329 entry daha
  • gerçekleşeceği aylar öncesinden belli olan ve dün akşam hakikat olmuş önermedir.
    sene sonunda genel bir değerlendirme yapmak ve bazı ifadelere cevap niteliğinde bir şeyler karalamak için tam zamanı diyerek başlıyorum.
    takımın bir önceki yıla göre kırılmaya daha müsait ama daha yırtıcı olacağı ilk haftadan belli etmişti kendini. pasa dayalı takım oyununun dışında zaman zaman ondan da esintiler sunan ama bireysel yeteneklerin bolluğu ve oyuna etkisiyle rakibi bozan yeni bir takım ortaya çıktı gün gün. şampiyonlar ligi grup maçlarının sonuna doğru epey form düşüklüğü yaşanırken ligin ilk yarısının 16 hafta oynanması ilaç oldu beşiktaş'a. caner ve talisca'sız kalan takım baya zorlanıyordu o dönem.
    ikinci yarı itibarıyla yine kademe kademe artan bir form grafiği ve uefa'dan elenilen dönemde puan kaybedilen iki önemli lig maçı ama çabucak toparlanma derken gelen şampiyonluk.
    yukarıdakiler sadece bu sezonun kabaca bir özeti denilebilir ama bir de işin daha genel ve rakipleri de ilgilendiren noktaları var.gelelim onlara;
    ilki üst üste ikinci şampiyonluğun rakip taraftarda yarattığı psikolojik etkinin önemi.
    nedir o önem açıklayalım.
    2000' lerden sonrası futbol izleyicisi olan kuşak, fazlasıyla gs-fb rekabeti izlediğinden rekabetin bu kısırlıkta yaşanmasını doğal ve olması gereken olarak düşündü hep. onlara göre gs ve fb kötüyse ancak şampiyon olabilirdi beşiktaş. tersi durumda beşiktaş'ın 2004'ten başlayan 10 yıllık kayıp yıllarının fb ve gs'ın şampiyonlukları paylaşmasındaki etkisini de aynı mantıkla cevaplamaya yanaşmamalarının nedeni de buydu işte. on yılda bir şampiyon olabilir dedikleri takımın, son on yılda onlar kadar şampiyonluğunun olması da birşeyi değiştirmiyor bu yüzden. çünkü onlar sikmeli-sokmalı, emre'li, melo'lu, volkan'lı gs-fb rekabetinin nesli. sonucunda "anırtıp kanırtamadıkları" sezonlar ya da "lafı koyamadıkları" maçlar yok hükmünde. şu an doğru yolda gözüken trabzon da "nerede kalmıştık ?!" dediğinde biz rekabetten keyif alırken onlar o an için türkiye'de en gözde spor branşının hangisi olduğunu ahmet ercanlar'ın tweetlerinden öğreniyor olacaklar.
    beşiktaş'ın başarısını küçümserken kullanılan argümanlardan biri de "tarihinin en iyi beşiktaş'ı " kalıbıyla başlayan cümlelerdi. kendi efsanesinin dahi "sabah, öğle, akşam yeniyorlardı bizi" dediği kadroyu izlese ona da bir kulp bulacak adamlar için sadece laf sokmak önemliydi tabii.
    büyük maçlarda oynayamayan beşiktaş ise ayrı bir geyik konusu oldu bu sezon. 2 trabzon, 1gs galibiyeti ve 1 beraberliği, 2 fb beraberliği ile başahşehir'le 1 beraberlik ve 1 mağlubiyet tablosu utanması olana çok şey anlatacaktı elbette ama ezim ezim ezilinen maçta gelen son saniye beraberliğini bile çılgınca kutlatan "tarif edilemeyen büyüklük" söz konusu olunca ne desek boş. söz konusu 8 maçta, gs maçının ilk yarısı ile son başakşehir maçı dışında oyun olarak rakipten geri kalmamış ya da üstün oynamışken yine de bunu iddia edebilmek yalnızca bu arkadaşlara özgü onu biliyor ve şaşırmıyoruz zaten. kaldı ki napoli, benfica ve lyon'a karşı oynadığımız büyük maçlar da vardı ama onlar sayılmazdı önemli olan kiev maçının sonucuydu.
    bu yıl beşiktaş taraftarından tiksinen mi dersiniz, görmemişliğinden rahatsız olan mı hatta fb ya da gs ile rekabeti özleyenler mi ararsınız hepsinin türediği bir yıl oldu. fenerbahçe yenildiği için dekoder iade etmekten dem vuran galatasaray'lıya şahit olduğumuz sezonun bu açıdan özetini başkanımız "sayemizde kardeş oldular" diyerek yaptı. birbirlerine karşılıklı güzellemeler ve ağlaşmalarla geçen sezonda bile eziklik ve üçüncülük temalı sataşmalardan öteye gidemeyen ve yancılığın en nadide örneklerini sergileyen arkadaşların üzüntüsünü anlayarak bu konuyu fazla kurcalamadık.
    beşiktaş'ın bu sene hakem katkısıyla şampiyon olduğunu dilinden düşürmeyen renklilerin en büyük derdi lehimize çalınan penaltılardı. onlara göre, en sıradan takımlara karşı dahi topu rakibe verip geride bekleyen ya da geride ya da ortada anlamsızca pas yapıp ceza sahasına giremeyen takımlarla sezonun hücum anlamında her konuda "en"lerine sahip takımın penaltı pozisyonu eşit olmalı mümkünse de beşiktaş'a penaltı çalınmamalıydı. onların derdinin, hakem hataları ya da art niyetli federasyonlar değil kendilerinin kollanıp rakiplerin doğranması olduğunu iyi bildiğimizden fazla dert etmedik. gerçi haklarını yemeyelim, bu konuda yaptıkları goygoy sonuç verdi ve ligin ikinci yarısında penaltı konusunda hakemleri etkilemeyi becerdiler.
    sözün özü geçen yıl maddi anlamda rakiplere darbe vuran bir şampiyonluk yaşanırken bu yıl psikolojik etkisi büyük bir şampiyonluk yaşadık ve devamı gelir umarım.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap