36 entry daha
  • çocukluğumda çılgınlar gibi okuduğum kitap serilerinden biri. hatta en çok kitabını okuduğum seri diyebilirim. avusturyalı yazar thomas brezina tarafından yazılmıştır. ben bu seriyle tanıştığımda 32 kitabı mevcuttu. daha sonra sayıları arttı. 50. kitap onur sayısı olarak çıkmıştı sanırım. şimdi baktım da 70'e dayanmış kitap sayısı. okumayı bırakalı epey zaman olmasına rağmen kitaplar hâlâ kitaplığımda durur ve satmaya/birilerine vermeye kıyamam. bir ara seriyi tamamlayacağım ve ileride çoluk çocuğa karışacak olursam onlara da mutlaka okutacağım.

    daha önceki entrylerde bahsedildiği gibi die knickerbocker-bande yani bildiğimiz adıyla dört kafadarlar takımı 4 kişiden oluşur*: axel klingmeier, lieselotte schroll, dominik kascha ve paula monowitsch.

    axel 13 yaşındadır.* sınıfının en kısa boylusu olduğu için ufaklık, güdük, yerden bitme, yavrucuk gibi lakaplarla muhatap olur. bu yüzden hırs yapıp başarılı bir atlet olmuştur. yüksek atlama, uzun atlama ve özellikle kısa mesafe koşuda çok iyidir. ayrıca her hafta değişen hobilere sahiptir. takım liderliği konusunda lilo ile aralarında çekişme vardı ama ikisini de sever sayardık. ikisi de farklı özellikleri ve bunları yeri geldiğinde başarıyla birleştirmeleri sayesinde takımın burnunu boktan kurtarmışlardır çoğu kez.

    lieselotte namıdiğer lilo da 13 yaşındadır ve üstün zekalıdır. bu yüzden kendisine süperbeyin lakabı takılmıştır. hiç moda olmamasına rağmen sarı saçlarını iki kalın örgü yapar ve bundan gurur duyar. çok iyi bir kayakçı ve dağcı olmasının yanı sıra cinayet, hırsızlık gibi olaylara ilgisi vardır ve bu tür olaylarla karşılaştığında onları çözmek için uğraşır. serideki en sevdiğim karakter olan lilo'ya olan aşırı hayranlığım en başta zekası dolayısıylaydı. güçlü ve cesur bir karakter oluşu, modayla ilgilenmemesi, esprili sivri dili ve sporcu oluşu da beni epey etkilemişti. ve yeni yeni anlıyorum ki şimdiki karakterimin oluşmasında en büyük rollerden birine sahipmiş kendisi. polisiye, gizem, macera içeren türlere olan sevgimin oluşmasına da bu seriyle birlikte önayak olmuş.

    dominik 10 yaşındadır. annesi ve babası tiyatrocudur. kendisi de birkaç oyunda ve filmde rol almıştır. en basit olayları bile uzun uzun ve karmaşık şekilde anlattığı için bazen uyuz olurlar ona. hamlet'in babası gibi konuştuğunu düşünürler. en büyük hobisi okumaktır. okuduklarını hatırlaması birçok olayda takımın epeyce işine yaramıştır. bazen çok kritik noktalarda söz alır ve okuduklarından hatırladığı şeylerle takımın olayı çözmesine katkıda bulunur.

    paula yani tercih ettiği adıyla poppi 9 yaşındadır. hayvanları çok sever ve sayıları sürekli artan kedi, köpek, kuş, fare, balık vs. gibi hayvanları vardır. çok bir özelliği yoktu kendisinin. başı da epey belaya girdiği için ayak bağı olarak görülüyordu ama onun da en kritik zamanlarda olağanüstü cesaret gösterip başardığı işler bulunmaktadır. buna en başta kendisi olmak üzere diğer kişiler çok şaşırır.

    bu karakterler dışında kafadarların hiçbir olaya uyanmayan aileleriyle birlikte, akrabaları, arkadaşları, orada burada tanıştıkları tipler ve tabii ki suçlu karakterler de kitaplarda mevcuttu.

    say yayınlarından çıkan bu serinin son hali şu şekilde:
    1. kar canavarının esrarı
    2. uzaydan gelen yaratıklar
    3. karanlıklar ejderhası
    4. saat 13 kez vurunca
    5. okuldaki hayalet
    6. zehirli variller
    7. göl korsanları
    8. milyarlık leylek nerede?
    9. hayaletler değirmeni
    10. kara şövalye'nin laneti
    11. vampirlerin gecesi
    12. dehşet çikolatası
    13. uğursuz kuşun ötüşü
    14. limandaki canavar
    15. sultanın büyülü kılıcı
    16. hayalet gemiden s.o.s.
    17. kızıl mumya'nın intikamı
    18. katil sazanlar
    19. baron pizza'nın mezarı
    20. canavar adası
    21. frankeştayn'ın gökdeleni
    22. dövmeli fil
    23. ejderha yelkenlisi
    24. beyaz goril
    25. yeşil zangoç
    26. vahşi ormanda gizli kent
    27. dinozor vadisi
    28. titanik, neredesin?
    29. buz cini
    30. ruhlar kralının ülkesi
    31. kötülük silahı bumerang
    32. parola zehirli pençe
    33. şeytan balığı kayalıkları
    34. sarı kukuletalıların sırrı
    35. hayalet süvari
    36. kurt adamların ormanında
    37. zehir sarısı keman
    38. cehennem semenderi
    39. bataklıktaki yaratık
    40. alev gözlü maske
    41. derinden gelen el
    42. 13 mavi kedi
    43. kızıl mumya'nın dönüşü
    44. hançer dişli kaplanlar
    45. yüzü olmayan adam
    46. yasak kapının ardında
    47. okuldaki hayaletin dönüşü
    48. görünmez oyuncu
    49. buzdan gelen canavar
    50. altın yılanın çığlığı
    51. ejderhanın hazinesi
    52. şeytan girdabındaki yaratık
    53. elmas yüz
    54. kont drakul'un altını
    55. yılan gözlü dalgıç
    56. cadılar bayramı efendisi
    57. hayaletlerin yatılı okulu
    58. bilgisayar cini
    59. büyücüler kulesi
    60. süper star’ın kolyesi
    61. hayalet köpeğin gazabı
    62. piramitteki esrarengiz kız
    63. kâbuslar stadyumu
    64. hayalet korsanların izinde
    65. venedik canavarı
    66. karanlığın efendisi
    67. örümcek büyücü
    özel serüven 1: dedektiflik elkitabı
    özel serüven 2: doktor dehşetsaçar'ın evi

    eve gittiğimde kitapları karıştırayım da olayların detayları ve geçtiği ülkelerle ilgili uzun bir edit yapayım. bütün çocuk kitaplarım memleketteki evde kaldı çünkü.

    kitap kapaklarının geçirdiği evrimden de söz edeyim. ben okumaya başladığımda kapaklar şu şekildeydi. daha sonra yeni baskıları çıktıkça kapaklar değişmiş. karakterlerin çizimi de değişmiş tabii. lilo taş olmuş. meşhur saç örgülerinden eser kalmamış. diğer karakterlerde de bir havalar, ayrı bir şımarıklık sezdim sanırım.* belki de şimdinin veletlerine daha uygundur tabii bu çizimler. laf sokmalı sosyal mesajımı da verdiğime göre entryme huzur içinde devam edebilirim. karakterlerin çizimi değişmiş, brezina da bu arada yaşlanmış tabii. ama karizmatik yaşlanmış bence. yoo hayır bıyığına laf etmeyeceğim. facebook sayfasını epey aktif kullandığını da eklemeliyim.

    bu arada şunu da söylemeden geçmeyeyim. seri artık dört kafadarlar takımı değil büyük dört kafadarlar takımı olarak geçiyor. çünkü küçük dört kafadarlar takımı adı altında şimdilik 10 kitabı bulunan bir seri daha yazmış thomas brezina. ve bu durum hiç hoşuma gitmedi. kendisinin maddi kaygı vs. güttüğünü düşünmüyorum. kitapların arkasındaki fotoğrafından ve tabii ki heyecanlı, eğlenceli, bilgi dolu çocuk kitapları yazmasından dolayı çok iyi bir insan olduğunu düşünmüşümdür hep. (bkz: çok iyi bir insan olduğu düşünülen ünlüler) ekibin hiç yaş almadığı kitapları yazdı yazdı yazdı, ses etmedik. çünkü çok sevmiştik ve belki o da yarattığı bu karakterlerden kopamamıştı. ama küçük dört kafadarlar takımı da neyin nesi ki? ne gerek vardı? başka isimle başka ekip oluştursaydı keşke. ayrıca serinin dizisi ve filmi de yapılmış ama izlemeyi düşünmüyorum. aklımda hep kitapların giriş sayfasındaki siyah beyaz çizimleriyle kalsınlar.

    neyse sakinim. çok güzel kitaplardı sonuç olarak. yaklaşık 150 sayfa ve dev yazılı olduklarından bir solukta okurdum. her kitapta ayrı olaylar, ayrı maceralar, eğlenceler; değişik ülkeler, kültürler, insanlar. bir ton bilgi. üç kısa, üç uzun, üç kısa: s.o.s., viyana'nın şinitzeli meşhurdur, florür karanlıkta parlar. ilk aklıma gelenler.* ekibin arasındaki farklılıklar ve uyum, arkadaşlık, takım ruhu, kendi aralarında özel haberleşme biçimlerinin olması, bazı kitapların plot twistle bitmesiyle yaşadığım mutluluk ve heyecan, her kitabın sonunda bir sonraki macerayla ilgili ipuçları verilmesi, çocuk oldukları için önce kimsenin bunları iplememesi, daha sonra bunların olayları çözerek büyükleri göt etmesi ve televizyona, gazetelere çıkmaları. sen de çocuksun ve kendini karakterlerle özdeşleştiriyorsun, her şey çok gerçekçi geliyor. dedektiflik kitim bile vardı be. içine büyüteç, el feneri, dürbün, çakmak vs. koymuştum olayları çözerken işime yarar diye de, hiç kullanamadım tabii.* şimdi doğal olarak gerçek dışı geliyor kitaplar, çocuk kitapları neticede. ama o zaman çocuktun ve aslında büyükler senin anladığını anlamasalar da birçok şeyin farkındaydın. şimdi de çok farklı bir gerçeklik algın var. serinin son kitaplarını okumadım ama o çocuklar hiç büyümedi sanırım. ama biz büyüdük*. ve yavaş yavaş yaşlanıyoruz. çocukluğumuza dair her şey yavaş yavaş kayboluyor. anılarımız siliniyor, sevdiğimiz insanlar, çocukluğumuzda yer etmiş müzisyenler, oyuncular teker teker ölüyor. hayat akıp gidiyor ve biz de kaybettiklerimizin yokluğunda büyümeye devam ediyoruz.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap