5686 entry daha
  • evrim savunucularının hatrı sayılır bir kısmı ile evrim karşıtlarının yanılgılarindan biri, "üstün canlı" insan ve "evrimin neden olduğu sürekli bir iyileşme" sanrısıdır.
    söyleye söyleye dilimizde tüy bitti.
    evrim her zaman daha güçlü, daha kaslı, daha dayanıklı ya da daha zeki olanı bir üstün olan megalomaniası ile geleceğe taşımaz.
    şartlara daha çok uyum sağlayan tür hayatta kalır. bu bu kadar basittir. buna göre insan en üstün canlıdır denirse "neye göre" diye sorarım ben. çünkü üstünlük göstergesi evrimsel anlamda zeka, etçillik, otçulluk, çeviklik gibi kıstaslar değildir. eğer bir canlı günümüz dünyasında hayatta kalmayı başarabiliyor ve yaşamak için kendine doğal olarak bir rota çizebiliyor ise o zaten üstün bir canlıdır.
    nasıl olsa insan üstün canlıya, 3 aylık bir sınırlı süre için sizi tutalım çırıl çıplak amazon ormanının ortasına bırakalım. bakalım kaç gün hayatta kalabileceksiniz? bu durumda bir orangutan insandan daha mı üstün dememiz gerekir?
    bir hamam böceği, bir meşe ağacı, bir insan, bir penguen ya da bir bakteri olmuş, evrim için hiç fark etmez. hayatta kalabiliyor ve değişen şartlara ayak uydura biliyorsa bu üstünlük için yeterli koşuldur. eğer üstünlük kıstası sanıldığı gibi yukarda sayılan özelliklere bağlı olsa idi şu anda homosaphiens yerine neandertallerin yaşıyor olması ya da onlardan daha güçlü ve
    konusunda daha yetenekli olan dinozorların (dinozor sözcüğünü dinazor diye yazanlara özellikle gıcığım) yaşıyor olması gerekirdi. filhakika sonuç hiç de öyle değil.

    evrime biyoloji nazariyesi yerine insan nazariyesinden bakalırsa yanlışa düşülür. bu mantıkla şuanda dünyanın gerçek sahipleri belki insanlardan daha çok tardigradlardır. ya da buğday bitkisidir. pancar ya da köpeklerdir.
    insanoğlu buğdayı, pancarı ya da köpeği kendi hayatta kalma çıkarları doğrultusunda evcilleştirirken esasında köpekler ve buğday da hayatta kalmak için insanı evcilleştirmiş sayılır. çünkü bu mutualist bir ilişkidir.

    dünya ve bütün evren hiç bir zaman "normal koşullar" altında kalmaz sürekli devinir. bu devinim periyotları arasında mevcut şartlara mükemmel derecede uyum sağlamış süper donanımlı bir canlı dahi farklıbir periyoda geçip de dünyada mevcut yaşam koşulları değiştiğinde hayatta kalamayabilir. bir yanardağ patlar ve dünyanın 3/2 sini müthiş bir toz bulutu kaplar, bu bulut güneş ışınlarını keser ve sera etkisi yaratır, oksijen miktarı düşer ve o "mükemmel" dediğimiz canlının nesli tükeniverir. bir virüs ortaya çıkar ya da bordo bereli bir bakteri, tüm insanlığı kırar geçer, bu olabilir.
    örneğin; şu anda 2.6 milyon yıllık pliyosen çağ dediğimiz buzul çağı ile holosen çağının tam ortasındayız, bundan 500 bin yıl sonra kendini kim upgrade edecek, kim gidecek, kim kalacak ? tanrı bilir.
    eğer sanıldığı gibi bir üstün ya da mükemmel canlı olsa idi diğer türlerden bahsetmemiz mümkün olmazdı çünkü bu süper canlı tüm diğer canlıları yayılmacı ve tür mücadelesi politikası ile muhtemelen yokederdi. (gerçi insan bu konuda hatrı sayılır ölçüde başarılı) neticesinde bu kadar çok türleşmeden bahsetmemiz mümkün olmazdı.

    evrim ve iyilik sanrısı;

    evrim mekanizması bir bilinç ya da "iyilik" gibi kutsi bir amaç taşımaz. tamamen kör ve bilinçsizce hareket eder ve tek gayesi "varolmak" olan sanat eserleri doğurur.
    bu nedenle en iyi canlı ya da evrimin en iyileri seçtiği gibi komik çıkarımlar tamamen yanlıştır.
    eğer böyle bir adhominem arguman sunarsanız, tıpkı leibnizgibi "tanrı mümkün olan evrenlerin en iyisini yarattı ve tanrı insan için mümkün olan en iyi dünyayı yarattı" paradoksundan kurtulamazsınız. çünkü karşı savcı; bu durumda sizin leibnizden ne farkınız kaldı diye sorar. eğer leibnizin düşüncesi dogmatik ise evrimle iyilik arasında kurduğunuz denklem de en az o kadar dogmatik bir bilgidir. yani bilimsel bir bilgi değildir.
    evrimin kimseye iyilik yapmak gibi bir amacı yoktur. hatta amacı yoktur. sadece değişken şartlar ve canlılık vardır.
2316 entry daha
hesabın var mı? giriş yap