35 entry daha
  • bir yeşilçam filmleri uzmanı olmamakla birlikte, eleştiriler hanesinde 'olmamış...', 'eh işte', 'şu şu oyuncular kötü, şunlar idare eder, şunlar çok iyi' demenin ötesine geçilebileceğini, çünkü bu filmin asıl derdinin "kadın filmi çekmek" fikri ile bağlantılı olarak anlaşılabileceğini gördüğüm erken 21. yüzyıl türk sineması örneği. denebilir ki:höt möt...eğreti gelin falan yok bizim geleneğimizde, saçma şeyler bunlar. ama, yine denebilir ki: bugün bile 15-25 yaş grubuna giren genç erkek nüfusunun ürkütücü yüzdesi halen 'sevgilim hemen versin, karım bakire olsun' benzeri bir zihniyetle yaşıyorlarsa (akıllarının gizli kalmış köşelerinde belki), bunun bir nedeni de herhalde çocukluktan erkekliğe geçişlerinin birdenbire olmasının beklenmesi anneleri, babaları tarafından, di mi? ya da sorulabilir ki: evlerine hediyelerle, iltifatlarla aldıkları kiralık gelinlerle ogullarını aynı odaya koyup cinsel oyunlar oynamalarını bekleyen, ama oyunu biraz inandırıcı oynayınca da (belki de bu yüzden dizilerde, filmlere halen müsamere havasından çıkamıyoruz, inandırıcı oynamaktan korkuyor olabilir miyiz?) oğluma büyü yaptın,orospuuuu diye dellenen kadınlarla, kelaynak oğlunun kaynaştığı kıza, kız sırf anneyle değil de oğluyla evlenmek istiyor diye dünyayı dar eden (bu arada tv ekranını da bize dar eden) semranımların zihniyeti birbirinden ne kadar farklıdır acaba? belki konu dağıldı gibi; aslında denebilir ki oyunlar farklı, kuralların mantığı aynı.

    belki bu film tamamlanmamış bir filmdir, açıkçası izlerken düşündüğüm de buydu, birilerinin bunu izleyip üzerine birşeyler daha koyması.nokta koymak değil, dikkat çekmek için de yapılabilir film.oturmamış sahneler vardı filmde, evet, olmalıydı da sanki. çünkü bu film, utangaç bir gözle çekilmiş gibiydi. bunu da filmi beraber izlediğim, benden 30 yaş büyük anneme bakınca anladım: film onu çok etkilemişti, o da ağlamaklı olanlardandı, çünkü onun bildiği kodlar üzerinden yazılmıştı. sanki o zamanda yaşayan biri tarafından çekilmişti film de elimize onyıllar sonra geçmişti, biz de tarihi belge halka sunuluyor diye gidip görmüştük. o yüzden, kumpanyada şeriat devleti vs. sözleri de doğaldı, o zamana göre gerekli görülmüş bir abartı, bugün içinse sadece bir abartı, bu nedenle kötü görünen.

    hatta, sahnelerin aralarında unutulmuş sahneler olmuş herhalde demek bile normal geldi bana, filmin ingilizce künyesi de eklenmişti sonuna ve başına, ama aslında bu film yalnızca türkler için çekilmiş bir film gibiydi. yanılmış da olabilirim, ama ben diyaloglarda eksik olan iç hesaplaşma duraklarını kendim doldurdum, o kadar tanıdıktı yani.

    filmin sonu ise hayal kırıklığı yarattı, doğru. şartlanmış vaziyette beklediğimiz son, gelmedi ve biz alışkın olmadığımız bir şeyle karşılaştık. tam istediğimiz/beklediğimiz gibi olsaydı, tekrar tekrar seyrettiğimiz türk filmlerinden bildiğimiz, yıllardır tv'lerde kavga gürültü arasında seyretmeye alışkın olduğumuz bang bang, bu davayı kan temizler finaline kendimizi hazırlamışken, eevveeet diyip kalkardık koltuklarımızdan. bu da klasik bir türk filmi olmuş, ah ah... ama öyle olmadı ve bence bu da bu naif filmin, sürpriziydi.

    sakin bir filmdi.saldırgan değildi.sanırım yönetmen de öyle.
96 entry daha
hesabın var mı? giriş yap