8 entry daha
  • oktay akbal "önce ekmekler bozuldu" hikayesinde 40'lar türkiyesi'nin çöküşünü anlatır...on yıllar boyunca ülkece genel refah seviyemiz yükseldiği için basit gıdalarla hayatlarımız arasındaki bağı fazla küçümser olduk. bir egeli olarak benim kıstasım tabii ki domates...12 eylül sonrasını hatırlıyorum, demokrasiye kaldığımız yerden devam edip seçimlerin düzenlenmesinin ardından pastanelerde kutu kola ve cam gazozların yanında içime hazır "tat domates suyu" satılmaya başlamıştı...90'lar gelip çattığında domates suyunun bulunabilirliği yavaş yavaş azalıp en sonunda tamamen bitti.

    iç savaşın sürdüğü bir ülkede- belki de renginden ötürü- insanlara domates suyu satamazsınız.

    2000'lerin başında ab süreci, demokratikleşme yasaları, barış süreci falan derken bu sefer hem tat hem de cappy marka domates suları market buzdolaplarında albenili paketleriyle yerlerini aldı. 2012 sonrası giderek macro centre'lara, kitchenette'lere çekildi, ardından hiç bulunmaz oldu. gezi sonrası dönemde ürünün üretimi durdu. satmıyordu.

    ekmek almaya giden çocukların kafasına gaz fişeği atılan ülkelerde insanların canı domates suyu çekmez.

    şimdilerde o güzelim naneli, karabiberli türlü türlü baharatlı domates sularını geçtim çarşıda pazarda düzgün tarla domatesi bulamıyorsunuz yazın ortasında. kessen tadı yok, yemeğe katsan pelte gibi, ısırsan adeta plastik, bir de bir türlü çürümüyor.

    en kötüsü de bu. çürümemesi. çünkü politikacısına atacak çürük domates bulunmayan ülkelerde iktidarlar el değiştirmez.

    durum o kadar kötü yani.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap