında kendisinin iskoç asıllı olması da sebeplerdendir. zira rusya bir ölüm kalım savaşı verecektir ve kutuzov gibi ömrünü çarlığa adamış, sapına kadar ortodoks, babacan ve mütevazı bir rus soylusu bu savaşın başına daha çok yakışmaktadır.

    kutuzov ordunun başına geçtiğinde herkes bir an önce fransızlarla savaş istemektedir, ordunun morali biraz da olsa yükselmiş ruslarda maneviyat tavan yapmıştır. ancak kutuzov'da sabrın ve mantığın vücut bulmuş halidir. o sıralarda yeni yeni modernleşmeye başlamış ve fransız ordusunun 3 te biri mevcuda sahip rus ordusunun bir meydan savaşında patates edileceğinin farkındadır. geri çekilmeye devam eder tabi burada linç edilmekten de kurtulamaz. biz seni fransızları yen diye çağırdık sen savaşmadan çekilmeye kutsal moskovamızı adi fransızlara vermeye devam ediyorsun tadında isyan eder herkes. bu sırada ortam sakarya savaşı öncesi millet meclisini andırmaktadır, türk ordusunun çekilmesine isyan eden milletvekilleri gibi rus soyluları da ordu nereye gidiyor millete nolacak falan diye ortalığı galeyana getirir. kutuzov ise bana zaman verin türkler'e yaptığım gibi fransızlar'a da atlarını yedireceğim bi sakin olun amk der. en sonunda smolensk yakınlarındaki bordonino'da kutuzov savunma pozisyonu almaya karar verir zira smolensk moskova yolunda bir kavşak konumundadır ve oradan sonra moskova önünde hiç bir engel kalmayacaktır fransızlar için. bu borodinoya kadar olan çekilme sürecinde de ruslar aldıklar takviyelerle asker sayısındaki orantısız farkı lehlerine dengelemeye başlamışlardır. fransız ordusunun rus ordusuna mevcudu savaşın başlangıcında 3:1 gibi bir orandan 5:4 e kadar düşmüştür. kutuzov'da burada tahkimatlarını güçlendirip beklemeye koyulur, artık savaş kaçınılmazdır.

    entryi uzatmamak adına fransız ordusuyla alakalı detaylı bir analiz yapamayacağım lakin isteyenler (bkz: anglachelm)in şu `:(bkz: #57362426)` entrysini okuyarak imparator ve (bkz: grande armee) hakkında bilgi sahibi olabilirler. burada belirtmek de lazım fransız ordusu o zamana kadar ki dünyanın en modern ve disiplinli ordusu olsa da daha savaşa gelemeden salgın hastalıklar ve açlık sebebiyle ciddi kayıplar vermiştir. niemen nehrini geçerken 286.000 olan ordu mevcudu bu saydığım sebeplerden borodinoya gelene kadar 161.000 e kadar düşmüştür.

    savaş düzeni
    https://upload.wikimedia.org/…e_of_borodino_map.jpg
    http://www.westpoint.edu/…leonic war/napwars116.gif

    bu haritadan görülebileceği üzere rus ordusu moskova nehrinin ve borodino kasabasının doğusunda konuşlanmıştı. rusların sağ kanadı(kuzey tarafı) bir dizi tepe ve nehir gibi doğal engeller tarafından savunmaya oldukça elverişli olsa da kutuzov en çok burası için endişelenmekteydi. zira fransızların kendisini buradan çevirmeye çalışacağına inanıyordu bu sebeple de emrindeki en güçlü ordu olan birinci orduyu ki bunların mevcudu 80.000 kişidir barclay de tolly komutasında sağ kanada yığdı. sol kanadıysa yaklaşık 34.000 kişiyle prens bagration tutacaktı. savaş başladığında bunun büyük bir hata olduğu görülecektir zira fransızlar ağırlıklı olarak rusların sol kanadından saldıracak ve istatistiki olarak rusların fransızlardan üstün olduğu tek kalem olan topların çoğu da ciddi bir saldırı almayan bu kanatta savaşa katkı veremeden bekleyecektir. çoğu tarihçi de bunun ölümcül bir hata olduğunu ve bu toplar sol kanatta olsaydı rusların çok daha az kayıp vereceğini ifade etmiştir.

    savaş

    savaş sabah 6'da 102 adet topun ateşlenmesiyle fransızlar tarafından başlatılır. davout'un rusların güçsüz sol kanada saldıralım önerilerini dinlemeyen imparator ilk dalga fransız piyadesini rusların gücünü test etmek için merkeze yakın bagration tabyalarına gönderir. bu tabyalar rusların sağ kanadıyla sol kanattaki zayıf birliklerin bağlantısını sağladığı için de aslında çok mantıksız bir hareket değildir zira böylece rus ordusu ikiye bölünecek ve panik halinde kaçmaya başlayacaktır.

    fransızlar top desteği altında ilerlerken ruslar da çok yoğun bir bombardımana başlamış ve fransız hatlarında kıyım yapmaya başlamıştır. bunun üzerinde fransız hatlarındaki panik ve çözülmeyi farkeden davout bizzat komuta ettiği 57. alayla bagration tabyalarına girişir. saldırıyı yönetirken de atı vurulur ve çok sert bir şekilde yere düştüğü için orada bulunan subaylarca öldü olarak rapor edilir. davoutun yerine gelen general rapp'te 57. alaydan geriye sadece yaralı davout'u bulur ve emrindeki 22. alayla saldırıyı sürdürken vurulur-kariyerinde 22. defa- ancak fransızlar tabyalardan 3ünü ele geçirmiştir.

    bu saflardaki çözülmeyi farkeden prens bagration'da kutuzov'un olduğunuz yerde kalın emrini falan dinlemeden tabyalara koşturur ve karşı atağa başlayarak fransızları durdurur. ancak fransızlar saldırmaya devam eder ve 7 defa bagration un karşı ataklarıyla durdurulurlar. bagration, fransızların bu hücumlarından sonuncusunda da bacağına isabet eden top mermisiyle fena halde yaralanır ancak o halde dahi 1.5-2 saat kadar savaş alanında kalıp savaşı yönetmeye devam eder. 17 gün sonra da hayatını kaybedecektir ve rusyada bir kahraman olarak anılacaktır. ruslar fransızları durdurmuştur gerçi lakin bagration'un vurulduğu haberi de ordunun moralini sıfıra indirmiştir. rus hatlarındaki çözülmeyi farkeden fransız komutanlarda bu zaafiyetten yararlanmak için napolyon'dan emrindeki 30.000 kişilik imparatorluk muhafızlarını savaşa sürmesini ister. napolyon'da savaş alanına uzakta olduğundan durumu çok iyi gözlemleyemez ya da rusya seferinin sonunu göremediğinden emrindeki bu en elit ve en sadık askerleri savaşa sürmeyi kabul etmez. ki çoğu tarihçi de bunu savaşın kırılma noktası olarak nitelendirecektir.

    raevski tabyaları
    prens eugene komutasındaki fransızlar rus muhafız avcı taburu tarafından savunulan borodino kasabasını ele geçirirler ve yoğun topçu desteği altında rusları önlerine katarak çok iyi tahkim edilmiş raevski tabyalarına doğru ilerlerler. burada topçu desteğinin de etkisiyle bir süreliğine kontrolü alsalar da barclay'in getirdiği avcı taburları ve yermolov'un çabalarıyla bir süngü hücumuyla püskürtülürler. bundan sonrası tabyayı ele geçirmek için karşılıklı süngü hücumları ve karşılıklı yoğun topçu atışlarıyla geçer. bu aşamada ruslar sağ kanada yığdıkları ve güneye taşıyamadıkları toplarının ceremesini çok çekmiştir. buradaki kıyım napolyon savaşları standartlarında dahi inanılmaz derece vahşidir ve barclay tarafından cehenneme yürüyüş olarak nitelenir.

    savaştaki her rus askeri şunun kesinlikle farkındadır; moskova'yla düşman fransız ordusu arasındaki tek engel kendi bedenleridir. belki de bu motivasyonla gerçekten kahramanca ve çok sert bir şekilde çarpışırlar. kutuzov'da o sakin ve vakur yapısına nazaran bu sorumluğun altında ezildiğinden olsa gerek savaşın yönetimini tamamen kurmaylarına bırakır. öyle ki (bkz: carl von clausewitz) onun bu halini transa geçmiş gibiydi diye tarif eder.

    kazakların saldırısı
    savaşın erken saatlerinde general platov komutasındaki (bkz: don kazakları) fransız sol kanadının arkasına sarkabilecekleri fransızlar tarafından korunmayan bir patika keşfederler. platov durumu hemen kutuzov'a bildirir o da denemekten ne çıkar ki diyip kabul eder ve general uvorov'un süvarilerinin de katılmasıyla yaklaşık 8000 süvariden mütevelli bir birlik oluştulur. bu birlikler tamamen plansız bir şekilde bir maceraya atılırcasına fransız sol kanadına saldırırlar. bu sırada da prens eugen komutasındaki fransızlar raevski tabyalarına yeni bir saldırı hazırlığındadırlar ve bir anda arkalarında beliren ve iaşe kollarını tehdit eden bu 8000 kişilik süvari birliği karşısında paniğe kapılırlar, ancak rusların bir planı olmaması ve yeterli piyade desteğinden yoksun olmaları bu süpriz saldırının etki alanını sınırlar zaten harekatta askeri disiplinden yoksun cesurca bir macera arayışıdır. kazaklar geldikleri yoldan aynen geri çekilirler, bu da o an hazırlanılmakta olan son raevski hücumunu da bir 2 saat kadar geciktirip ruslara zaman kazandırmaktan başka pek bir şey sağlamaz.

    raevski tabyalarına 2. hücum
    kazaklar yüzünden geciken savaşın bu en kanlı çarpışmalarından 2. saldırı öğleden sonra saat 2 sularında başlar. general likhachev komutasındaki rusların kahramanca direnişine rağmen fransızlar rus topçu bataryalarına kadar ulaşırlar ve burada rus topçuları ellerine geçen her şeyle kendilerini savunmak üzere bir ölüm kalım savaşına girişirler. bu sırada saldırıyı yönetmek üzere de tabyayı arkasından çevirmeye çalışan general caulaincourt komutasındaki fransız ağır süvarileri (bkz: cuirassier) yoğun rus tüfek ateşi karşısında bocalarlar ve komutanları caulaincourt'ta bu ateş sırasında ölür.

    yaklaşık 1.5 saat sonra raevski tabyaları tamamıyla fransızların elindedir ve savunmayı yöneten general likhachev fransızların eline düşmüştür. tabyadaki bütün rus topçuları toplarının başında kahramanca savaşarak can vermiştir. ancak fransızlar açısından tabyanın ele geçirilmesi onlara 1000 adet seçkin ağır süvari ve elit bir generale mal olmuştur. daha da kötüsü kaybedilen bunca seçkin askere rağmen rus savunması çökmekten oldukça uzaktadır ve hatta tabyanın gerisinde yeni bir savunma hattı oluşturmuşlardır. ki artık fransız askerlerinin bunu zorlayacak gücü kalmamıştır. imparator da bunu görmüş ve birliklerini tabyadan geri çekmiştir.

    savaştan sonraki süreç ve etkileri
    -borodino'dan sonra napolyon komutasındaki grande armee moskovaya girmiş ve 90 gün kadar burada kalarak çarın teslim olmasını umutsuzca beklemiştir. imparator altın rengi soğan kubbelerle dolu bu şehre girerken ne düşünmüştür ne kadar gururlanmıştır bilinmez ancak moskovada çıkan yangınlar, iaşe kollarına yapılan saldırılar,aşırı soğuk, başı boş bir halde boş bir şehirde dolanan sarhoş askerler moskovayı fransızlar için bir bataklığa çevirmiştir. zaten çardan teslim olma teklifi de gelmeyince napolyon ordusunu bırakıp kaçmıştır ve bu başı boş ordu (bkz: berezina köprüsü)nde ruslar tarafından imha edilecek prusyadaki hastaneler 100.000 kadar yaralı fransızla dolacaktır.

    -kutuzov her ne kadar savaştan önce düşmanı savunma savaşıyla durdurup ardından saldırmayı planlamışsa da verilen kayıpların ağırlığına bakıldığında bunun mümkün olmadığını görmüştür. o gün için günü kurtaran rusların ertesi gün için bunu yapabilmesi mümkün görünmemekteydi. bu bağlamda kutuzov gece yarısından itibaren birliklerini 2 farklı koldan geri çekerek stratejik olarak doğru hamleyi yapmıştır. ki bu hamle uzun vadede kazananın ruslar olmasını sağlayacaktır.

    -rus halkında ve soylularında moskovayı ölüm pahasına da olsa fransızlara bırakmama fikriyatı ne kadar kuvvetli olursa olsun kutuzov dik durmuş tüm eleştrilere rağmen böyle bir savaşa rus ordusunun hazır olmadığını bildiği için de bundan kaçınmıştır. ona göre rusyanın kurtuluşu ordusuna bağlıdır ve o ordu da hamaset dolu sözlerle harcanamayacak kadar değerlidir. (zira bir sürü soylu o dönemde canımız kanımız çarımıza feda niye çekiliyoruz ki gibi içi boş söylemlerle macera aramaktadır.)

    -günün sonunda fransızlar her ne kadar taktik bir zafer kazanmış gibi gözükse de pek çok tarihçi borodino'yu fransızlar açısından (bkz: pirus zaferi) olarak nitelendirecektir.

    -borodino'da başlayan(ve hatta austerlitz) bu hesaplaşma 1814'de rusların paris'e girmesiyle sonuçlanmıştır.

    -rusların milli kimliklerinin güçlenmesinde ve 2. dünya savaşında nazilere karşı verdikleri mücadelede motivasyon kaynağı olarak borodino yadsınamayacak derece de önemlidir. çarlığın tüm mirasını reddeden sovyet rusya 2. dünya savaşı boyunca borodino'yu rus halkına hatırlatacak pek çok hamlede bulunmuştur. nazilere direnen partizanlara dağıtılan kutuzov nişanı, iaşe kollarına gerçekleştirilen partizanca saldırılar, yıpratma savaşı vererek çekilme, alman merkez ordular grubunun tamamen imha edildiği operasyona verilen bagration operasyonu adı gibi.

    -savaşı ve dönemin ruhunu derinlemesine incelemek isteyenler tolstoy'un (bkz: voyna i mir) adlı eserini okuyabilirler. tolstoy gerçekten çok titiz bir çalışmanın sonucu olarak modern zamanların ilyadası denebilecek bu eseri yazmış ve dönemin simalarını oldukça başarılı yansıtarak esere de tarihsel determinizm felsefesini usulca yedirmiştir.

    -yine tolstoy'un eserinden uyarlama savaş ve barış filmi de -tabi ki sovyet versiyonu olan- dönemi yansıtması açısından en başarılı örneklerdendir. savaş sahnelerinin çekiminde dijital efektlerin olmamasından mütevelli 120.000 kadar figüran kullanılmış, müzelerdeki orjinal kıyafet ve silahlar filmde yer almıştır.

    yeterince uzayan bu entry'i de solomon shortun bir sözüyle bitirelim
    "1812 seferinin tek kazananı (bkz: tchaikovsky)dir "

    https://www.youtube.com/watch?v=vbxgylcnxe8

    edit: @witch king of angmar uyardı, rusların paris'e girmesi 1816 değil fountainebleau anlaşmasına müteakip 1814'de.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap