3 entry daha
  • maç içindeki döngüsü şu şekildedir:

    ilk 15 dakika tezahürat; bu başlangıç kısmında ıslıklarla rakibi bozmaktan tribün besteleriyle kendini eğlendirmeye kadar çeşitli tribün şovları yapılır.

    15 dakikada gol gelmezse tiyatro izler gibi sessiz biçimde gol gelene kadar beklenir, telefonlarla oynanmaya başlanır. bu sırada golün geleceği ana kadar yapılan tek şey rakip takımın sert faullerini ıslıkla protesto etmek, kendi takımına penaltı vermesi için hakemi baskı altına almaya çalışmak vs. gibi anlık tepkilerdir. bunun dışında kalan zamanda üzerlerine ölü toprağı atılmış gibi maç izlenir.

    desteklenen ev sahibi takım golü atarsa ilk 15 dakikadaki tribün şovları yeniden başlar. zaten öne geçmiş takım marşlarla, şarkılarla desteklenmeye devam edilir. maçta istenen sonuç alınamazsa tribün taraftarlığı adına görünürde ayırt edici bir özellik olmadan sessizce evlere dağılınır.

    takım gerideyken ya da henüz istediği skoru elde edememişken maça etkisi minimum, skor alınınca maksimum olan, buna rağmen yersizce abartılıp durulan tribünlerdir. dört büyüklerin tribünleri için de, anadolu takımlarının tribünleri için de geçerli bu durum. takımını sadece iyi anında desteklemeye yönelik bir tribün kültürümüz var. güney amerika'da, sırbistan'da, yunanistan'da türk tribünlerinden daha coşkulu onlarca takım çıkar.
hesabın var mı? giriş yap