6 entry daha
  • hazır orson welles türkçesi twitter'da önüme düşmüş, bari açıp izleyeyim dedim. bir saatlik bir filmmiş. ilk şaşkınlığım buna oldu. ikincisi türkiye'nin ortadoğu ülkesi ya da osmanlı gibi gösterilmemesi. bilindiği üzere pek çok filmde, hatta ridley scott'ın body of lies'ında bile türkiye'de geçen sahnelerde hep fesli adamlar gösterilirdi. halbuki bu film ülkeyi o şekilde göstermeyerek realist olan az sayıdaki filmden oluyor. amma ve lakin, -yukarıda da belirtildiği gibi- "iyi akşamlar efendim" "akşamlar efendim"e dönüşmeden edemiyor. filmdeki türkçe dayak yemiş adeta. orson welles türkçe konuşmaya çalışırken dili öldürüyor. gene de welles'in türkçe çabası sevindirici, her ne kadar berbat bir türkçe olsa da (adam aksansız ingilizce konuşmuş, bari aksan kassaydın welles). işte bu tarafları, yani welles'in türkçesi ya da türkiye'ye olumlu yaklaşım şaşırtıyor ama bunun dışında bir özelliği daha yok. sıradan bir gerilim filmi. amerikalı bir mühendis var, bu mühendis kendisini öldürmeye çalışan kiralık katilden kurtulmaya çalışıyor. konusu bu. gayet vasat bir film ama izlenir, sıkmaz.

    senaryoyu başrolü üstlenen joseph cotten kaleme almış, cotten'ın adını senaristler arasında görünce şaşırdım. zaten filmi de welles'in yönettiği söyleniyor. bir ara bu mevzu welles'e sorulmuş, "ben yönetmedim filmi. norman foster yönetti," demiş. sorunlu bir prodüksiyonu olmuş, zamanında eleştirmenler de beğenmemişler filmi. bu arada yukarıda belirtildiği gibi istanbul'dan trabzon'a hemen varılması, trabzon'dan batum'a bir türlü ulaşılamaması ve 2. dünya savaşı'nda türkiye'nin akıllıca bir şekilde savaşa girmemesinin eleştirilmesi de dikkatleri çeken tarafları oluyor. son olarak... welles'in fazla sahnesi yok. birkaç sahnede görünüyor sadece.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap