30 entry daha
  • birkaç küçük dipnot daha ama öncelikle şunu belirteyim, yazarın entry'si bilimle ilgili okurlar için çok faydalı, birçok kuramı herkesin anlayabileceği şekilde ve esprili bir dille aktarmış. ancak fark ettiğim bazı eksik noktalar var. ben elimden geldiğince anlatacağım ancak hatalı ya da eksik bilgi verirsem lütfen yeşillendirin.

    "amerika yerlileri, kolomb gemileri kıyıya yanaştırana kadar gemileri görememişlerdi.
    yerliler daha önce hiç gemi görmediklerinden, gemiler kıyıya yanaşana kadar farkına varmadılar."

    denilmiş ve bu sıkça kullanılan bir yanlış anlaşılmadır. bu iddiayı öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeylerde de görmüştüm ama hangi entry olduğunu hatırlayamadığım için orada belirtemedim.

    bu iddianın bu kadar yayılmasına what the bleep do we know isimli sahte-bilim belgeseli sebep olmuştu. şu entry'de bir yazar konuyu açıklamış; (bkz: #13067738) ama aslında ortada yerlilerin "gemileri anlamlandıramadığı" şeklinde bir iddia da yoktur. bu dezenformasyonun çıkış noktası james cook'un avustralya'yı keşfi sırasındaki gözlemlerinin yanlış yorumlanmasıdır.

    cook'un endeavour isimli gemisi sahilden yaklaşık yarım mil uzaktan geçerken avustralya'nın yerlileri gemiyi görmezden geliyor ve bu durum üstüne bire bin eklenerek "gemiyi görmediler"e dönüşüyor.

    kolomb'un keşfinde ise yerlilerin kanolarına binip gemiye dostça yaklaştıklarından falan bahsediliyor. kaynak: https://books.google.com.tr/…=onepage&q=oct&f=false

    -*-

    ilk entry'de einstein'ın patent ofisinde çalıştığını söylemiştim, bunun üzerine gelen mesaj şu şekilde;

    "isveç patent bürosu 1905 yılında bir gazetedir. patentler gazetede haber şeklinde yayınlanır.
    o dönemde görsel yayın olmadığı için gazeteler herşeydi. patentler, hikayeler, öyküler, haberler ve tahmin edemiceğimiz bir çok şey gazetelerde hayat bulurdu.
    einstein da bu büroda işe girmiş bir memurdu.
    yani teknik olarak gazete memuru."

    tekrar ediyorum, einstein isviçre patent bürosunda çalışan yanılmıyorsam 2. dereceden bir denetçiydi. bir gazete memuru ile patent denetçisi çok farklı şeylerdir.

    -*-

    "yani görelilik kuramı bizi zamanda ileriye sıçratacak bir zaman makinesi yaratmanın mümkün olduğunu,su götürmez bir gerçeklikle ispatlıyor. günümüzde bunu yapabilecek teknolojiye sahip değiliz, ancak bu sadece bir mühendislik sorunu; bilim insanları bunun yapılabileceğini biliyor."

    öncelikle zamanda sıçramak doğru bir tabir değil çünkü hızımızı arttırdığımızda ya da azalttığımızda zaman bizim için hızlı ya da yavaş akar ancak hepsi bu. zamanda sıçrama yapmak termodinamik kanunlarını ihlal etmeyi gerektirir. termodinamik kanunları kuantum fiziğine göre ihlale açık olsa da bu konu için söz konusu değildir.

    (peki termodinamik ihlali bunun neresinde?
    belirli bir zaman diliminden kaybolup geleceğe ışınlandığınızda o zaman diliminde bir miktar enerji yok olur. belirdiğiniz zaman dilimindeyse bir miktar enerji yoktan var olur. çifte ihlal.)

    ayrıca teknolojik yetersizlik problem değil zira halihazırda zaten geleceğe gitmiş olan insanlar var. bunlardan en ünlü ve bildiğim kadarıyla en ileri gitmiş olanı rus kozmonot sergei krikalev. kendisi uzayda aralıksız 803 gün geçirerek zamanda saniyenin 48'de 1'i kadar ileri gitmiştir.

    -*-

    uzay zaman bükülmesine gelince, o konuyu nefes almaya vakit bulabildiğim boş bir zamanda enine boyuna ve dilim döndüğünce aktarmaya çalışacağım ancak bu entry'yi burada bitirmem gerek.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap