• prof dr. mehmet maksud'un osmanlı tarihi eserinde ayrıntılarıyla ele aldığı kusatma.

    macarların çoğu katolik olup, sâdece orta macaristan'dakiler ortodoks idiler. bu bölgeye hâkim olan avusturyalılar, bu sayıları az olan macarları katolik yapmak, kendi dinlerine497 çevirmek istediler. bunlar kabul etmeyince, beyleri ve bâzı ileri gelenleri, 1670 yılında avusturya yetkilileri tarafından öldürüldüler. orta macar beyinin oğlu tököli imre 1673 yılında ayaklandı, sonra osmanlı cihan devleti'ne sığındı. sadrâzam merzifonlu kara mustafa paşa, budin beylerbeyi uzun ibrâhîm paşa'yı, serdar (başkomutan) atayarak, imre tököli'yi orta macaristan'ın başına geçirmekle görevlendirdi. osmanlı cihân devleti, o çağda, askerî gücünün doruğundaydı. sadrâzam, avusturya-macaristan imparatoru dışında, diğer bütün avrupa hükümdarları ile aynı statüde idi. ibrahim paşa, orta macaristan'ın başkenti kaşav'ı alarak, 1682 de tököli imre'yi başa geçirdi.

    bu durum imparator leopold'u telâşa düşürdü, barışı yenilemek için elçi gönderdi. fakat kara mustafa paşa, şöhret harisi olduğundan avusturya'ya karşı açacağı seferle, sadâretini fâzıl ahmed paşa'dan üstün zaferle süslemek istiyordu.498

    pâdişâhı, avusturya ile harbe teşvik ve râzı eden kara mustafa paşa'ya pâdişâh, sancak-ı şerifi vererek onu yanıkkale (raab) yi zaptetmek için serdar tâyin etmişti.499 merzifonî kara mustafa paşa şan ve şöhrete düşkün, haris ve inatçı idi. kendisinin mizacına vâkıf olan reîsü'l-küttûb mustafa efendi onun hırsını tahrîk etmek suretiyle vezîr-i âzamı maceraya sevkediyordu.500 batı kaynaklarını değerlendirdiği anlaşılan s. shaw, kara mustafa paşa'nın, bir yandan da avusturya ile batı'da savaşmakta olan fransa'nın ajanları tarafından, artık viyana'nın alınması zamanının geldiğine ikna edildiğini belirtiyor.501

    27 haziranda (1683) sadrâzam merzifonlu kara mustafa paşa, istoni-belgrad'da dîvân-ı harbi topladı. viyana'yı alıp orada almanya'ya sulh şartlarını dikte edeceğini, yoksa yanıkkale'nin alınmasının almanya'ya has eğdirmeyeceğini ve macar işlerinden el çektirmeyeceğini bildirildi. vezirler şaşırdılar. vezir dâmâd ibrahim paşa, pâdişâh irâdesinin bu yıl yanık ve komaran'ın alınması ve akıncılarla orta avrupa'ya gözdağı verilmesi olduğunu, belki gelecek yıl viyana'ya gidilebileceğini söyledi.502 imre tököli de aynı görüşteydi.503 fakat, kara mustafa paşa, viyana üzerine yürüyüp 14 temmuz 1683 de kuşattı.

    bunu öğrenen pâdişâh "kasdımız yanık ve komaran kaleleri idi; beç (viyana) kalesi dilde yoktu; paşa ne acîb saygısızlık edib bu sevdaya düşmüş. hoş imdi hak teâlâ asan (kolay) getüre; lâkin mukaddem (önceden) bildireydi riza vermezdim" demişti.504 osmanlı ordusu, yolda, 40 000 alman'ı esir etmişti. kırım atlıları, geniş bir alana akınlar yaparak etrafı sindirdiler. avusturya imparatoru, viyana'yı bırakarak prag'a gitmiş, avrupa devletlerinden yardım istiyor, asker toplamağa çalışıyordu.505

    kara mustafa paşa. viyana'ya bu, o zamana kadar görülmemiş büyüklükteki ordu ile hücûm etseydi, şehri alabilirdi, fakat şehrin teslîm olmasını bekledi.506 kuşatmanın uzaması yanlış bir hareketti ve tehlikeliydi, lojistik imkân da düşünülmemişti: "bir kale kuşatması eğer kırk günü geçerse, dışarıdan yardım gelmesi ihtimâli çok kuvvetlidir. kuşatma süresi elli günü geçmişti ve askerler, atlarına ot bulabilmek için 15-20 saatlik mesafeye gitmek zorunda kalıyorlardı. sadrâzam, su ve ot sağlanması işini düşünmeliydi."507 kuşatma başladıktan sonra gelip orduya katılan, osmanlı devletine bağlı erdel kralı apafi mihal de. kara mustafa paşa'nın, "korkmadan kanaatini söyle" demesi üzerine: "sofraya pilâv konsa evvelâ ortasından mı başlanır, yoksa kenarından mı?" diye sordu; vezîr-i âzam "zahir kenarından" diye cevap verince hulâsa olarak şunları söyledi:

    "askerinize, mühimmat ve cephanenize söz yok; cümle hristiyan devletleri bir yere gelse hu cemiyete mâlik olamaz ve mukabelenize (karşınıza) kimse gelemez; lâkin beç sarp kaledir; gelindiği gibi eğlendiritmeyip yürüyüş ve vire ile alınması mümkün olaydı güzel iş idi ve illâ teenniye göre fethi gittikçe güçleşir ve bu kadar insan ve hayvana (yiyecek ve ihtiyaç bakımından) dağlar dayanmaz; ganimet elde edenler kaçarlar; hem kaht u galaya (kıtlık ve pahalılığa) uğrar, hem de buralarda erken gelen kıştan çok sıkıntı çekersiniz; haber aldığımıza göre imparator hristiyan devletlerden yardım istemiştir; benim fikrim bu idi ki yanıkkale'sinin zaptına himmet edip kışı orada geçirip düşman topraklarını vurmuş olsa idiniz imparatoru amana düşürürdünüz, madem ki yanıkkale'sini almadınız, tuna'nın etrafını vurup sonra uyvar üzerinden budin'e gidip kışı orada geçiriniz".508
    polonya kralı jan sobieski kalabalık bir müttefik ordusunun başında viyana'ya yardıma geldi. kara mustafa paşa, 12 eylülde, iki aylık kuşatmayı kısmen kaldırıp savaşa tutuşmak zorunda kaldı. osmanlı ordusu ağır bir yenilgiye uğradı, birçok kayıp verdi. viyana önünde, bütün ağırlıklarını, savaş malzemelerini bırakarak çekildi.509 savaşta ilk bozulan sağ kanadın başında bulunan ibrahim paşa'yı îdam ettiren kara mustafa paşa'nın kendisi de belgrad'da îdâm edildi.5l0 ibrâhîm paşa öldürüleceği sırada: "bu adam beni haksız yere öldürüyor, zayiatı telâfi edecek yine odur; pâdişâhımıza söyleyin, öldürmesin" demişti.iii. mustafa paşa, kırım hânı'nı da azletmişti.

    merzifonlu kara mustafa paşa, çok kabiliyetli, fakat sân ve şöhret düşkünü idi. siyasî bir yöneticiden çok, sert bir asker görüntüsü vermektedir. onu bu yanlış yola sevkeden reîsü'l küttâb mustafa da, edirne'de asıldı.512
    viyana bozgununun sebepleri şöyle sıralanabilir:

    1-sefer, viyana'ya karşı düşünülmemişti, bunun için, ağır kuşatma toplan götürülmemişti.

    2-kara mustafa pasa. reîsü'l küttâbın pohpohlamasına aldanıp bu işe yalnız başına karar vermişti. (fransa'nın da teşvikinden söz ediliyor). pâdişâh, kırım hânı, tököli imre. apafi mihal. uzun ibrahim paşa, bu işin yanlışlığının farkındaydılar. pâdişâh, 'önceden haberim olsaydı râzı olmazdım' demiş, sonra yine de isin kolay olmasını dilemişti. kara mustafa pasa, görüşüne karşı çıkanları şiddetle tekdîr etmiş, savaşta canla başla çalışmalarını önlemişti.

    3-bu kadar kalabalık orduyla gidildikten sonra, bekleyip vakit geçirmek yanlıştı. viyana'nın hücum ile alınması çok kuvvetle muhtemeldi, "viyana surlarında ikişer metre eninde 6 gedik ve bu gedikleri genişletmek için diplerine lâğımlar yerleştirilmiş ve ateşlenmek üzere gördükleri manzara, müttefik hükümdarları dehşete düşürdü."513 viyana hücumla alınsa, askerlerin yağma hakkı vardı; teslim olursa, her şey hazîneye ait olacaktı.

    4-mustafa paşa. çevresindekileri kırmıştı: ibrahim paşa'yı bunaklıkla, apafı mihal'i korkaklıkla suçlamış, kırım hânı murâd gıray'ı kokmuş at eti yemekle aşağılamış, onu, tuna üzerindeki köprüyü tutmağa gönderdikten sonra, köprüyü savunmak için birkaç kez istediği hâlde, kırım hânı'na top göndermemişti.514 kırımlılar hafîf süvari idiler, karşıdan gelenler ağır donanımlı, zırhlı birliklerdi. üstelik, akınlar yapıp çok ganimet almış olan kırım atlıları, bir an önce geri dönmek istiyorlardı. bu durumdaki askerin ne kadar istekle savaşacağı düşünülmemişti. "murad giray, maiyyetini selim giray gibi zapt ve rabttan âcizdi; kuvvetleri üzerinde otoritesi olmadığı görülüyordu."515

    5-etrafa akınlar yapıldığı için pek çok ganîmet ele geçirilmişti, orduya katılmış olan esnaf, malları yükleyip gündüz yola çıkarak ordudan ayrılıp gidiyordu. bu hareket de askerler üzerinde olumsuz etki yapmıştı.

    6-asıl önemlisi de, 1683 yılında, balık baştan kokmada hayli mesafe almıştı. kara mustafa paşa'nın, istanbul'da, saraydaki iki rakibi, bozgun haberini öğrenince, sevinçlerinden mendil çıkarıp oynamışlardı.

    7- yine, çürümüşlüğün çarpıcı tabloları vardı: kuşatma sırasında osmanlı askerleri, kutlu üç aylarda bile, islâm'a uymayan davranışlarda bulunmuşlardı.516

    cihâd prensibi üzerine kurulmuş olan ordu, kuruluş temelini unutmuş, 14. yüzyıldaki avrupa ordularının durumuna düşmüştü.

    kaynaklar:
    --------------------------------------------------------------------------------
    497 biz, katolikliğe, ortodoksluğa mezhep diyorsak da. kendileri, bu inançları 'dîn' olarak kabul ederler.
    498 uzunçarşılı, 111, 1. 436-437.
    499 age., 111,1, 440.
    500 age., 111,1,441.
    501 s. shaw, op.. cit., l, 214.
    502 yılmaz öztuna, age., l, 380. 503 râşid, age. l, 402.
    504 silahdâr. ii. 39; uzunçarşılı. iii.i. 445; yılmaz öztuna. i. 380. 505 netâyic. ii. 82-83.
    506 silâhdâr. ii, 93.
    507 defterdar sarı mehmed paşa. ziibde-yi vakayi'ât. istanbul 1977. s. 223.
    508 uzunçarşılı, age., iii. kısım l, s. 447.
    509 age, iii.i. s. 453
    510 silâhdar, ii. 121; netayic , ii. 84.
    511 uzunçarşılı. iii, 1.459.
    512 uzunçarşılı iii.l, s. 4.58, dipnotu.
    513 yılmaz, öztuna, age.. i, 384.
    514 burada, belirtilmesi gereken birkaç nokta var:
    a) murad giray, "istersem köprüyü geçmelerini önleyebilirdim" diyor ama, o çağda içten çürüme başlamişti, sözünü geçirebileceği çok şüpheliydi, büyük bir ihtimâlle, yüksekten atıyor, yapamayacağı bir şeyi söylüyordu. ayrıca, akında pek çok ganimet elde etmiş atlıları orada tutmak imkânsız denecek kadar zordu.
    b) hân, cingiz'in 18 inci batından torunuydu, o zâmânın anlayışına göre, asildi, kendisine karşı iyi davranılmasını bekliyordu. oysa. kara mustafa paşa, hân'ın, kuşatma konusunda kendi görüşüne uymadığını görünce, onu, her vesîle ile aşağılamağa başlamış, gücendirmişti.
    c) hân'ın, sonunun nerelere varacağını kestiremediği bu hareket kırım halkını bağlamaz : türk hükümeti, cezayir bağımsızlığından az önce, nato'da birlikteyiz diye, cezâyir konusunda b.m. ile fransa yanında oy kullanırken, fransa'nın, propaganda için gönderdiği filmde, esir edilmiş bir cezayirli reis'in bir ankara sinemasında beyaz perdede görünmesiyle, o salondaki herkes reis'i alkışlamıştı, esir eden nato müttefikimiz fransa'yı değil! aynı şekilde, türk hükümeti israil ile anlaşma yaparken, bu anlaşmaların, türk milletinin istek ve duygusunu ne kadar yansıttığı çok söz götürür bir olaydır. demek ki, baştakinin yanlışı, halkın, milletin sorumluluğu değildir. kaldı ki, 1683 yılında, demokrasi olduğu da ileri sürülmüyordu.
    son olarak, kırım'da, kazan, astrahan ve sibir hanlıklarında, hân'ların, asilzadelerin cingiz soyundan ve moğol kavminden, yönetilen halkın ise türk soyundan olduğunu hatırlatalım.
    515 uzunçarşılı,iii. l, s. 451, dipnotu 2.
    516 silâhdâr. age.. ii,91.
85 entry daha
hesabın var mı? giriş yap