1 entry daha
  • kanbera'dayken gelince ağlatır. merkezde kebap satan bir yer var gidip oraya bir sorayım.

    bir de geçen gece, noryth sağolsun anekdot aktarımı yapayım, capital kebab diye bir yer gördük. saat gece 3 falan, kafalar taşşak. tam çift ş'li seviyede ama, tek ş çünkü sarhoşuz demek. biz sarhoş değiliz. 4 gecelik alkolü 8 saatte falan tüketmiş, zamana yaydığı için motor aktiviteleri dingilde takibi imkansız kılacak hasarı almamış, ama otokontrol diye bir şeyin de pek kalmadığı bir noktadayız. çift ş ona işaret etmekte.

    girdik bu capital kebab'a ama yemek değil derdimiz, aramızdaki hatun kişi gidip dedi ki türk müsünüz? ama ingilizce soruyor. cevap olarak da yok burası middle eastern bir restoran alıyor. ama döner kesiyorlar ha. tavuk ve et, baya böyle bizim ankara'daki özgaziantep'in ilk kullanıma getirdiği tıraş makinesi mantığındaki aletlerle et kesiyorlar vızır vızır. dedim babacım o kebab bu kebab değil yalnız, bu baya bizim ankara dönerinin özgaziantep versiyonu. (kalitesiz etli olanı demek bu)

    yok dedi bu da bir middle eastern cuisine'in parçası.

    -yarrak parçası.

    şeklinde cevap verdim. hak etti. hah işte ben ona gitmeyeyim yarın, sürekli mustafa ceceli çalan bir tane var tam merkezde, sürreal bir deneysel sanat çalışması gibi, kanberra merkezde bangırlı mustafa ceceli, gene de işte, ben ona gideyim.

    yarın editler bildiririm nasıl diye. çünkü yolunuz kesin düşer ya kanbera'ya ondan.

    iyi geceler.*
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap