3 entry daha
  • ---- spoiler olabilir ----

    bittikten sonra ağızlarda fena bir jacob's ladder tadı bırakan çok ama çok güzel bir film. tersten işlenmiş bir yakub'un merdiveni hikayesi. her ikisinde de bir oğulun tutulamamış yası var. birinde karakter baba iken öbüründe anne. birinin ölüme giden yolu anlatılırken öbüründe anlatılan şey yaşama giden yol. acılara tutunmak ve hayatı paramparça eden iblisler ikisinde de mevcut.

    daha evvel de belirtildiği gibi izlediğimiz şey aslında ritüel ve sonuçlarından çok, bir annenin oğlunun ölümüyle baş edişi. hikayenin öğeleri de farklı okumalara açık bir şekilde biçimlendirilmiş. acının evreleri (inkar ve izolasyon, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme), toplamda altı ay sürecek bu ayinde vücut buluyor. tutulan ev, aslında tutulan yas ile özdeşleşmiş durumda. bu nedenle ritüeli (acının evreleri) tamamlamadığınız sürece evden (yas) ayrılamıyor, ayrılsanız da gene eve dönüyorsunuz. solomon ise sophia'nın yas süresince içinde bulunduğu ruh halinin ya da büründüğü sağlıksız kişiliğin bir tezahürü gibi duruyor. acıyla baş edebilmek için solomon'dan yardım alan sophia, solomon'un varlığı kendi öz benliğini tehtid etmeye başladığında (küvet sahnesi) solomon'u silkip atıyor ve dolaylı yoldan solomon'un ölümüne sebep oluyor. hikayenin sophia'ya saldıran iblisleri ise annenin tutunduğu anılar ve yaşadığı pişmanlıklar. bu noktada oğlunun sesini taklit eden bir varlığın sürekli sophia'yı ziyaret etmesi farklı bir anlam kazanıyor. sophia'nın alter egosu (solomon) ona 'sesleri dinleme, onlar oğlun değil' dese de iblisler içeri alınmayı ve yüzleşmeyi talep ediyorlar. sophia bu yüzleşmeden (son evre kabullenme) kaçındıkça saldırıların şiddeti artıyor. üzgün olduğunu kabullendiğinde ise yok oluyorlar. hikayenin sonunda koruyucu melekten dilenen şey, yasın evreleri gereğince kabullenmeyi saglayacak bir istek oluyor: bağışlayabilme gücü. böylece acının beş evresi, yani ritüel tamamlanmış oluyor ve sophia yasını yani evi terkedebiliyor. öfkesinin tezahürünü de (talihsiz solomon) bilinçaltına (göl) gömmeyi ihmal etmiyor tabii.

    entryi bir jacob's ladder alıntısı ile bitirmek isterim:
    cehennemde yanan tek şey hayatın peşini bırakmayan parçan, hatıraların, bağlandıkların. yakılanlar sadece bunlar. cezalandırılmıyorsun aslında, sadece ruhunu özgür kılıyorlar. eğer ölmekten korkuyorsan ve yaşama tutunmaya devam ediyorsan, o zaman hayatını paramparça eden iblisler görürsün. ama iç huzuruna kavuşmuşsan, o zaman iblislerin aslında seni dünyadan azat eden melekler olduğunu görürsün. bu yalnızca bakış açısıyla alakalı bir durum. *

    not: bir de o meleğin ne söylediğini hep merak edeceğim sanırım.

    ---- spoiler bitti ----
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap