149 entry daha
  • yarım silindir biçiminde, bir çadır beziyle örtülü, içi kadın ve çocuklar ile beraber birtakım eşya ve malzeme dolu, kişimi tek kimisi çift atla çekilen arabalar, birbiri ardınca iki yanı yüksek tepelerle çevrili bir vadide ilerliyor...

    ansızın tepelerin üstünde yüzleri boyalı, ellerinde ok ile yay veyahut mızraklarıyla, çıplak atlara binmiş vahşi yerliler beliriyor. çığlık çığlığa kafileye doğru at sürmeye başlıyorlar.

    kafile öncüsü hemen buyruklar yağdırıyor; arabaları çember biçiminde tertip etmeye girişiyorlar. bu işi çok kısa bir müddet içinde bitiriyorlar zira alışmışlar artık böyle yapmaya.

    çok geçmeden ne olduğu anlaşılamayan savaş çığlıkları atan kızılderililer kafilenin üzerine ok yağdırmaya başlıyor. kafilenin erkekleri, tek atılımlık tüfekleriyle karşılık veriyor. vahşi kızılderililerden kimisini at üstünde yere indirmeyi muvaffak oluyor. ancak aynı zamanda omzuna veyahut kafasına ok yiyenler de olmuyor değil.

    korkunç bir gürültü…

    kızıl ciltlilerin sayısı kafiledekilerden çok fazla; üstelik çok da çevikler. nitekim kayıplarının da çok olmasına rağmen, kafilesi darmadağın erip ele geçirmeyi muvaffak oluyorlar.

    vahşi kızılderililerden biri, baltasıyla öldürdüğü “suçsuz” beyaz adamın kafa cildini yüzmeye çalışırken, ansızın “kahraman” süvarilerin boru sesi duyuluyor. kızılderililer panik içinde, kimisi yayan kimisi at üstünde kimisi ata ikili binmiş olarak tepelerine doğru kaçışırken salonda bir alkış tufanıdır kopuyor.

    yıllarca hollywood yapımı kızılderili filmlerinde bu tür sahneleri izledik. yeri geldi, o kadar heyecanlandık ki biz de salondakilerin alkışına katıldık.

    bu bağlamdaki gerçekleri öğrenmemiz için aradan uzun yıllar geçmesi ve iyice bilgilenmemiz gerekiyordu. masum beyaz adam ne yapmaya gitmişti oraya, o vahşilerin arasına ve masum beyaz adamlara neden saldırıyordu bu kızılderili vahşiler, kafa cildi yüzücüleri?

    amerikalılar bizim bu suallerimizin doğru cevaplarını ellerlinden geldiğince bizden gizliyordu. soluk yüzlü beyaz adamı da vahşi kızılderilileri de bize kendilerinin işine geldiği gibi tanıtıyordu ve biz de tüm bunların harbiden de öyle olduğunu sanıyorduk.

    insanın kendisine belletilen, beynini yıkayan birtakım yanlış bilgilerden ve buna bağlı olarak oluşan ön yargılardan kurtulması öyle pek kolay olmuyor.

    ancak bu meselenin cevabını burada birkaç tümce ile vermek de imkanlı değil… bunun için, şu hollywood filmlerine tema olan türden olaylara gelmeden, bu işin eski tarihçesinden başlamamız gerekiyor. öyle ki, neyin ne olduğunu ve niye öyle olduğunu anlayalım ve o kadarla da kalmayarak sonrasını da ibretle görelim.

    bu yazı dizisine yaptığım bu girişten sonra, izleyecek olan yazımda önce kuzey amerika’daki kızılderililerdin tarihsel orijini konusuna değinecek, sonra da bilmemiz şart olan, en azından bilmemizde faydalı olan lakin amerikalıların anlatmaktan ve bilinmesinden olasıya kaçındığı hem de ellerinden geldiğince saptırmaya çalıştıkları tarihsel gerçekleri özetlemeye girişeceğim.
90 entry daha
hesabın var mı? giriş yap