12 entry daha
  • meşhur emirnamesiyle ortalığı çok karıştırmış imparator.

    emirname'den önce "roma vatandaşlığı", sadece daha önce vatandaş kabul edilmişlerden doğmak veya roma ordusuna 25 yıl hizmet etmek gibi yollarla elde edilebilen, haliyle vatandaş kabul edilmeyen romalılar ve "gayriromalı" barbarlar (dışarlıklılar) için zor ulaşılır bir kavramdı. ifade ettiği ayrıcalıklar, elde edilme zorlukları yüzünden altın değerindeydi.

    sıradan biri (avam da denilebilir), roma vatandaşlığı kazanınca kendisine bir soy ismi seçer, ilave vergisini ödemeye başlar ve vatandaşlık haklarını kendi soy ismini taşıyan varisleri üzerinden ailesi için de kazanmış sayılırdı. yani kişinin taşıdığı isimden onun roma toplumundaki kimlerden gelen neci bir insan olduğunu genel olarak çıkartmak mümkündü.

    caracalla'dan önce, roma isimlendirme geleneği (bazen mahlaslar, ünvanlar ve sıfatlar birbirleri yerine kullanılabilse de) çoğunlukla "ön ad - soy ad - mahlas - ünvan - sıfat" şeklinde varlığını gösterirdi. hemen iki örnekle ifade edeyim:

    gaius julius caesar: julia soyundan, caesar mahlaslı gaius. ünvanı veya sıfatı yok.

    publius cornelius scipio africanus major: cornelia soyundan, scipio mahlaslı, "afrika fatihi" ünvanlı, "yaşça büyük" (demek ki aynı soyda, aynı mahlaslı, aynı ünvanlı bir de yaşça küçüğü var) sıfatlı publius.

    caracalla emirnamesi'yle, imparatorluk toprakları üzerindeki her erkek ve kadın, toplumsal sınıfına bakılmaksızın "roma vatandaşı" kabul edildi (tabi ki daha fazla vergi kazancı için) ve hepsine imparatorun kendi soy ismi olan aurelius, soy adı olarak verildi. böyle olunca önce vatandaşlık kavramının, sonra da o kavramın görkem temsili olan soy isimlerinin ayrıcalığı toplum nezdinde ortadan kalkmaya başladı (orduya vatandaşlık için yazılma güdüsünün kaybedilmesi de bu günlerde başlar ne tesadüf ki).

    hal böyle olunca, isimlendirme geleneğindeki "ön ad" önemini tümden yitirdi çünkü "soy adları", toplumda önceden sahip oldukları piyasa değerine göre kişiye zaten bir tanınırlık katıyordu (mesela "zıpçıktı" bir aurelius'sanız kimse ön isminizi merak etmiyordu ama bir flavius'sanız {geç dönem hükümdar soyu} tüm kapılar size açılırdı, isimler değişse de roma hâlâ aynı roma'ydı). bunun yerine mahlaslarla sıfatlar önem kazanmaya başladı ve bir süre sonra yeni doğan çocuklara neredeyse hiç "ön ad" verilmez oldu, insanlar kendilerini artık önce soy adlarıyla sonra da "önadlaşmış" mahlaslarıyla tanıtıyorlardı. örnek:

    flavius aetius: flavia (hükümdar) soyu'ndan aetius (kartaloğlu). halbuki emirname'den önce bu isim "aetia soyu'ndan flavius" olarak okunurdu. aynı şekilde;

    (bkz: flavius stilicho)
    (bkz: flavius ricimer)
    (bkz: flavius belisarius)

    ön ad verme geleneğini sadece eski adetlerine katıca bağlı eski sülaleler devam ettirdi. buraya da bir örnek:

    gaius flavius valerius aurelius constantinus: flavia (hükümdar) soyundan, valerius (şerefli) ve aurelius (sarışın) sıfatlarına sahip, constantinus (constant'ı vefakâr diye okursak "vefakâroğlu") mahlaslı gaius. ön isimli nadir bir geç imparatorluk örneği. bu künyenin sahibi, imparator olduktan sonra başarılarıyla ünvanının sonuna "magnus" sıfatını da kazanarak "constantinus magnus", yani bugün bildiğimiz şekliyle "büyük konstantin" olarak anılmaya başlandı.

    haliyle devlet için "sıradan vatandaşlara" soylarında onları ayıran bir mahlas veya sıfat kazandırmak daha önemli hale gelmişti. mesela gündelik hayatın basit bir insanı olan proximo'nun vergi tahrir defterindeki resmi künyesi, devletin onu açık şekilde tanıyabilmesi için "aurelius proximo castinianus rufus minor" yani "aurelius'lardan, castinus evlatlığı, kızılsaçlı, yaşça küçük proximo" olmak zorundaydı. gerileme ve çöküş dönemi isimleri hep bu minvalde uzadıkça uzayan şatafatlı isimlerden oluşuyordu (gaius flavius valerius aurelius constantinus magnus).

    daha fazla para için değişen kimlikler, uzayıp anlamsızlaşan isimler, roma'nın toplumsal gücünü aldığı vatandaşlık kazanımının itibarsızlaşması, orduya yazılma sayılarının azalması ve askeri acziyetin başlangıcı; caracalla'nın emirnamesiyle kendisinden sonrakilere bıraktığı acı mirası olmuştu.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap