10 entry daha
  • az önce bitirdiğim kitap.

    witcher oyunlarını hatim etmiş, kitapları okumuş insanlarla bol bol sohbetler etmiş hatta wiki sayfaları sağ olsun, oyunlarda referans yapılan kısımları araştırmış biriyim ama kitaplarla alakalı kısımlara pek derinlemesine girmemiştim spoiler olmasın diye, çok da iyi yapmışım, upuzun bir macera var önümde.

    kitap 399 sayfa ve almanca versiyonundan türkçeye çevrilmiş. lehçe'den çeviri yapacak çevirmenler müsait değilmiş (orijinal dili), ingilizceden çevirisine de izin alınamamış, almanca tek çareymiş yani. bir yerde geralt'ın gerard olarak yazılması haricinde yazım hatası yok, bu çok güzel. ama witcher'ı witcher olarak bırakmaları pek hoşuma gitmedi. oyunlarda da efsunger olarak çevrilmişti bu meslek, orijinal halinde bırakmaları tabir-i caizse pek immersive olmamış. *

    bir de elfçe konuşmalara hiç tercüme getirilmemesi biraz garibime gitti.

    bunun haricinde çoğu kişi gibi ben de kapak tasarımını beğenmedim, kitabın yazarı da beğenmiyor zaten. orijinal baskıları tercih ederdim, the witcher 2 assassins of the kings 'den geralt ve saesenthessis ne alaka çözebilmiş değilim.

    --- spoiler ---

    öncelikle kitabın büyük çoğunluğu flashback olarak geçiyor. ana macera sırasında "ya şurada da şöyle olmuştu." diye anlatmaya başlıyor geralt, geçmişe gidiyoruz biz de.

    okurken en ilgimi çeken kısım kraliçe calanthe'nin daveti oldu çünkü duny'nin kim olduğunu biliyordum ve geralt'ın ondan ödül olarak istediği " sahip olduğun ancak varlığından haberdar olmadığın şeyi vereceksin. 6 yıl sonra cintra'ya döneceğim ve ilahi yazgı bana merhamet etmiş mi bakacağım." bölümünü okuyunca sırıtmaktan alıkoyamadım kendimi. *

    the witcher 3 wild hunt blood and wine'ın turnuva bölümünde referans yapılan ravix of fourhorn hikayesi de bu davetten geliyor. kitabı okurken bol bol oyundaki referansları hatırlıyor insan, bütün seriyi bitirdikten sonra bir daha baştan oynanır witcher serisi.

    yennefer ve onun biçimli, körpe memeleri. * bolca bahsi geçiyor, ister istemez de akla yine witcher 3'ten yennefer'ın "spare me your juvenile wit." cümlesini hatırlatıyor.

    butcher of blaviken unvanını nasıl kazandığını hali hazırda biliyordum ama kendi dilimde okumak ekstra hoştu, kitabın en güzel kısımlarından biri. ayrıca geralt'ın o meşhur "kötülük kötülüktür, azı çoğu yoktur" minvalindeki tiradı da bu kısımda geçiyor.

    vesemir'den babam diye bahsediyor geralt, çok hoşuma gitti bu. triss merigold ve eskel'ın da bahsi geçti, zoltan, lambert falan yok daha ortalıkta.

    kitaba ismini veren kısmı flashback olarak okuyoruz, geralt ve yennefer'ı sonsuza kadar birbirine bağlayan büyüyü bu bölümde yapıyor cin. bütün bu olaylara dolaylı olarak dandelion'ın sebep olduğunu bilmiyordum, o biraz şaşırttı beni. o balığı tutsaydı geralt ve yennefer hiç karşılaşmayacaktı belki de, olaya gel. *

    --- spoiler ---

    uzun lafın kısası ben çok beğendim, okumamış olanlara, özellikle oyunları oynamış ama kitapları okumamış olanlara tavsiye ederim. ikinci kitap olan sword of destiny'de çok yakın zamanda dilimize çevrilip piyasaya çıktı, onu da okuyacağım en kısa zamanda.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap