106 entry daha
  • bazen şok etkisi yaratabilir.

    sahip olduğumuz ticarethanede bir bulaşıkçımız vardı. kendisi biraz arıza bir tipti ama eli çok çabuk, seri ve şıkır şıkır bir arkadaştı.

    bulaşıkları bitirince pat diye ortadan kaybolur, sıkılırsa kendine dolaptan bir bira açıp müşteri gibi bir masaya geçer, paşa paşa keyif yapardı pezevenk. bilgisayarı boş bulunca hemen ergen şarkıları açardı. müziğin inanılmaz bir tarzla değiştiğini duyan bazı müşteriler bile ''biri osman'ı içeri kilitlesin!'' diye espriler yapardı.

    böyle dengesiz tavırlarına her ne kadar sinir olsak da, deliliğine verip gülüp geçer, adam etmeye çalışırdık delikanlıyı. yüzlerce bardağı ve tabağı beklenenden önce hazır etmesine rağmen hiç beklenmeyen hareketlerinin hepimizi dumura bağlatmasına da alışmıştık. görmezden gelip "genç adam, olur..." falan diye geçiştirirdik. huysuzdu ama bir şeytan tüyü vardı bizim osman'da. bu kendine has tavırlarından mı, orijinalliğinden mi nedense artık bilmiyorum, sevdiriyordu kendisini.

    birlikteliğimiz 3 yılı aşmıştı. zamanla biz ona alıştık, o da bize. fakat son dönemlerde iyice surat yapmaya başladı. ''ne işsin lan osmi?'' diye halini soruyoruz, ''yok bişey abi.'' diyor, gak guk ediyordu. sonra "bu parayı beğenmiyor herhalde..." diye düşünüp günlüğüne güzel bir zam yaptık. sigarasını zaten kasadan alıyoruz. bayram seyranlarda, beyefendiye ara sıra üst baş hediye ediyoruz. kız arkadaşına hediye alacak; ekstradan harçlık veriyoruz. halı saha maçı yapacağız; osman da gelsin diyoruz, zorla sinemaya falan yolluyoruz, dostça yaklaşıyoruz. affedersiniz, bir küçük osman'ı ağzımıza almıyoruz yani, o derece. onun bize verdiği emeğin yanında, bizim ona verdiğimiz emeğin fazlası vardır, azı yoktur.

    bir bayram akşamı, üzerinde bizzat beğenip aldığım kot pantolonu ve gömleği var. saçları jölelenmiş, kolasına buzunu limonunu atmış, elinde sigarası, telefondan müzik dinleyip mutfakta kız arkadaşıyla yazışıyor. (bkz: osman the king)

    bu arada müşteriler de bastırmaya başladı; masalar doluyor, bulaşıklar birikiyor. "hadi osman, canım osman, güzel osman..." diyerek gazlıyorum.

    -abi ben iki dakka karşı bakkala gidicem. sakız alıp geliyorum.
    +tamam. çabuk ol.

    2 dakika geçti 10 oldu, 10 dakika geçti 1 saat oldu. arıyoruz, telefonu açmıyor, mesajlara cevap yok. bulaşıklar tepelendi. bir garsonumuz ile beraber bizim ortak, mecburen daldı mutfağa. "bu yavşak nereye kaçtı gene acaba!" diye söylenip duruyoruz.

    2 saat sonra mesaj attı;

    ''abi ben gelmicem beni beklemeyin. nurcanı kaçırdım.''

    ya! biz osman'ı, osman da nurcan'ı kaçırmıştı.

    mesajı bulaşıkların içinde kaybolan ortağıma gösterdiğimde verdiği tepki şu oldu;

    ''bunun böyle bir bok yiyeceği belliydi. ulan göt oğlanı söyleseydin de kızı adam gibi isteseydik. kim yıkayacak bu kadar bardağı şimdi?''.

    edit: güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. ben de merak edip memleketten bir arkadaşımı aradım az önce. osman'ın bir kızı olmuş. hem de okula başlayacakmış. bundan önceki patronunun arabasını alıp ailecek pikniğe gitmişler. hasta bakmaya gideceğiz diye kandırmış adamı. yakalanmışlar ve osman kovulmuş. şimdi aşçılık yapıyormuş başka bir yerde. havadisler böyle. osman aynı osman. life goes on osman.
136 entry daha
hesabın var mı? giriş yap