100 entry daha
  • son yüzyılda arka arkaya patlayan iki dünya savaşı ve sayısız kıtlıktan ötürü oradan oraya göç eden ailemin bireylerinin hepsi ayrı ayrı ülkelerde doğdular. benim bir çocuğum olur da türkiye'de doğmazsa beşinci kuşağa devreceğiz. bu geçişler esnasında dedemler 10 yıl kadar hindistan'da kalmışlar. annem orada doğmuş. ananem ve dedem ise hint kültürünü çok sevmiş. bugün hala ananemin tarifiyle evde körili bir şeyler pişirilir ve çapati ile götürürüz. türk mantısının yanında mangolu achaar yeriz vs.

    evdekilerin bu hint kültürü sevdası yüzünden çocukluğum bollywood filmleri izlemekle geçti. özellikle dedem için öyle bir tutkuydu ki güney asya civarında yaşayan kimi tanıyorsa kaset sipariş ederdi. türkçe bir tane türkü bilmeyen ananem çamaşır asarken bu filmlerden öğrendiği şarkıları mırıldanırdı. o yüzden bende derin izler bırakmıştır bollywood.

    eskiden yeniye doğru filmleri izlerken en çok dikkatimi çeken mevzu kast sisteminin sinema sektörüne bile sirayet etmesi olmuştu. örneğin bollywood efsanesi olmuş bir kapoor ailesi var. 1929 yılında baba prithviraj kapoor sinemaya adım atıyor ve üç oğlu mirasını devralıyor. üç çocuğun arasında raj kapoor öyle bir yıldız oluyor ki diğer ikisinin şöhreti devede kulak kalıyor. onun da üç oğlundan ikisi çok saygı duyulan aktörler oluyorlar. ortanca oğlan kendisi gibi film yıldızı olan bir aktris ile evleniyor. dünya güzeli iki kızları oluyor. tabi ki onlar da hint film endüstrisinde birer yıldız oluyorlar. bu kızlardan kareena kapoor daha çok tanınıyor sanırım.

    diğer meşhur oyunculardan da tonla örnek var. amitabh bachchan'ın oğlu abhishek bachchan'da bir yıldız. dedesi de ünlü bir şair ve kompozitör olarak aynı sektöre hizmet etmişti. yine bir efsane olan salim khan'ın oğlu salman khan başka bir örnek. hatta saif ali khan'ın da annesi ve büyük babası da oyuncuymuş. bunu da az evvel farkettim. yani olay, will smith'in oğlunu aktör yapmaya çalışmasından farklı çünkü hindistan halkı ailenin izinden gitme olayına aşina. hatta bir yıldızın çocuğu olduğunda onun nasıl bir yıldız olacağına dair iddialara giriliyor.

    bu arada en başta belirtmem gereken kısım şimdi aklıma geldi. her hint filmi bollywood filmi değildir. farklı ekolleri vardır. başlıkta konuyla ilgili güzel entryler var o yüzden tekrar yazmamayım. sadece bağımsız filmlerin veya slumdog millionaire gibi ortak yapımların bollywood filmi sayılmadığını bilin yeter. en azından ben öyle kabul ediyorum. diğerleri bariz şekilde yer yurt belirtseler bile geleneksel hint filmi klişelerini taşıyorsa benim için o yapım bollywood listesine girer.

    bildiğiniz gibi gelenekselleşmiş dans ve müzik işi bu filmlerin olmazsa olmazıdır. bunlardan hoşlanmayan izleyici zaten hiç yaklaşmaz. benim de aralarında beğendiğim koreografiler ve müzikler olmasına rağmen bazılarından nefret ederim. hele dedemin zoruyla izlediğim zamanlar imdb yok ki puanına, yorumlarına bakıp film seçelim. kaç bin kilometre yoldan kaset gelmiş ben bunu izlemem dede diyemiyorsun. rahmetli de her filmde bir şekilde beğenecek bir nokta bulur ve bana onaylatırdı. adam hint kültürüne aşık olduğu için tek kötü kelam ettirmezdi. aa bak bilmem ne yiyorlar diye başlar sanki hintlilerin körisiz/baharatsız yemekleri varmışcasına bunun içinde köri veya bilmem ne baharatı var derdi. günümüzdeki yapımların bir çoğunda hala yoğun bir dans kullanımı var ama sağolsun aamir khan gibi adamlar dozu yerinde tutuyor, filme güzelce yediriyorlar. yoksa hala kalluri vaanil tarzı terden koltuk altı sırılsıklam olmuş keten gömlekli adamlar izlemeye devam edecektik.

    laf aramızda amitabh bachchan'a da kıl olurum. aktörlüğü iyi fakat şarkı türkü işini beceremediği fikrindeyim. mevzu illa dans müzikse, raj kapoor ve nargis'in düetleri bu adamın sahneleri yanında çok nadide eserler. fanatiklerine amitabh kötüleyince analarına sövmüş gibi algıladıkları için sessiz söylüyorum. bollywood hastası bir ev arkadaşım vardı. herif şarkıları ezbere bilmesi ve günde üç film izlemesi yetmiyormuş gibi favori filmlerini izlerken dans ederdi. benim de hint sinemasına inceden bir aşinalığım yüzünden kendisi gibi fanatik olduğumu zannediyordu. işten sabahın köründe gelip bir kaç kere yarak kürek film müzikleriyle uyandırınca sikicem şimdi amitabını da baçcanını da deyince adam ev arkadaşlığımızı bitirmişti. lisedeyken doğuş'a balici dediğim için ağlayan kız arkadaşımdan sonra gördüğüm en ruh hastası insandı.

    lan konu yine nereden nereye geldi. eski filmler arasında çok sevdiğim fakat en fazla bir kere daha izleyebileceğim eserler var. onları dedem gibi doğru zamana saklıyorum. yeni dönem çalışmaları ise türkiye'de bile insanların ilgi gösterdiği türden olmaya başladığı için ara ara açıp izliyorum. özellikle aamir khan başlığında son bir kaç yılda resmen patlama yaşandığına bakılırsa ileride sağlam bir hint sineması kitlesi olacak ülkede. şahsen ben de severek izliyorum çalışmalarını ama nedense hala en tepeye koyamıyorum kendisini.

    toplam beş buçuk saat süren gangs of wasseypur'u aynı türde olmasalar bile 3 idiots'dan daha başarılı buluyorum. hakkında sözlükte hepi topu beş entry var ve geneli beğenmemiş. bense bollywood'dan böyle bir iş çıktığı için tamamen ayrı bir yere koyuyorum. marjinallikten değil de zaten hep işlenen konuları daha güzel anlatmış olması beni cezbetmiyor. yeni yeni bu sinemayı keşfedenlerin yorumlarına dikkat ederseniz aamir khan filmleri için hep aynı cümleleri kurduklarını fark edersiniz. toplum eleştirisi yapıyor, şunu bunu itin götüne sokuyor vs. halbuki bollywood'un temelinde bu var. ingiliz sömürgesini, toplu tecavüzleri, kast sistemini eleştiren tonla film var.

    sözün özü herkeste ayrı tatlar bırakan bir sinemadır. kimisi shahrukh khan ekolüne hastadır. tuttuğunu koparan, aşkın bokunu çıkaran tarafını sever. kimisi amitabh bağımlısıdır ferdi tayfur gibi en alakasız yerlerde türkü çığırmasına kapılır. yalnız, sevenlerinin tek ortak noktası hikayelerin basma kalıplığına rağmen içeriğin eğlencesine kapılmasıdır. ilk beş dakikadan filmin sonucuna ulaşırsınız fakat sona giden yoldaki hikaye sizi bağlar. hatta benim ruh hastası arkadaşım ve dedem gibi dans bile ettirir. herkesinki fezaya yükselirken bizim sinema sektörümüzün yer kabuğuna doğru ilerlemesi ise ayrı bir başlığın konusudur.
40 entry daha
hesabın var mı? giriş yap