123 entry daha
  • "bir daha deniz olunamaz, 1968 tekrar edemez, zira eylemlerinin altında yatan ilke, yapısal olarak tekrara müsait değildir! bunlar kopuş ve kuruluş anlarıdır, bir alan açar, meçhul bir mahal verir. bu yüzden eğer deniz olunacaksa, deniz'e sırt çevirmek gerekir!" (menkıbe/mevcut, menkul ve müşterek komünizmde ısrar beyanı) satırlarını yazdıktan tahmini 1 yıl sonra, deniz gibi bir kopuşun benzerini kobani'de savaşma iradesi göstererek 'deniz' olmuştur. bir kopuş olarak resmi adını değiştirir. her kopuşun bir kurucu imkanı yarattığını tarihsel hafızayı simgeleyen paramaz'ı, asli unsurlardan biri olarak kızılbaş'ı, yöntem olarak kürt özgürlük hareketini tercih ederek gösterir. kendisi, almanya doğumlu bir türk, akademili bir entelektüel, sınıfla birleşen bir devrimci, devlet şiddetine maruz kalmış bir isyancı, ütopya inancını sürdüren hayal gücü olarak yeni bir toplumun temsili olan rojava'da yer alarak kopuşunu taçlandırmıştır. (suphi nejat ağırnaslı olarak zaten kendisi bir temsil olarak (mustafa suphi, ethem nejat ve niyazi ağırnaslı) var olmuştur. ancak bu temsil aşınmıştır. adının ve soyadının işaret ettiği 1920 tkp'sini, 1968 hareketini ve 1971 devrimciliğini yazdığı menkıbe ile aşar. ama ona yetmez bu aşma.)

    bugün, 6 mayıs anmalarında deniz olunmalı diyerek devrimci tipinin 'komedi' haline gelmesini savunanlar, nejat ağırnaslı'yı paramaz kızılbaş'a dönüştüren dinamiklerden uzağa savrulmanın bedelini, veli, nuriye, semih'i yalnız bırakmayla, işçi sınıfının devrimci-komünist partisinin yokluğuyla, kadınların yok edilmek istenmesiyle, kürt halkının uğradığı zulme sessiz kalınmasıyla ödemektedir.

    nejat-paramaz anlatıyor halen, ölümünün ardından geçen 3 sene boyunca:

    “eylem, bir eylem alanıyla bir eyleyeni varsaydığı için olgusal olan fiiliyata dönüştürülmelidir. eyleyen, eylenileni öncelemez; eylem, yaratıcı olmak için bir ilkeye sahip olmalıdır. bu ayrışmaktan başka bir şey değildir, eylem ayrışmadır, doğurgandır, doğuştur. dolayısıyla eylemin ifşa edici bir karakteri vardır, hem kişiliği gösterir hem inşa eder. ancak, bu boşlukta cereyan etmez, insanlar bir şeyler üzerinde bir şeyler yapmak için cem olur. toplumsallığın bu aracısına dönük edim, bu nesneleştirme süreci, kelam ve fiiller biçiminde kişiliğin ifşasıdır. ölüme dek cereyan eden eyleyiş süreci bir insanın kim olduğuna dair tanım, müzakere ve değişim sürecidir. “ben kimim?” sorusuna ancak ucu açık hayat hikayesinde cevap aranabilir.” (menkıbe/mevcut, menkul ve müşterek komünizmde ısrar beyanı)
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap