2 entry daha
  • "yeter bu çile bana yeter
    beter cümleleri yazanın adı yener".

    sözleriyle ilk defa duymuştum kendisini. açıkcası o dönemlerde ard arda çıkan arabesk rap'lerden bir farkı yok gibi görünüyordu. sözler ve altyapı çok itici gelmesine rağmen tekrar tekrar dinlemiştim bunu.
    yıllar yıllar sonra yener çevik adı tekrar zikredilmeye başladığında önce hasta işi
    ile karşılaştım. farklı bir tat bıraktı, elinde bastonuyla, annemin evinde kalan koltuklardan birinde oturan bir adam... video klipte evinde, işyerindeki eşyalarla yener'e giden insanlar... şarkının sonlarına doğru hafif bir kopuş... neyse yorum yok.

    sonra "son pes tonlarında dövme kollarında" ve "tecavüzcü bütün piçler asılsın" gibi dikkat çekici sözlerle bezenmiş parçanın adı yok'u dinledim. dikkatimi ilk çeken şeylerden birisi kabak kemanenin saksafon sesine bu denli nasıl miks edildiğiydi? sözlerdeki sertlik arabeskten sıyrılmış, sertleşmiş ama verse armonilerdeki arabesk gırtlaklar üzmüştü yine. "dmc" beklentisi yaratmıştı belki de bilemiyorum... arabesk dinlemeyen birisi değilim, sadece rap arabesk birlikteliğine akıl yoramıyorum... boşver.

    son olarak donar çalışması, içimde yıllar süren bir "yener" tartışmasını bitirmeme yardımcı oldu.
    evet, bu adam kültürel bir yansıma, kültürel bir miksaj. yener çevik'i şu yada bu diye sınıflandırmaya gerek yok. çünkü sokakta ne görüyorsak bu parçalarda da karşımıza o çıkıyor. eski bir mahallenin abisi ne ise türk rap müziği için "yener" o'dur artık benim için... tanımlaması uzun sürdü ama gerçekten güzel bir his bıraktı, sonraki çalışmalarını merak içinde bekliyor olucam. mesleki bir görüş olarak da, mümkünse klip videolarındaki prodüksiyonların artık sabit kalması. (lütfen)

    not: kendime göre, yüzeysel ve populist bir tanımlama yaptım çok da eşelemeyin...
99 entry daha
hesabın var mı? giriş yap