• malum, 80 darbesi olduğunda, darbeye olan popüler desteğin dayandığı nokta türk demokrasisinin ülkeye istikrarsızlık getirmiş olmasıydı. demokrasi ve özgürlükler fazla gelmiş ve sosyal kargaşaya ve ekonomik çöküşe yol açmıştı.

    buna benzer şekilde, bir ülkede ne zaman ekonomik durum kötüye gitse, siyasi gerilimler artsa, güvenlik sorunları artsa, insanlar özgürlüklerinden ve haklarından vaz geçmeye razı olup, güçlü bir adamın gelip sorunları çözmesini beklemeye başlarlar.

    tarih kadar eski olan bu özgürlük/güvenlik meselesinin hangi tarafını seçeceğimizde, ülke olarak nereye gittiğimize yönelik görüşlerimizin büyük etkisi olacaktır.

    eğer kürt sorunu, ekonomik sorunlar, dış iliskiler kötüye gidiyor, ülkenin geleceği daha aydınlık değil de daha karanlık gözükmeye başlamışsa, geniş kitlelerin, kendileri adına düşünüp işleri çözecek bir diktatöre olan ihtiyacı da artıyor demektir. hemen hemen bütün diktatörlükler, büyük ekonomik ve siyasi krizlerin ardından gelmiştir.

    yok, eğer ekonomi gelişiyor, sosyal uyum ve refah artıyor, devletin kurumsallaşması daha sağlam hale geliyor, sivil toplum örgütleri güçleniyor ve insanlar güven içinde yaşıyor diyorsak, o zaman da ülke demokrasisinin gelişeceğini, kişisel hak ve özgürlüklerin artacağını öngörebiliriz.

    bu açıdan bakınca, 10 sene sonra türkiye'nin daha demokratik ve liberal bir ülke mi, yoksa bütün hakların kısıtlandığı bir polis devleti haline mi geleceğini kestirebilmemiz mümkündür. bu koşullar altında, on sene sonra suudi arabistan gibi olmasak da pakistan ya da malezya'ya çok benzer bir rejim altında yaşıyor olma ihtimalimiz çok yüksek gözüküyor.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap