478 entry daha
  • fransız konsolosluğunda ne ağacı olduğunu bilemediğim ağacın içinden gece 2de gelen kuş sesleri, bir yanında gramofon, bir yanında vazo, bir yanında kristal avize olan mavi eskici tablası, eskicinin yüzünün, tablasında taşıdıklarının tüm pırıltısına inat solukluğu, vapurla kanlıca 'dan karşı kıyıya geçen, sizden ve kahvaltınızdan köprüye doğru uzaklaşırken izlediğiniz baloncu-balonlar-, öylece ilerlemesi göğe yükselen uçan balonların boğaz sularında bir vapur kenarından, kafka 'da sütlü kahve eşliğinde sohbet etmek yan masadakilerle doğallıkla, "mail yazabilen eleman aranıyor" ilanı bir telefon direğinde, film festivali galasında dizi oyuncularından tvde zap yapıyormuş hissine kapılmak, bebek arabasındaki çocuğun şapkasının ve arabayı iten annesinin hırkasının aynı yünden oluşu, büyük bayram sokağında gece yarısı travestilerden laf yemek ve arabaların üzerindeki boş çay bardakları, beyoğlundaki laleler, kucağınızda uyuyakalan kediyi uyandırmamanızdan kaynaklanan ağrısı omzunuzun, gece yarısı çok tepelerden kadeh kaldırılan kız kulesine gülümsemek, caz çalan bir dolmuş taksiyle gelmek eve, istiklalde godfather melodisini ağzıyla, kuş sesi çıkaran zımbırtıyla çalan ve hep aynı köşede duran adam, her gün yanına gidilecek bir başka dostun varlığı fikri, kavuşmak için aceleyle giyinip yola koyulmak...
    "laf bunlar sırf edebiyat" demişti yazdıklarıma bir eski sevgili, istanbul: edebiyat ...
12352 entry daha
hesabın var mı? giriş yap