5 entry daha
  • yalan değil, entryde yazılan dayak kısımlarını atlayarak okudum. herkesin bir kırılgan noktası vardır. ama suistimal edilen çocuklar, hele ki kendini koruyamayacak durumdaysa insan olan herkesi kırar, döker, parçalar. (şu üç kelimeyi yazarken boğazım düğümlendi ya, çok acayip)

    haberlerde, filmlerde bu konular geçiyorsa kapatıyorum hemen. çünkü o çocuğun yüzünün yerine hep kendi çocuğumun yüzünü koyuyorum. bir de zaten kafamda kötü senaryo yazmak konusunda çok iyiyimdir, orada bir varsa ben beş beterini hayal edebiliyorum.

    otizmin ilacı eğitim olduğu için bu konu o kadar suistimal ediliyor ki, yazmakla bitmez. burada bahsi geçen türde evden bozma okullar her yerde var. otizm spektrumunun ağır tarafında bulunan çocukları aileler oraya gönderip, unutmak istiyorlar. vicdanlarını biraz olsun rahatlatmak için de dışarıdan baktığınızda iyi görünen ve pahalı yerleri tercih ediyorlar. onların yerinde olmadan onlar için yargıda bulunamam ama baştan söyleyeyim bu tür aileleri sevmiyorum. 3 çocuğu varken, birini buraya gönderdiği için kaç çocuğunuz var sorusuna 2 yanıtını veren aileler var. içim parçalanıyor, bunları duyunca. elimden de bişey gelmiyor, iyice kahroluyorum.

    peki, bu durumda ne yapılabilir? bir kere mutlaka ailelere ulaşmak gerek. evet umursamayanlar olacaktır ama denenmeli. ailelerin okuldan dersleri düzenli olarak kamera kaydı olarak talep etme hakkı var. eğer okula gelmiyorlarsa bu kayıtların kendilerine günlük veya haftalık gelmesini isteyebilirler ve bu durumda çocuklardaki fiziksel yaralar çok kolay yakalanır. bu tür ucuz zihniyetli yerlerin sahiplerini tek bir şey korkutur, para ile tehdit etmek. her zaman işe yarar bu. "çocuğumu okuldan alırım" demenin dışında "diğer aileleri de etkilerim" gibi bir konuşma okul yönetimini geri adım attırabilir.

    okuldaki eğitimcilerin diplomaları da mutlaka araştırılmalı. bu tür yerlerde göstermelik bir kaç kişi vardır, diğerleri lise mezunu veya alakasız yerlerden mezun tiplerdir. biz eğitimci arayışlarımızda bu ders ücretlerini çok tartışmıştık. 45 dakikalık ders için 250 tl bana hep çok anlamsız gelmiştir. üstelik bunu her gün birkaç saat alıyor. maddi yükü düşünebiliyor musunuz? ama bu eğitimcilerin hepsi hem en iyi okullardan mezun hem de mutlaka yurtdışında ek eğitimler almış ve hala düzenli olarak seminerlere katılan ve tüm yeni gelişmeleri takip eden insanlardı. ben yine de fiyatı yüksek buluyorum ama işte bir piyasa oluşturmuşlar, zinciri kıramıyorsun.

    bir öğretmen çocuğu olarak öğretmene, eğitimciye her zaman sonsuz bir saygı ile yaklaşırım. ama bu denetimi es geçiyorum, tüm kararları onlara bırakıyorum anlamına gelmez. tabiri caizse nefesim hep enselerinde. çocuğumun fiziksel olarak yanında olamasam da hem evde hem de okulda dakika dakika ne yaptığını biliyorum. değil fiziksel şiddet, onunla ilgilenen kişinin sesinin tonunda bir tahammülsüzlük sezersem o an ilişkimiz biter. açık konuşayım, dünyada sadece bir şey için ölürüm ve öldürürüm o da çocuğum. öldürmeden önce de işinden etmek, parasını kesmek gibi yöntemleri kullanırım. bana kimse ama o da insan diye gelmesin lütfen, işinin gereği tahammülü en üst düzeyde olması gerekenler "ama ben de insanım, benim de sabrımın bir sınırı var" diyemez. gitsin dersten sonra duvarları yumruklasın. oğlum çok iyi huylu ve yumuşak mizaçlı bir çocuk olduğu için biz okulda bu tür vakalar yaşamadık ama evde bir kere ev öğretmeninin oğlumu boynundan biraz sert tuttuğuna tanık olduk, iki yıllık ilişkimizi teşekkür ederek bitirdim. (of tamam annem kadının üstüne yürüdü, araya kardeşim girmeseydi baya büyüyordu olay. yani bana sadece kadını yollamak kalmıştı)

    çocuklarınızı bu kurumlara göndermek zorundaysanız iyi araştırın. sadece parayı verip "tamam oldu bu iş" demeyin. size güler yüzle yaklaşan insanların kapalı kapılar ardında, maalesef ne yaşadığını anlatamayacak çocuğunuza neler yaptığını bilin. kendiniz gidemiyorsanız 3-5 bin daha verin iyi bir gölge öğretmen tutun. artık devletten bir halt beklemiyorum, bu konuda yalnız olduğumu düşünüyorum o nedenle isyan etmeyi bıraktım. ama sabredin. 15 sene boyunca çocuğu kendisine "anne" desin diye bekleyen kadınlar tanıyorum. üstelik o dört harfin asla gelmeyeceğini bilerek sabrediyor. çocuğundan başka herkese taş kesilen anneler tanıyorum, sesinin tonu, yüzünün ifadesi çocuğuna ne kadar yumuşaksa geri kalan herkese o kadar sert. ama işte bu annelerin çocukları kendi ihtiyaçlarını karşılamayı öğrenebiliyor, bazıları konuşabiliyor, okula gidebiliyor.

    tez vakitte bu okula çocuğunu yollayan bir annenin (babalar kusura bakmasın benim tecrübelerimde babalar genelde kaçıyor) okulu sahibinin başına yıkmasını temenni ediyorum.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap