• bugüne kadar parça parça yazılmış ama bir türlü bir bütün halinde dile getirilmemiş bayağı sıkı bağlantılardır. balyoz'a kadar hiyerarşik olarak sürdüğü, fetöcülerin kemalist ergenekoncuların altında çalıştığına dair emareler görülmektedir.

    kronolojik gidecek olursak; mahmut övür'ün 19 ocak 2014 tarihli "gülen'in koç sevgisi" başlıklı yazısındaki ilgili kısma gitmemiz gerekiyor, burada halen en büyük kemalist kapital gruplardan birisi olan koç grubu'nun fetullah gülen ile ilk temasının taa 1970'lerde gerçekleştiğini görüyoruz.

    --- alıntı ---

    önceki gün yazdığım "cemaatin derin tarihi" yazısı üzerine gelen bir mailde şöyle deniyordu: "bugünkü yazınızın konusunun daha öncesi var, fuat doğu'ya kadar uzanmanız gerekir."

    biraz araştırıp uzanmaya çalıştım... fuat doğu, 70'lerde mit müsteşarlığı yapan bir isim. harp okulu mezunu, 1954 yılında kurmay yarbay olarak o dönemin istihbarat teşkilatı mah emrine girmiş... nazi istihbarat şefi olan ve savaştan sonra müttefiklerin safına geçerek soğuk savaş'ta komünizme karşı istihbarat faaliyetlerinin merkezinde görev yapan reinhard gehlen'in öğrencilerinden... 1966 yılında mit'in başına geçti.

    wikipedia bu kadarını söylüyor asıl ilginç olanı bundan sonra... peki, fuat doğu'nun benim yazımda yer alan fethullah gülen'le ne ilgisi olabilir?

    68 kuşağı iyi bilir, o yıllarda adı sık duyulan türkiye komünizmle mücadele derneği vardı. fethullah gülen'in de bu derneğin erzurum'daki kurucularından olduğu biliniyor. fuat doğu'yla bu nedenle bir ilişki olabilir.

    şimdi de bu isimlerin başta söylediğim koç ailesiyle ilişkisine gelelim.

    biraz araştırınca bugüne de ışık tutacak ilginç bir iddiayla karılaştım. o yıllarda milletvekilliği de yapmış işadamı aydın bolak bir toplantı organize eder. mekan da vehbi koç'un evi... eve gelenler arasında ise mit müsteşarı fuat doğu, yaşar tunagür ve fethullah gülen var.

    ne konuşulduğunu elbette bilmiyoruz ama şunu merak ediyorum; fethullah gülen, vehbi koç'un evinde düzenlenen o toplantıya katıldı mı? koç ailesiyle tanışması o tarihe mi dayanıyor?"

    --- alıntı ---

    yine mahmut övür'ün 17 haziran 2016 tarihli "gülen mi cıa’yı buldu cıa mı gülen’i!.." başlıklı yazısına geçiş yapıyoruz, buradan alıntı yapacağım kısımda ise resmi kayıtlara geçen ifadelerde 70'li yıllarda fetö'nün ergenekon'un bir alt birimi olarak çalıştığını görmekteyiz:

    --- alıntı ---

    fethullah gülen'in hem derin yapılarla hem de istihbarat örgütleriyle ilişkisi hiç de öyle gizli saklı değil. geçmişi de hayli gerilere uzanıyor.
    bu konuda geçmişte yazdığım iki yazıda da yeterince ipucu var. ilki 16 ocak 2014'teki "cemaatin derin tarihi" başlıklı yazı: "tuncay güney'in ifadesini alan polis memuru ahmet ihtiyaroğlu anlatıyor:

    "güney'in fethullah gülen konusundaki sorulara çekimser cevap verdiğini, tedirgin olup terlediğini gördüm. bu durumdan şüphelendim. ben de gülen oluşumunu irdeledikçe irdeledim. bunun üzerine gülen yapılanmasının 70'li yıllarda ergenekon oluşumunun bir alt yapılanması olduğunu, ergenekon'a bağlı hareket ettiğini ve onu geçtiğini söyledi."

    --- alıntı ---

    yine aynı yazıda bülent ecevit'in bu yapılardan haberdar olduğunu ve bu yapıların parasının abd tarafından ödendiği bilgisi de geçiyor:

    --- alıntı ---

    o yıllarda cıa ile mit'in iç içe çalıştığı da sır değil. bırakın mit'i özel harp dairesi'nin bütçesi bile abd tarafından karşılanıyor. bu gerçeği 1974'teki kıbrıs çıkartmasından sonra dönemin başbakanı bülent ecevit'in açıklamalarından öğrendik. 60 darbesinden sonra türkiye'ye kötü tohumlar ekildi, bugün karşılaştığımız belalar o kötü tohumların ürünü.

    --- alıntı ---

    - fethullah gülen'in yine kemalist darbeci kenan evren'e yaptığı büyük güzellemeler ve yazdığı mektup da bilinen bağlantılardan birisini oluşturuyor.

    "ve, işte şimdi, binbir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tuluû saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, hızır gibi imdadımıza yetişen mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz."

    uğur dündar ve tuncay özkan gibi kemalist kesimin bayrak isimleri de "28 şubat bir fetö darbesidir" derlerken o süreçte elbette fethullah gülen ile birlikte kemalist darbeye destek vermekten hiç çekinmemişlerdi.

    daha da tuhaf olan kemalistlerin efsane lideri bülent ecevit'in fethullah gülen aşkını dile getirmesiydi. özellikle ecevit'in "fethullah gülen laiklikle ters düşmemeye özen göstermişti" sözü aslında bu bağlantılara dair çok fazla şey söylüyor bile.

    ama tüm bunlar bir kenara 28 şubat'ta dindar insanlar avlanırken, başörtülüler yerlerde sürüklenip üniversitelere alınmazken, insanlar namaz kılıyor diye ordudan ve resmi kurumlardan atılıyorken, kısacası bütün dindarlar olmadık zulümlerle sindiriliyorken fetullah gülen'in öğrencilerinin kemalist genelkurmay başkanı ismail hakkı karadayı tarafından makamında ağırlanması sanırım kemalistlerle gülenciler arasındaki bağlarak çok daha klasik ve aşikar bir örnekti. bu görüşmenin aracılığını yapan ise dönemin anayasa mahkemesi başkanı şimdilerin sözcü gazetesi yazarı yekta güngör özden'den başkası değildi.

    "28 şubat 1000 yıl sürecek" diyen kemalist genelkurmay başkanı hüseyin kıvrıkoğlu ise daha sonraları fetö liderinin dedesinin namına heykeller diktirmişti.

    fetullah gülen ise kemalist darbecilerle kurduğu bu bağlantıların gereğini yerine getirmiş ve necmettin erbakan/refah partisi'ne yönelik meşhur "beceremediniz artık bırakın" demeçini dönemin ordu destekçisi kemalist gazetesi olan hürriyet gazetesi'ne ve ona bağlı yayın organlarına vermişti.

    işin garip tarafı fetö yapılanmasının üst kademelerinde yıllarca üst kademelerde görev yaptıktan sonra 2007'de bu yapılanmadan ayrıldığını söyleyen latif erdoğan'ın şeytanın gülen yüzü isimli kitabındaki iddiasına göre fetullah gülen 2002 genel seçimlerinde kemalist darbeciler tarafından kurdurulan demokratik toplum partisi'ni desteklemiş fakat sandıktan akp iktidar çıkınca bütün bağlılarını bu harekete sızmakla görevlendirmişti.

    yazının buraya kadarki kısmında alıntıladığımız kısımlara bakıldığında kemalistlerin aslında fethullah gülen ve hareketiyle pek de bir sıkıntıları olmadığını, hatta hemen hemen 2002'li yılların başına kadar kemalistlerin arzuladığı yönde bağlantılı mı yoksa bağlantısız olarak mı olduğunu bilmediğimiz bir şekilde fethullah gülen'in de eylemlerini aynı doğrultuda şekillendirdiğini görüyoruz. özellikle ikinci alıntıdaki "ergenekon hiyerarşik olarak fetö'nün üzerindeydi, fetö ergenekon'a çalışıyordu" ifadesi çok dikkate alınmalı.

    2006-2007 yılında ergenekon olarak adlandırılan bir yapıya karşı gülencilerin bir yargı operasyonu başlatmasıyla bir kısmı gerçek olan darbe planlarıyla ama daha sonradan eklenen büyük bir çoğunluğu sahte ve üretilmiş delillerle fetö muhtemelen kendinden hiyerarşik olarak üstte olan bu yapıyı tasfiye etmeye ve yerine geçmeye çalışmış olmalı, söz konusu kronolojiyi birleştirdiğimizde açıkçası buradan farklı bir çıkarım yapmamız çok çok zorlama olacaktır. kemalistlerin fetullah gülen'e ve yapısına karşı en güçlü itirazlarının da bu dönemde başlaması, ve operasyon genişledikçe tonunun yükselmesi de aslında bu anlamda çok ilginç.

    son olarak medyanın tanıyıp tanıyacağı en kemalist yazarlardan birisi olan emin çölaşan'ın sözcü gazetesi'nde tam da 29 ekim 2015'te, 15 temmuz darbe girişimine bir yıldan az bir süre kala yazdığı yazıya bakalım.

    başlık: "şimdi cemaati savunma zamanı"

    “burada açıkça söylüyorum... fethullah ekibinin, başka bir deyişle cemaatin, terörle ilgisi olduğuna hiçbir zaman inanmadım. şimdi piyasaya adına fetö dedikleri en son terör örgütünü sürdüler (fethullahçı terör örgütü). cemaati yok etmek amacıyla, durduk yerde, aslı astarı olmayan yeni bir dandik örgüt yarattılar. hiç kimse bu sözde terör örgütünün hangi silahlı eylemi gerçekleştirdiğini bilmiyor! taktik çok ilginç! hükümete karşı olanları terör örgütü ilan edeceksin!”

    sanırım artık sözlükte sağda solda "biz her zaman fetö'ye karşıydık" falan filan diye suratımıza baka baka yalan söyleyen kemalistler biraz olsun böyle büyük laflar etmeye utanıp sıkılacaklardır diye umuyorum. hoş, kemalistler ne zaman omurgalı duruş sergilemişler ki?

    ayrıca: (bkz: iktidarı kemalist askerlerin belirlediği yıllar)

    ek: ayrı bir başlıkta irdelemek gerekir fakat, 15 temmuz darbe girişimi'ne liderlik eden generallerin 1980-1994 yılları arasında; yani kemalistlerin orduda en etkili ve en etkin oldukları dönemde girdiklerini yıldıray oğur ve sedat ergin'in 15 temmuz darbesi ile ilgili yazı dizilerinden gözleriniz faltaşı gibi açılacak bir şekilde okuyabilirsiniz.
133 entry daha
hesabın var mı? giriş yap