6 entry daha
  • meslekte hatırı sayılır olmasa da 15 yıla yakın bir avukatlık geçmişimle yazmayı bu başlıktan sonra vicdanıma borç bildim.

    evvela belirtmek isterim ki;
    avukatlığın mahareti ayrıntılarda gizlidir. daha davanızı açarken bir çok şeyi kurgulamanız ve birden fazla olasılığı göz önünde bulundurmanız gerekir.

    özellikle stajyerlik döneminde olan arkadaşların, süslü plazalardan ziyade kendisine bu dönemde bir usta edinmesi çok önemlidir. zira, ancak ve ancak bu usta size, hakkı, adaleti, savunmayı, müvekkili, müvekkille olan ilişkileri, samimiyetin ayarını, meslektaşın ne olduğunu, aslolanın bu meslekte dürüst ve güvenilir insan olarak anılmak olduğunu öğretir.

    ancak bu usta size, hayatta, aslında düşlediğiniz şeylere çarçabuk sahip olmanın bir anlam ifade etmediğini, vicdani rahatlığın, en lüks arabadan ya da debdebeli , facebook sponsorlu yurt dışı gezilerinizden çok daha huzur veren bir şey olduğunu öğretir.

    bu usta size, mahkeme kalemlerinde; "ooo ..... bey/hanım hoş geldiniz nasılsınız"'ın ne kadar keyif verici bir ahval olduğunu anlatır.
    oysa size camlı ve yüksek katlı, içinde tütün sarılmayan, ruhsuz yapıların albenisi anlatıldı. yalan söylediler size, bu meslek, ancak ve ancak kendi-kendinizle kaldığınız zamanlarda yaşadığınız vicdani rahatlıkla yapılabilir.

    bu dava, ancak ayşe teyzenin " sağolun avukat bey/hanım ile" moris'in " yaşşa be avukatim'i ile " yapılır.

    o fabrikalarda kaybolmayın, bir kerecik olsun kazandığınız davada müvekkilinizin yüzünü görme şansınız olsun. bir kez olsun, devraldığınız dosyaları değil inşa ettiğiniz ve sonuçlandırdığınız dosyaların keyfiyetini yaşayın.

    mesala, yargıtayda emsal olmak ne demek bilir misiniz? ne kadar keyf verir insana.

    mesala , meslektaşınız geç kaldığında dosyaya düşürmek yerine onu beklemek hatta haber vermek. sonuçta iki bardak çay içip, sağolun meslektaşım demesi, ne demek bilir misiniz?
    büro değil arkadaşlar, üstadınızı seçin, ustanız seçin.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap