9 entry daha
  • meselâ;

    değer atfettiğin, önem verdiğin, hayatına dahil ettiğin, lâkin, yaşattığı tüm olumsuzluklara karşı sebat ederek değişmesini beklediğin kişinin ya da olgunun; bir gün tepeden yuvarlanan çığ gibi büyüyerek mukavemetini koruyamayacak raddede büyüyen -hatta senin bile varlığının farkına o an varabildiğin- sabır taşını çatlatması ve bir anda kendini bu iletişim içinde tutunacak dal bulamaz, tutunamaz, barınamaz, hissetmen, dahilide bunu artık istemiyor olduğunu fark etmendir tahammülfersa.

    kısacası; senin için zamanını feda etmeye değer gördüğün kişilerin/olayların/olguların artık beklenmeye, birlikte yürümeye değer olmadığını/yolunuzun ayrıldığını idrak hâlindir.

    gelgelelim, meselânın meselâsı da olur;

    bellediğin her kelimenin, o kelimeyi kavradığın anla ilintilendirdiğin, algında yarattığı bir imaj vardır. düşündün bir an, normâli bu, düşün. var mıdır? vardır, vardır. var çünkü, biliyorsun. örneğin türkiye dendiğinde, ilkokuldan itibaren öğrendiğin harita değilse zihninde ilk beliren, kabûl ediyorum, yoktur. ama öyle.

    işte bu kelimenin bendeki imajı da, nazlı ılıcak!

    neden, çünkü bu kelimeye ilk kez; okuduğum yazıları hariç tutarsak fonetik şekilde ve vurgulanarak, 15 temmuz 2016'da gerçekleşen o ne idüğü belirsiz, o meş'um olaydan yaklaşık 3 ay kadar evvel yayınlanan bir tv programında, nazlı ılıcak ağzı ile rastladım. demek ki bu kavramı okuyarak belleğime kazıyamamışım, duymam şartmış. bazı kelimeler bunu istiyor bende, seni bilemem.

    da, bu kelimeyi hangi konuda kullanmıştı, onu unutuverdim. ama dün gibi hatırlıyorum.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap