4 entry daha
  • osur osur ipe diz, ser güneşte kurusun

    istisnasız hayatına dokunan tüm insanlara "hayatın değer verdiği insan" muamalesi yapar. neden diye sormaz, sebebini araştırmaz. insan olması yeter sebeptir, kurcalamaz. öte yandan bazı vakitlerde ayrık küme yapar kendini mahalle maçında kenarda bokuyla oynayan çocuk gibi takımdan ayrı düz koşu yapar diğer burç çevrelerinde. sebebi basittir; kötü örnektir çünkü. 3 güne bir seneyi, bir seneye bir ömrü sığdırabilecek kadar yoğun yasar duygularını. karşı tarafa da aynı yoğunlukta yaşatmak için içten yanmalı motor gibi gaza gelir, vites değiştirir en sonunda da panik yapar son sürat duvara vurur kendini. yüksek hızla seyirde yanında yolcu bulundurmadığından spatula ile kazır duvardan kendisini. akıllanır mı yok yine de akıllanmaz evrensel kümedir çünkü, vira der dümeni kırar yeni paylaşımlara yelken açar. belki de açmaz ne bileyim ben.

    bazen ayrık küme, bazen evrensel küme, bazen de kesişim kümesi olduğundan sebep sosyal ilişkilerinde küme elemanları ile ilişkilerinde zaten bulanık sularda yüzen balığın aklını daha da bulandırır. etrafı insanlar ile doludur. çoğu zaman bu durumdan hoşnutsuz olduğu açıktır ama karbondioksiti dışarı vermek yerine fotosentezi adet edindiğinden içine atar. çünkü fotosentez dünya varlığının sürmesi açısından hayati bir süreçtir. ağaçları kesmeyin. (kamu spotu)

    eğlencenin kaynağını bulmaya görsün bokunu çıkarmaya meyillidir, ama bu beş dakika sonra değişmeyeceği anlamına gelmez. zira ikizler burcunun simgesindeki diğer karakteri kıskanır bu durumu, dizginleri ele alır. her ne kadar çift karakterli ve dengesiz diye algılansa da aslında ikizler burcu çocuğunun simgesindeki bu iki açıdan olaylara bakış özelliği ona ayakları yere sağlam basan dengeli bir duruş vermiştir. zemine bu kadar tutunarak oturan bir figür ile anlatılması da bundandır. diğerleri olayları tek bir açıdan değerlendirip fevri kararlar alırken ikizler burcu çocuğu evvel önceki zamandan olayları iki farklı açıdan görebilme ve değerlendirebilme yeteneğine sahiptir. tabiii birileri akıllarını çelene kadar.

    bir adım atarken kırk kere düşünüyorsa attıktan sonra neden ben bu adımı attım, sol mu önce atılırdı sağ mı, ayakkabının içine neden çorap giymedim, giyseydim ne renk giymeliydim diye ilaveten kırk defa daha düşünür fikr-i firar hallerde ama filozof damgası yemeye fırsat vermeden, düşünen adamdan farklı olarak üstelik ardında tek bir kitap bile bırakamadan başka adımlar atmaya başlar, uçtan uça tepişen kendi fikirlerine tutunmak onu hayata tutundurur, kendisinden bile korur. oysa kimse bilmez ki "akıl olmayınca neylesin fikir?"
hesabın var mı? giriş yap