8 entry daha
  • bir raddeye kadar imkanlıdır, o radden sonrası da yürek ister. özellikle bireysel bazda... sistem ve kültür karşısında, hem davranışsal olarak hem de tüketim-üretim bazında uyumsuz olunabilir. basit görünen ikili ilişkilerimiz toplumsal boyutlara ulaşıyor ve evrensel boyutlara kadar etki ediyor. buna izin verilmeyebilir. ayrı yeten tüketim ve benliğini pazarlama kültürü karşısında (fikirsel, sanatsal veya bilimsel bazda) üretici, azla yetinen ve zihinsel olarak niteliğe ulaşmış bir birey olunabilir. o zaman tek başınıza bir ordu gibi hareket etmeye ve her el sıkıştığınız insanda iz bırakmaya başlarsınız. bu da gelecek üzerinde bir kıvılcımdır.

    bir başkaldırıyı, kalabalık eşliğinde avazın çıktığı kadar bağırarak yaptığında; sistemin dışında yaşamış olmuyorsun. bunların hepsi zihinsel mastürbasyon. hangi kitlesel devrim gerçek kurtuluşu verecek? bu kurtuluş kimin olacak? hangi partinin tüzüğündeki devrim bu? hangi kitlenin yaşam kültürünün oligarşisi? iktidar manivelasını ele almak ile binanın duvarının rengini değiştirip aidatları düşürmek arasında bir fark yok. (en azından günümüzde) değişmesi gereken kültürdür. ''toplumsal kültürü değiştirecek olan devrimdir'' denilecekse, bu kültürel değişim hangi kadroyla sağlanacak? diye sorarım. bir doktrine bağlı yaşayan, başkanlarının köşe yazılarını takip edip yalnızca kitlesel şuurla var olabilen, güncele saplanıp kalmış, hareket mekanizması bürokrasinin pençesine düşmüş, içi ajan kaynayan, sürekli değişim gösteren bir düşmana karşı sürekli yerinde sayan, belediyeden meydana yürüyen kadro mu?

    yeni ve derinlikli bir başkaldırı ve birliktelik modeli yaratamadığımız sürece her şey boş.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap