185 entry daha
  • ilk 3 film için konuşacak olursak izlemekten en çok keyif aldığım serinin adı.

    serinin tartışmasız yıldızı johnny depp iken tartışmalı yıldızı geoffrey rush'tır bana göre. özellikle üçüncü filmde karakterini bürüdüğü ruh hâli en az jack sparrow kadar çılgın ve tahmin edilemezdir. tabii ki fantastik bir dünyadasın, korsansın, ne lanetler görmüş ne doğaüstü olaylar yaşamışsın fakat yaşlı bir adama göre delilik boyutunda bir çılgınlık içindedir kendisi. akademiye olan inancım sıfıra yakındı fakat bu akşam dikkatle izledikten sonra bu adamı en azından yardımcı erkek oyuncu dalında aday göstermedikleri için tamamen sıfırlandı. ayıptır.

    kendileri için ne kadar önemli bilmem de filmde en çok sevip takdir ettiğim yönleri de yan karakterleri hiçbir zaman unutmamaları oldu. her konuda dalga geçebildiler ve her zaman insanın yüzünde bir gülümseme bırakmayı başarabildiler. bunların biri benim için marty idi. böyle deyince anlaşılmaz fakat mürettebattaki cüce dendiğinde izleyen herkes hatırlar. bu marty'yi filmde ilk kez göremediğimiz sahne. where's marty. kendisine bakışlar.. bakıyorlar efendim durduramıyoruz. ikinci filmde ise kemikten kafesten kurtulmaya çalışırken tırmandıkları uçurumda kendisi ile şöyle dalga geçiliyor. biraz daha geriden böyle gözüküyor ama en iyi şurada anlaşılıyor. adam boyundan dolayı yardım edemiyor. peki burada bitti mi? tabii ki de hayır. yamacı uçurumu tırmandıktan sonra yuvarlanabildikleri kadar bir diğer tarafa doğru yuvarlanıyorlar ve kabileden kaçmak için ayaklanmak zorunda kalıyorlar aynı eteklerini kaldırıp koşan kadınlar gibi. peki marty'ye ne oluyor? adamın ayakları yerden kesiliyor.. ya da ilk filmde karşımıza çıkan bu sempatik gardiyanlara ne oluyor? tabii ki mürettebatımıza katılıyorlar. ilk filmde gemiyi yabancı girişlerden koruyorlardı son filmde ise karşımıza davy jones'un kalbini korurken çıktılar. serinin en güzel yanlarından bir tanesi de bu sanıyorum ki. hiçbir şeyi unutmuyorlar ve bir sonraki filmde eski filmlere gönderme hep oluyor.

    --- spoiler ---

    * filmin orijinal ismi sadece "karayip korsanları" olarak belirlenmiş fakat gişede iyi hasılat yapması durumunda devam filminin çekilebileceğini umdukları için "siyah incinin laneti" olarak ekleme yapılmış.

    * kaptan jack sparrow'un meşhur lafı olan savvy tamamen doğaçlamaymış. bkz

    * johnny depp, karakterinin burunsuz ve biber veya nezleden korkan bir adam olmasını istemiş fakat disney bu isteği reddetmiş.

    * jack sparrow'un kovalamasından kaçıp aztek altınını kaptan barbossa'ya teslim ettikten sonra barbossa'nın kendisine teşekkür etmesinin ardından maymun jack'in gülümsemesi tamamen şans işiymiş. aslında böyle bir şey planlamamışlar.

    * johnny depp, güneşe bakarken gözlerini kısmamak için güneş gözlüğü görevi gören kontakt lensler kullanmış.

    * filmin dvd versiyonunda bulunan ekstralar bölümünde yer alan senaristlerin yorumlarına göre kılıcı en iyi kullanan will turner imiş. peşinden eşit ölçüde iyi kullanan kaptan barbossa ile amiral norrington gelmekte iken en kötü kullanan kaptan jack sparrow imiş.

    * jack sparrow'un çenesinin sağ tarafında bulunmakta imiş. şuradan görülebilir. efenim bu yara film ilerledikçe büyüdükçe büyüyormuş. sebebi ise muziplik peşindeki makyajcı arkadaşmış.

    * johnny depp'in bu film çekilirken 10 civarında dövmesi varmış ve bu dövmeleri örtmek için bir sürü kıyafet giydirmişler adamcağıza. fakat bunu da yeterli bulmamış olacaklar ki vücuduna çeşitli kömür lekeleri de sürmüşler. şu an için johnny depp'in vücudunda 32 adet dövme bulunmaktaymış. #iyibilgi

    * will'in jack'i taklit ettiği sahne filmin yapımcılarından biri olan jerry bruckheimer'ın bizzat istemesi ile gerçekleşmiş. orlando bloom da neden olmasın yav diyerek böyle bir haylazlığa bulaşmış.

    * ilk fragman, 2002 yılında vizyona giren the lord of the rings* filminde yayınlanmış. yüzüklerin efendisinde legolas'ı canlandıran orlando bloom'un ününden faydalanmak istemiş olabilirler.

    * captain jack sparrow için rol robert de niro'ya götürülmüş fakat önceki korsanlı filmleri düşünerek gişede başarılı olamayacağını düşünen de niro teklifi reddetmiş. ama bakmış karayip korsanları almış başını yürüyor, ben de korsan olacağım diyerek stardust'ta karşımıza bir korsan rolünde çıkmış. hafif kırık rolündeydi...

    * keira knightley çekimler başladıktan birkaç gün sonra kovulacağına o kadar eminmiş ki sete giderken yanında birkaç eşya götürmüş.

    * will turner liman işgal edilirken kafasına aldığı darbeden dolayı bayılıp sabah ayılırken arkasında beliren küçük kız, filmin başında genç elizabeth'i oynayan kız imiş.

    * nalbantçıdaki will turner captain jack sparrow karşılaşmasında, jack'in will'in yüzüne fırlattığı şey aslında çikeleta imiş. bkz

    * elizabeth, amiral norrington ile kalenin tepesindeyken korsenin sıkılığından dolayı kendinden geçip denize düştüğünde kendisini jack kurtarıyordu. fakat işin dikkat çeken kısmı, boynundaki kolye nerede olduğuna dair sinyalimsi bir bildirim gönderirken jack tarafından su yüzeyine çıkartıldığı vakit havadaki bulutların kendisine doğru bir el şeklinde uzanması. bkz

    * will turner seçmelerinde son ikiye kalan adaylardan biri de heath ledger imiş. fakat yönetmen gore verbinsky, yüzüklerin efendisi üçlemesini de göz önüne alarak orlando bloom'un film için daha kârlı bir yatırım olacağını düşünmüş ve kendisini seçmiş.

    * captain barbossa'nın ismi barbaros hayrettin'den geliyormuş. barba rossa italyanca da "kızıl sakal" anlamına geliyormuş -ki zaten bu lakabı kendisine italyanlar takmış- . osmanlı donanmasına katılmadan önce ege denizi ve akdenizde korsanlık yapmış.

    * filmin senaristlerinden stuart beattie, jack sparrow pardon captain jack sparrow rolünü hugh jackman'ı düşünerek yazmış; fakat disney hugh jackman'ın bu filmde oynamayı hak edecek kadar büyük bir şöhrete sahip olmadığını düşündüğü için reddetmiş.

    * keira knightley, trafik sıkışıklığından dolayı az kalsın seçmeleri kaçırıyormuş.

    * will turner rolü için jude law, ewan mcgregor, tobey maguire, ben peyton, christopher masterson ve christian bale gibi isimler de düşünülmüş. iyi ki sadece düşünülmüş.

    * isla de muerta ispanyolca ölüler adası anlamına gelmekteymiş. tortuga da su kaplumbağası.

    * ingiliz metal müzik grubu olan bring me the horizon, jack sparrow'un filmin sonlarında sarf ettiği bu cümle sonrasına ibunu isimleri yapmaya karar vermişler.

    * senaryonun ilk hâllerinden birinde amiral norrington elizabeth'e evlenme teklifi edip hayır cevabını aldıktan sonra captain barbossa'ya katılıp karayipleri fethetmeye gideceklermiş fakat bu senaryo şaşırtıcı olmayan bir biçimde reddedilmiş.

    * ted elliott ile terry rossio 1990ların başında karayip korsanları fikri ile stüdyoya gittiklerinde reddedilmişler.

    * film çekiminde oyuncu ekibinden epey kusan olmuş. hatta keira knightley bunun önüne geçmek için ilaç almış ve zaman zaman uyuyakalmış ilaçtan dolayı.

    * captain jack sparrow ve mürettebatı isla de muerta'ya ulaştığında cotton'ın papağanı "dead man tell no tale" der ki bu da serinin yapım aşamasındaki beşinci filminin ismidir. bkz

    * 2002 yılında sesli çekim stüdyosunda çıkan yangında kimse zarar görmemiş ancak 350.000 dolarlık bir zarar ortaya çıkmış.

    * filmin almanca çevirisi "karayiplerin laneti" imiş. bizdeki donnie darko'yu duysalar demek...

    * michael keaton, jim carrey, ve christopher walken da jack sparrow rolü için düşünülenlerdenmiş. onlar da iyi ki olmamış diyoruz.

    * görüşme anlamına gelen "parley" kelimesi film boyunca 15 defa kullanılmış.

    * will turner ismini rms lusitania'nın kaptanı olan william thomas turner'dan almış.

    * amanda bynes, jessica alba ve jaimie alexander elizabeth rolü için düşünülmüş. hadi elizabeth rolü için olmadı başka rollerde çıkarsaydınız ya karşımıza bu hanımları...

    * korsan ve korsanlık kelimeleri film boyunca toplamda 56 defa sarf edilmiş.

    * bootstrap bill turner'ı öldüren captain barbossa değildir. bill'in ayaklarına topu bağlamış fakat kendisi öldürmemiştir çünkü bill de o esnada lanetlenmiştir. okyanusun dibinde geçirdiği 8 sene sonra nasıl olduğu bilinmemekle birlikte toptan kurtulup karaya vs ulaşmıştır. fakat ölümün kıyısına nasıl geldiği bilinmemektedir. will elini kesip kendi kanıyla birlikte madalyonu hazineye bıraktığında babasını lanetten kurtarmıştır aslında. bir bakıma da babasını ölümlü yaptığı için babasının ölümün kıyısında olmasına sebebiyet vermiştir.

    * filmin italyanca adı da başlarda "ilk ayın laneti" imiş. sonraları değiştirilmiş.

    * orijinal taslakta captain barbossa italyan olarak tasvir edilmiş. daha sonraları ingiliz'e evrilmiş.

    * captain barbossa'nın elinde tuttuğu ve ısırık aldığı granny smith'in kendisi avustralya'da yetişmekteymiş. geoffrey rush'ın kendisi de avustralyalıymış. bu durumun ne kadar tesadüf bilemeyiz tabii.

    * walt disney'nin 13 yaş sınırı getirilen ilk filmi olmakla birlikte touchstone pictures ve hollywood pictures markalarıyla birlikte 1980li yıllardan beri 13 yaş sınırı getirilen filmler yapmaktalarmış.

    * monkey jack'i biri 10 yaşında bir dişi diğeri de 8 yaşında bir erkek olmak üzere 2 adet maymun canlandırmış.

    * gibbs'in sakalı, kendisine hayat veren kevin mcnally'nin günlük hayatta benimsediği tarz imiş. set ekibi kendisine sakalları konusunda karışmamış; sadece zaman zaman onları düzeltmişler.

    * filmde kullanılan hms interceptor eykeyey interceptor washington eyaletine bağlı hakiki bir gemiymiş. üstelik bu kendisinin rol aldığı ilk film değilmiş. star trek*'ta oynamakla birlikte treasure planet'teki rls legacy adlı geminin referansıymış. once upon a time adlı dizide de rol almış. geminin gerçek adı lady washington imiş.

    * galası disneyland'de gerçekleştirilmiş ki burada galası gerçekleştirilen ilk film olmuş.

    --- spoiler ---
58 entry daha
hesabın var mı? giriş yap