• şişiş

    çok huysuzum bilirsin, bilmelisin, bil… seninle bir dakika umutlandırıyor beni, sensiz her dakika canım, usandırıyor beni... dişlerim çürüdü döküldü geçen. sonbahardandır dedim, umursamadım. ömrümün sonbaharı yani kastettiğim, hani imgeden anlamazsın diye belki yazayım. sen de ne de olsa yaz aylarının sonundasın... ekmek yok, kuru soğan bile yok. yiğit muhtaç olmuş, kredi verecek banka dahi yok. ama böyle olmaz ki gülüm, gök bedava, yer bedava, hava beleş, kuş cıvıltılarına dahil değil mesela kdv (katma! değmez, varyemez)... bilen, bilendikçe eğ başını. ne kadar tehlikeliysen, o kadar yasadışısın. tutuklarlar maazallah, estağfurullah, elhamdülillah... dün ölenler, yarın doğanları tanımadı, oysa karşılaşmış olmalılar, onlar giderken bunlar geliyordu. biz saklanmış ağacın arkasına, saklanmış ağacı arıyorduk. kim sakladıysa onu affet ya saklayanların resulü. anladın mı kelime oyununu müzeyyen? (geçen gittiğimiz müze var ya, hani tabiatın biyografisini sunan, onu da yıkmışlar işte. kim bu müze yiyen anlamıyorum?)… oyun içinde oyun oldu yine, okeye dönerken şahımı yediler, mars oldum gülüm. plüton da olabilir… dediklerim komik mi geliyor bilmiyorum, ama bunlar birer ağıt müzeyyen. çaktırma, telefonlarımızı dinliyor gizsiz ajanlar. hadi beni salda uyuyayım. sana son şifreli mesajım hiç unutamadığım bir çocukluk travmam olsun; bir keresinde balonu o kadar çok şişirdim ki, ben patladım. o günden beri gaz kaçırıyorum. (şifre;1234)
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap