5 entry daha
  • gerçekten ilginç bir film, bildiğim kadarıyla kendi türünde pek bir benzeri yok.

    olay godzilla ve bürokrasi arasında geçiyor. canavar kafasına eseni istediği anda yapıp şehri tarumar ederken siyasetçiler kanunlarda, tartışmalarda, bin bir türlü detayda boğulup her kararı çok geç alıyorlar, aldıkları kararlar da genellikle bir işe yaramıyor. filmin insanı geren kısmı yıkım sahneleri değil (nedenine bir sonraki paragrafta girerim), bu adamların karar almaya çalışmalarını izlemek.

    felaket filmlerinde olaylar genellikle birkaç karakterin gözünden anlatılır. onlarla bağ kurar, bu karakterlerle birlikte korkar, gerilir, sıçrar, güler ve rahatlarız. bu filmi tuhaf kılan, bağ kurulabilecek kimsenin olmaması. sadece bürokratlar var ve bunlarla da özdeşleşmek mümkün değil. daha çok bir karınca sürüsünü ya da robot ordusunu andırıyorlar. güvenliği için endişe edilecek karakterler olmayınca, godzilla'nın şehri moloz yığınına dönüştürmesini kesinlikle hiçbir şey hissetmeden izliyorsunuz (daha doğrusu ben öyle izledim).

    felaket filmi olarak cloverfield'in tamamen zıttı denilebilir. cloverfield, o kaosun içinde hayatta kalmaya çalışan bir grup insanın hikayesiydi, canavarı çok kısa karşılaşmalar dışında neredeyse hiç göstermiyordu. bundaysa canavarı derisinin her bir kıvrımını ezberleyecek kadar çok görüyoruz ama hikayeyi taşıyan karakterler yok.

    sonuçta beğendim mi beğenmedim mi bilmiyorum, arada bir yerde kaldım. ama farklı bir film olduğu kesin. seyredilsin derim.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap