8 entry daha
  • ozgur mumcu'nun yazimindan zevk aldigim icin, bir de adami genel olarak sevdigim icin, havalimaninda ucaga binmeden "bu turkce kitap satin almak icin son sansim" diyerek bir canta dolusu diger turkce kitaplarla birlikte satin alip okudugum kitaptir.

    ne yalan soyluyum, ilk kitabi oldugunu bilmiyordum, yani o kadar yakidan takipcisi degilim. bilsem kitabi almaz miydim? muhtemelen alirdim ama icine biraz daha bakardim neye benziyo yazimi diye.

    ilk olarak, kitap hem oyle hem boyle tabir edecegimiz bir kitap olmus. hem hikayeden dolayi surukleyiciymis gibi geliyor, devamini okumak istiyorsunuz, hem de dilinden, akisindan ve boluk porcuklugunden oturu akmiyor birakmak istiyorsunuz. kimi sahneler ve olaylarda son derece detayli betimlemeler yapilmis, kimilerindeyse olaylar ustunkoru anlatilip sadece hikaye akisinda olmalari gerektigi icin cok kisa bahsedilmis. bu nedenle ne karakterlere ne de hikayenin duygusuna pek hakim olamiyor insan. sanki kulaktan dolma bildiginiz bir dizinin 3. sezon 6. bolumunden izlemeye baslamis gibi oluyorsunuz; "onceki bolumlerde" kismini izleyip olaylara hakim olmaya calisiyorsunuz ama bir çiğlik oluyor. su linkteki roportajinda kendisi "aslında bu daha kalın bir kitap olacaktı, ama karakterlere yönelik bazı anlattıklarımın ana hikâyeye hizmet etmediğini fark edip kitabı daha derli toplu hâle getirmem gerektiğini düşündüm. o esnada biraz daha sadeleştirdim. çünkü yazarken anlattığı şey çok hoşuna gidiyor insanın ve betimlemenin haddinden fazla üzerine gidebiliyor. " demis, belki de bu sadelestirmenin etkisi bazi yerleri eksik ve guduk birakmis.

    dil ve tarihi detaylar konusunda oldukca kapsamli bi calisma sergilemis ozgur mumcu, ama oykuyu bugunun diliyle anlatip karakterleri gecmis zamanda konustururken anlatici ve karakterleri yeterince entegre edememis bence. bunu elif safak da yapar mesela, "ask" romaninda gorursunuz ama egreti gelmez okurken. ilk roman olmasi dolayisiyla biraz acemilik oldugunu varsayiyorum, ondan olsa gerek.

    sonuc olarak cok kalin degil, degisik bir tarzda yazilmis olmasi, polisiye, bilimkurgu, ve felsefe ucgeninde dolanmasi sebebiyle zaman ayrilabilecek bir kitap. ama bir edebiyat saheseri ya da bas ucu kitabi da degil. unutmayin, eger ayda bir kitap falan bitiren bir insansaniz yilda 12, hayatinizda ortalama 600 kitap okuma sansiniz var. google'a gore dunya da bugune kadar yazilmis kitap sayisi 130 milyon. secici olmakta fayda var yani.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap