6 entry daha
  • valla son zamanlarda özellikle iki şey dikkatimi çekiyor.

    birincisi her gelen kongre davetinde "akademik teşvik şartlarına uymaktadır" minvalinde bir şeyler yazıyor.

    bu ne demek? örnek olarak kongre yeri yurtdışında olan, neredeyse %99'u türk katılımcı olan kongre "uluslararası" standardına giriyor. hiç birinde spesifik bir konu yok, allah ne verdiyse. iktisattan tut sosyolojiye, her türlü alan aynı anda mevcut. abuk abuk onlarca bildiri sunuluyor. üstüne bir de bunlar kitap olarak da basılabiliyor. kimse tarafından okunmayacak, bilime bir katkısı olmayan bir kitap. yök teşviği veriyor, adam cv'sine yazıyor, ilerisi için puan topluyor. bir de konaklama, gezi turu falan paketleri oluyor. bilim yapan adam oraya bildiri sunmak için gidiyorsa geziye niye ihtiyacı olsun? boş zamanda kendi gider gezer. bildirilerin çoğu da goygoydan ibaret. akademik teşvik ile millet puan peşinde koşarken yayın kalitesinin eskisinden de beter olduğunu düşünüyorum.

    kısa adamın maaşları artırmasıyla artık bir iş bulamayanları çoğu en kötü akademisyen olurum umuduyla yüksek lisansa girmeye çalışıyor. birçok okula yüzlerce başvuru gelebiliyor. akademik sistem, araştırma ve tez yazımı falan hakkında en ufak bilgileri yok çoğunluğun. daha kötüsü öyle bir eğilimi de yok. goygoy şeklinde gidiyor çoğu üniversitede. evet, maaşlar artmadan önce başta en alt kademelerden üste doğru giden çeşitli zorluklar vardı. ama işi seven yapıyordu. tabi ülkede gelir adaletsizliği göz önüne alındığında bu noktada önceleri bu işi yapanların da geçinebilmek için aileden veya bir yerlerden ek geliri olması gerektiği için bazı donanımlı insanlar da şans bulamıyordu, bu da ele alınması gereken bir açı.

    bu yökdil vs. saçmalığına değinmek bile istemiyorum. bu sınav hiç bir anlamda ölçüm yapabilen bir sınav değildir. sonraları ne olduğunu bilmiyorum ama ilk sınavı adam gibi bir liseden mezun olmuş birine verseniz yine iyi puan alırdı. akademide öyle garip hocalar var ki, ingilizce bile doğru düzgün bilmeden geldikleri aşamalara hayret edersiniz. ki şu noktada artık alana göre sadece ingilizce'nin bile yeterli olup olmadığı tartışmaya açık.

    üstteki bahsettiğim durumlar ise yığılmaya yol açıyor. torpil bulabilen, abuk subuk faydasız yayınlar yapıp puan toplayan, normal donanımlı insanlar vs. hepsi bir karşılaştırmanın içine giriyor. en zor durumda olan tabi ki asıl hak edenler. diğerleri de çekişiyor işte kadro için. adamın yurt dışına adam gibi bir yayın yollayıp, düzeltip, literatüre katkı sunup yayınlattığı sürede öbürleri 10 tane faydasız makale çıkartıp daha çok puan ile önüne geçebiliyor.

    aslında bazen düşünüyorum daha kötü olamaz diye ama devlet ve yök her seferinde çıtayı ne yapıp edip daha üste taşımayı başarıyor. şu noktada bu sistem öyle bir anda düzeltilebilecek bir şey de değil, şimdi başlasanız muhtemelen on yıllar geçmesi lazım ülkede bilimin ilerlemesi için. idealist öğrenciler dışında çoğu üniversiteden verilen mezunlar sadece diplomalı işsiz sayısı için bir istatistik olarak kalacak maalesef.

    ki bu, akademinin genel görünümü, derinlere inmenizi hiç ama hiç tavsiye etmiyorum...
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap