75 entry daha
  • dün zorlu psm'de movies in concert serisi kapsamında bir orkestra eşliğinde izlediğimiz film.

    beklediğim kadar dolu değildi salon ancak gelen kitle belki türkiye'de başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz bir harry potter hayranı kitlesiydi. kiminin cübbesi, kiminin çeşitli binaların rengindeki atkıları, kimininse asası vardı. çoğunluk değildi bu bahsettiklerim ama dediğim gibi türkiye'de bir arada göremeyeceğiniz kadar çoktular.

    sahnedeki büyük orkestranın şefi film başlamadan önce öğrendiği birkaç türkçe cümleyi söyledi, ardından sırayla bina adlarını okudu ve kendini o binalarla özdeşleştiren insanlar alkışladılar (en çok alkışı doğal olarak gryffindor, en azını hufflepuff aldı). ardından insanlara en sevdikleri karakteri bağırmalarını söyledi, sonuç severus snape oldu.

    filmin başlamasıyla beraber orkestra da filmin soundtrack'lerini eş zamanlı çalmaya başladı. john williams'ın büyülü bestelerini dinlemek bir yana, parçaların her bir üflemelisini, yaylısını, vurmalısını ayrı ayrı görebilmek muhteşemdi. öte yandan orkestra o kadar birebir çalıyordu ki filme kendinizi kaptırdığınız zaman müziğin canlı olduğunu unutabiliyordunuz.

    gecenin büyüleyici bir yanı daha on altı yıl aradan sonra harry potter evreniyle sizi ilk kez tanıştıran çocukluğunuzun filmini yeniden beyazperdede izleyebilmekti ve de bu kez yine sizin yaşınızda insanlarla beraber. hedwig's theme'i duyunca yaşanan büyülenme, hogwarts'ın ilk görüldüğü sahnede hissedilen heyecan, noel günü ron'un harry'e hediyesi olduğunu söylediği anki mutluluk ve hogwarts'ın terk edildiği kısımda harry'nin "eve dönmüyorum" demesiyle hissedilen burukluk hala ilk günkü gibiydi.

    film ve konser bittikten sonra da istanbul'un metrolarında hogwarts atkılı, elinde asalı insanlarla yürümek şüphesiz as yaşanır bir deneyimdi, öyle ki kendinizi gayrettepe metrosunda değil de muggle'ların arasında büyücülerin dolaştığı king's cross istasyonunda sanabilirdiniz.
67 entry daha
hesabın var mı? giriş yap