2 entry daha
  • bu son sergi gununde gitmeyi aklindan gecirip de arada kalanlara gitmelerini tavsiye edecegim cagdas sanatlar sergisidir.

    her bir eserigezerken uzun uzun baktim, dunyalarina girmeye calistim kendimce cok da guzel anlamlar cikardim ama ustteki yazar arkadasin da dedigi gibi katalogla karsilastirinca cok uzak dustugumu anladim. lakin bir nesne uzerinden farkli dusunce boyutlarina gecmeyi ve uzunca bir suredir yapmayi unuttugum anlamaya calisma eylemini gerceklestirmeme firsat verdigi icin sanatciyla farkli kapilara ciksam da cok mutlu ayrildim koskten. kosk demisken sanat sergisi ile hic alakaniz yoksa bile sadece kosku gormeye bile gidebilirsiniz. kendi basina donemin mimari ozelliklerini yansitan ve gunumuze korunarak gelmis olan nadide bir eser.

    beni en cok etkileyen 14 ve 15 numarali eserler olan birinci katin hemen girisindeki otoportre ve erkek nu model oldu. ben ilk bakista adem ile havvanin tasvir edildigi izlenimine varsamda sonrasinda cok farkli yerlere gittim. yuzu kan ve morluk icinde olan otoportrede annelerimiz kusagi siddet goren, buyuk problemler ceken kadinlari goruruken tam karsisindaki nu erkek modelde o gordugu siddet dogrultusunda refleks olarak tam aksi karakterde buyuttukleri feminen erkek evlatlarini gordum. belki de katalogda da “birbirlerinin onunde dururken sanki zamana karsi sessiz bir dayanisma icindedir ya da belki de anlatilamaz bir seyi paylasmaktadir” ifadeleriyle kuratorler de bu ana ogul iliskisini yansitmislardir kim bilir.

    binaenaleyh omer koc ve bu eserleri ortaya cikaran sanatcilar arasindaki sicak bagi hissettikce sunu anladim ki; sanat, sadece belirli bir kesimin iletisimine yarayan nadide bir dil iken bizim gibi sesini sadece uzaklardan isitebilen kimseler icin ilgi cekici bir sehir efsanesi.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap