1 entry daha
  • faik tonguç'u tek kitabı olan ve adı ne yazık ki içeriğine dair çok az ipucu veren "bir yedeksubayın anıları" ile tanıdım. iyi ki yazmış, diyerek okudum. keşke tanıyabilseydim, dedim. tekrar okudum.
    ailesinin ingiltere'ye tahsile gönderdiği bir gençken, seferberlik ilanı ile maceralı bir yolculukla istanbul'a döner genç faik. apar topar cepheye gönderilir. doğu cephesi'nde savaşırken ruslara esir düşer. bu cephede gözlemledikleri kolay okunan, okunduktan sonra da kolay unutulan cinsten değildir. ruslar onu önce kafkasya'ya, sonra kuzey rusya'daki bir esir kampına götürür. kampta okumayı yazmayı bırakmaz. günlüğünü tutar ve başka esirleri harekete geçirip bir kamp gazetesi yayınlar. bolşevik devrimi'nin ardından denetim gevşeyince yollara düşer, st. peterburg'a gider, orada rusya müslümanlarıyla ve onların cemaat önderleriyle tanışır ve onlardan çok etkilenir. bir başka maceralı yolculukla memlekete döner. kurtuluş savaşı'na da katılır. sonra iş hayatına atılır. anılarını yazıp bastırır. ileri yaşlarında bir hayalini gerçekleştirmek için memleketi olan çorum'da, orta hallilerin bile çok rağbet etmediği çöplü mahallesinde bir çocuk kütüphanesi yaptırarak devlete bağışlar. 2017'de de kafalarının içinde neler döndüğünü bilemediğimiz bir takım yetkililer çıkıp bu kütüphaneyi yıkıp yerine başka bir şeyler inşa etmeye kalkışırlar.

    olay budur. belki bir imzanız bir şeyleri değiştirmeye yarayabilir.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap