robinson crusoe
-
realist bir roman ornegidir. gozu parada pulda malda mulkte kapitalist bi birey olarak dustugu adada da bu tutumuna devam ederek cuma ile egosantrik bi iliski kuran robinson cumaya adini sormaya ya da onu anlamaya zahmet etmeden ona cuma ismini verir. kendi ismini de master olarak ogretir cocuga. ingilizceyi iletisim maksatli diil kendi kurallarina itaat etmesi amaciyla ogretir. nitekim her ne kadar baslarda yalnizliktan-iletisimsizlikten yakinsa da daha sonra gorulur ki aslinda bu izolasyonu pek sevmistir.
ayni zamanda sig bir sahsiyettir de bu robinson. evlendigini ve karisinin öldügünü birlikte ifade ettigi o donuk-kayitsiz tek cumle, babasina itaatsizligin kendisinde vicdan azabindan cok gunah isledim galba cehenneme gidicem endisesi yaratmasi "gayet zalimce bu" seklinde yorumlansa da zamanla imana gelir.
cuma karakteri de ingiliz romaninda gercekci bir birey olarak sunulmus beyaz olmayan ilk karakterdir. bu sebeple de kole deyip gectigimiz o cumanin edebiyattaki kulturel ve edebi degeri feci onem tasimaktadir.
kapitalizm ve somurgecilik kavramlari uzerine kurulmus bu romanda robinson donuk, sig bir avrupali olarak cumaya hristiyanlikla ilgili ogretilerden ve bikac kiyafetten baska bisey veremezken cuma robinsona avrupalinin o donemde kalbinde olmayan seyi; sicakligi, sevgiyi, bagliligi, sadakati asilamistir "beni teketmendense oldurmeni tercih ederim" diyerek.
tabi tum bu bilimsel gercekler robinsonu sevmemize engel midir? elbette hayir. onu sevmeye basladigimiz yillarda somurgecilikmis, soluk benizmis aklimiz ermezdi tabi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap