76 entry daha
  • aklıma ihtimal necip fazıl'dan okuduğum bir eski istanbul darb-ı meselini getirmiş sarhoşluk. nereden okuduğumu bile unuttuğuma göre, hikayenin ayrıntılarını da unutmuş olabilirim, aklımdaki haliyle anlatayım. her maddenin kafasının başka olduğuna dair bir nükte:

    rivayet bu ya, üç kafadar, her biri başka bir maddenin müptelası, eski istanbul'da surların dışına çıkıp kafayı bulalım demişler. şarapçı şarabını almış, afyonkeş afyonunu, esrarkeş de esrarını. çıkmışlar surun, şehrin dışına, bir ağaç altında keyiflenmişler. bir zaman sonra akşam çökmüş, dönmek vaktidir deyip yola koyulmuşlar. fakat surlara geldiklerinde bakmışlar ki, şehrin cümle kapısı kapanmış. ne yapacağız diye düşünürken, afyonkeş "yav şuraya kıvrılalım, uyuyalım, sabaha nasılsa açarlar" demiş. şarapçı, diğer yandan "yav ne uyuması, bir tekmeyle indiririm ben kapıyı" diyormuş. esrarkeş gülmeye başlamış, ne gülüyorsun diye sordularında "yahu anahtar deliğinden içeri süzülüversek ya, neyi tartışıyorsunuz?" diye kıkırdamış.

    hakikaten şarabın gazabından kork, çünkü fena kırmızıdır.
311 entry daha
hesabın var mı? giriş yap