53 entry daha
  • bir arkadaş toplantasında, marksizm, marksistlik tartışmalarının ortasında, "bildiğim bir şey varsa o da, ben marksist değilim beyler" deme cesaretini gösterebilmiş insan.

    felsefenin, düşünmenin, teori üretmenin yorumlama gücünü hiçbir zaman yadsımamış ya da inkar etmemiştir. o yüzdendir ki, en önemli ve kapsamlı eseri das kapital'de, "anlatılan senin hikayendir" diye başlamıştır yazmaya. gene o yüzdendir ki, fransız ütopiklerini, ingiliz ekonomistlerini ve liberallerini, alman idealistlerini yıllarca araştırmış ve yorumlamaya çalışıp, tek bir düşünce sistemi içinde bir araya getirmeye çalışmış, kendi deyimiyle bilincin üzerindeki tahakkümleri ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. ancak yorumlamak kadar, sorumluluk almanın, değiştirmenin erdemine inanmış, bunu da, insanlığın önünde yeni bir yol olarak çizmiştir.

    determinist olmayan, diyalektik materyalizme dayanan, kadercilikten uzak tarih görüşü ve öngörüleri yanıldığı onlarca konudan biridir, ama bu hataları aynı zamanda kendisinin ön kabullerinden birine işaret etmektedir; yani "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir". gene o yüzdendir ki, ısrarla maddi koşulların bilinci belirlediğini savunmuştur. ve gene o yüzdendir ki onun hatalarını düzelten ya da eksikliklerini tamamlayanlar, ona karşı cephe alanlar ya da onu yok sayanlar olmamıştır, onun yolunu izleyen ya da onun üzerinden çalışma yürütenler olmuştur.

    hakkı çok yenilmiş olsa da, aynı zamanda hakkı en çok verilen isimlerden biridir günümüzde, mezarı dünyada en fazla ziyaret edilen yerlerden biridir, alman halkının dünyanın en büyük düşünürü olarak gördüğü insandır, sosyal bilimlerdeki etkisi kendini her çalışma alanında göstermektedir, 20. yüzyılın birçok filozofu, düşünürü ya ona atıfta bulunmuş ya da ona karşı çıkarak düşüncelerini oluşturmuştur, ama hiçbir zaman göz ardı edememiştir.

    jacques derrida'nın anlatmak istediği gibi, onun, yani marx'ın hayaletleri, çarpık silüetleri üzerinden marx'ı anlamaya çalışmak, hakkında alelacale bir otopsi raporu yazmaya çalışmak yersiz ve yanıltıcıdır. onun gücü ve haklılığı, onun ideolojisine bağlı olduğunun iddia eden devletlerin varlığında ya da marksist olduğunu iddia eden kişilerin düşüncelerinde değildir, daha iyi ve yaşanabilir bir dünya fikrini ortaya koymasında ve bunu gerekçeleriyle bütün bir dünyaya anlatabilmesindedir. "toplumsal eşitsizliklerin son ermesi, üretim araçlarında toplumsal mülkiyet, insanca çalışma saatleri, ücretler ve yaşama koşulları", siyasi sistemde alt sınıfların olması gerekliliği gibi, zamanında delilik ya da saçmalık olarak atfedilen, günümüzde ise standart haklar haline gelmiş gibi talepleri savunması ve bunlar için mücadele etmesidir onu haklı ve güçlü kılan.

    günümüzde; iyi ya da kötü, yeterli ya da yetersiz; adalet ve sosyal eşitlik kavramlarını hayatlarımızın temel mottosu yapabilmişsek, sömürü üzerine dayanan ekonomik sistemleri iyileştirme, insanileştirme hatta değiştirme gerekliliğine inanmışsak, günde 12-16 saat yerine 8 saat çalışıp, kendimize boş zaman ayırabiliyorsak, ekonomik eşitsizlikten doğan ayrımcılıkların önüne geçebiliyorsak, bir kişinin bile yaşadığı sefaleti tüm toplumun sorunu olarak görüyorsak, şüphesizdir ki, bu konularda en fazla borçlu olduğumuz insanlardan biridir marx.

    daha önce de yazılmış ama gene de tekrarlamakta fayda var:

    "insani olan hiçbir şey ona yabancı değildi."
1448 entry daha
hesabın var mı? giriş yap